Bu Blogda Ara

2 Aralık 2017 Cumartesi

79-NÂZİÂT

Mushaf’taki resmi sırası :79
Nuzul Sırası :  81
Ayet Sayısı :  46
Sure adı : Sûre, adını birinci âyetteki “en-Nâzi’ât”kelimesinden almıştır.Nazi’at söküp  çıkaranlar, sıyırıp alanlar, kesip koparan, vurup alan, gelip götüren”gibi manalara gelen adını, ilk ayetinden alıyor birçok sure gibi.Buhari’de Vennazi’at biçiminde geliyor vavla. Diğer Mushaflarda ilk Mushaflar ve hadis külliyatında  ennazi’at olarak geçiyor.Sadece burada kullanıldığı için. Sûrenin, ilk dönemlerden beri bilin  en ve kullanılan tek adı budur. Sûrede başlıca, tevhit, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve hesap konu edilmektedir.
İndiği dönem:Mekke döneminde inmiştir.
30.  Cüz
Rahman Ve Rahim Olan Allah Adıyla 

Naziat 79/1  Andolsun söküp çıkaranlara;
وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
Ven nâziâti garkâ
Naziat 79/2 Yavaşça çekenlere,
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا
Ven nâşitâti neştâ
Naziat 79/3   Yüzdükçe yüzenlere,
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا
Ves sâbihâti sebhâ
Naziat 79/4  yarıştıkça yarışanlara,
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا
Fes sâbikâti sebkâ
Naziat 79/5  Derken işi çekip çevirenlere,
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا
Fel mudebbirâti emrâ
Naziat 79/6  O sarsıntının sarsacağı gün.
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ
Yevme tercufur râcifetu.
Naziat 79/7 Onu ikinci bir sarsıntı izler.
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ
Tetbeuhâr râdifetu.
Naziat 79/8  İşte o gün yürekler kaygıdan oynar,
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ
Kulûbun yevme izin vâcifetun.
Naziat 79/9  Gözler kalkmaz saygıdan.
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ
Ebsâruhâ hâşiatun.
Naziat 79/10 Diyorlar ki: «Biz gerçekten eski halimize döndürülecek miyiz?
يَقُولُونَ أَئِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ
Yekûlûne e innâ le merdûdûne fîl hâfirati.
Naziat 79/11 Biz, çürümüş kemikler olduktan sonra ha?»
أَئِذَا كُنَّا عِظَامًا نَّخِرَةً
E izâ kunnâ izâmen nahıraten.
Naziat 79/12 Öyle ise bu hüsran dolu bir dönüştür” dediler.
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ
Kâlû tilke izen kerratun hâsiratun.
Naziat 79/13 Hâlbuki o, bir haykırıştan ibarettir.
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ
Fe innemâ hiye zecratun vâhıdetun.
Naziat 79/14 Bir de bakarsın hepsi meydandadır.
فَإِذَا هُم بِالسَّاهِرَةِ
Fe izâ hum bis sâhirati.
Naziat 79/15  Musa'nın haberi sana geldi mi?
هَلْ أتَاكَ حَدِيثُ مُوسَى
Hel etâke hadîsu mûsâ.
Naziat 79/16 Hani Rabbi ona o mukaddes vadi Tuva'da seslenmişti:
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
İz nâdâhu rabbuhu bil vâdil mukaddesi tuvâ
Naziat 79/17 Haydi git Firavun'a, çünkü o pek azıttı.
اذْهَبْ إِلَى فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَى
İzheb ilâ fir’avne innehu tagâ.
Naziat 79/18   De ki: 'Arınmaya niyetin var mı?
فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَى أَن تَزَكَّى
Fe kul hel leke ilâ en tezekkâ.
Naziat 79/19   Seni Rabbine yönelteyim de O’na karşı derinden saygı duyup /gönülden ürperesin.
وَأَهْدِيَكَ إِلَى رَبِّكَ فَتَخْشَى
Ve ehdiyeke ilâ rabbike fe tahşâ.
Naziat 79/20  Vardı ona, o büyük mucizeyi gösterdi.
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَى
Fe erâhul âyetel kubrâ.
Naziat 79/21  Fakat Firavun yalanladı, isyan etti./karşı geldi.
فَكَذَّبَ وَعَصَى
Fe kezzebe ve asâ.
Naziat 79/22 Sonra koşarak dönüp gitti.
فَكَذَّبَ وَعَصَى
Summe edbera yes’â.
Naziat 79/23 Hemen  topladı ve onlara seslendi:
فَحَشَرَ فَنَادَى
Fe haşera fe nâdâ.
Naziat 79/24   Dedi ki: "Sizin en yüce rabbiniz benim.
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَى
Fe kâle ene rabbukumul a’lâ.
Naziat 79/25 Allah onu, ibret verici şekilde  sonun ve ilkin =dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı.
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَى
Fe ehazehullâhu nekâlel âhırati vel ûlâ.
Naziat 79/26  Şüphesiz ki, bunda saygı duyacaklar için bir ibret vardır.
إِنَّ فِي ذَلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَى
İnne fî zâlike le ıbraten li men yahşâ.
Naziat 79/27 Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? ki onu Allah bina etti.
أَأَنتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاء بَنَاهَا
E entum eşeddu halkan emis semâu, benâhâ.
*Öldükten sonra dirilmeyi inkâr edenlerin dikkatleri, yeri ve göğü ile evrene çevrilerek, böylesine geniş ve kompleks olan, düzenli ve uyumlu işleyen varlıklar dünyasını yaratan kudretin insanları da öldükten sonra tekrar diriltebileceğine İşaret edilmiştir.Ayrıca bu ayetin ve ilişkili ayetlerde insandan önce yeryüzünün yaratıldığına işaret ettiğini ifade ettiği söylemişlerdir.
Naziat 79/28 Tavanını yükseltti, onu bir düzene koydu.
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
Rafea semkehâ fe sevvâhâ.
Naziat 79/29  Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
Ve agtaşe leylehâ ve ahrace duhâhâ.
Naziat 79/30  Ondan sonra da yeryüzünü döşedi.
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَلِكَ دَحَاهَا
Vel arda ba’de zâlike dehâhâ.
Naziat 79/31 Ondan suyunu ve mera =otlağını çıkardı.
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءهَا وَمَرْعَاهَا
Ahrace minhâ mâehâ ve mer’âhâ.
Naziat 79/32 Dağlarını oturttu.
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا
Vel cibâle ersâhâ.
Ersaha, iki şekilde tefsir edilir:1- Ersâhâ; tesbit etmek /sabitleştirmek, sağlamlaştırmak manasında kullanılmıştır;2-Mursâhâ, demir atma gerçekleşme zamanı manasında kullanılmıştır;
Naziat 79/33  Sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için.
مَتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ
Metâan lekum ve li en‘âmikum.
Naziat 79/34 :En büyük felaket  geldiği zaman,
فَإِذَا جَاءتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَى
Fe izâ câetit tâmmetul kubrâ.
Naziat 79/35 O gün insan neyin peşinden koşmuş olduğunu,/ ne uğurda çalıştığını  tezekkür eder
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنسَانُ مَا سَعَى
Yevme yetezekkerul insânu mâ seâ.
Naziat 79/36 Ve Cahîm alevli ateş , görenler için apaçık bir şekilde gösterilir.
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَن يَرَى
Ve burrizetil cahîmu li men yerâ.
 Cahîm Kat kat yanan, alevi ve ısı derecesi yüksek ateş” anlamında olup 26 âyette geçer. Kur’an’da daha çok cehennem yerine, birkaç âyette de “tutuşturulan yakıcı ateş” anlamında kullanılmıştır.
Naziat 79/37   Artık her kim azgınlık etmiş,
فَأَمَّا مَن طَغَى
Fe emmâ men tagâ.
Naziat 79/38  Ve dünya hayatını tercih etmişse,
وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
Ve âseral hayâted dunyâ.
Naziat 79/39 : muhakkak Cahîm onun , barınacak yeridir.
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَى
Fe innel cahîme hiyel me’vâ.
Naziat 79/40  Kim de, Rabbinin makamından korkar da  nefsini  heves-arzularından alıkoyarsa
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى
Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehân nefse anil hevâ.
Naziat 79/41 Kuşkusuz onun varacağı yer cennettir.
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَى
Ve emmâ men hâfe makâme rabbihî ve nehân nefse anil hevâ.
Naziat 79/42 Sana o saatten  soruyorlar «Ne zaman demir atması?» diye,
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
Yes’elûneke anis sâati eyyâne mursâhâ.
Naziat 79/43 sen nerede?Onu bilmek nerede !
فِيمَ أَنتَ مِن ذِكْرَاهَا
Fîme ente min zikrâhâ.
Naziat 79/44 O'nun bilgisi Rabbinin katındadır
إِلَى رَبِّكَ مُنتَهَاهَا
İlâ rabbike muntehâhâ.
Naziat 79/45 Sen,Ancak O'ndan korkacakları uyarıcısın!
إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرُ مَن يَخْشَاهَا
İnnemâ ente munziru men yahşâhâ.
Naziat 79/46 Onu görecekleri gün.! Onlar, sanki bir akşam veya bir gündüz vakti kadar kalmış gibi dönecekler
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا
Ke ennehum yevme yeravnehâ lem yelbesû illâ aşiyyeten ev duhâhâ.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder