Bu Blogda Ara

2 Aralık 2017 Cumartesi

80-ABESE

Mushaf’taki resmi sırası : 80
Nuzul Sırası : 24
Ayet Sayısı :  42
Sure adı : Adını, ilk ayetinin başındaki “abese” kelimesinden alır.Sureye ad olan “abese” kelimesinin  sözlükte “hoşnutsuzluk nedeniyle yüz ekşitme, surat asma ve kaş çatma” gibi anlamlara gelir. 

İndiği dönem:Abese suresi, Mekke döneminde ve peygamberliğin ikinci yılında nâzil olmuştur.

30. Cüz

Rahman ve Rahim Olan Allah Adıyla 

Abese 80/1 Yüzünü ekşitti ve öteye döndü”
عَبَسَ وَتَوَلَّى
Abese ve tevellâ.
Abese 80/2  Ona âmâ geldi diye.
أَن جَاءهُ الْأَعْمَى
En câehul a’mâ.

Abese 80/3   Ne biliyorsun, belki o arındıranacaktı  ?
وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّى
Ve mâ yudrîke leallehu yezzekkâ.
Abese 80/4   Veya  o bilgiyi =öğüt alacak da  o bilgi=öğüt kendisine fayda verecek.
أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنفَعَهُ الذِّكْرَى
Ev yezzekkeru fe tenfeahuz zikrâ.,
Abese 80/5   Fakat kendini müstağni gören kimse.
أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَى
Emmâ menistagnâ.
Abese 80/6  Sen ona yöneliyorsun.
فَأَنتَ لَهُ تَصَدَّى
Fe ente lehu tesaddâ.
Abese 80/7  Onun temizlenmemesinden sana ne?
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّى
Ve mâ aleyke ellâ yezzekkâ.
Abese 80/8  Ama sana can atarak gelen, kimse.
وَأَمَّا مَن جَاءكَ يَسْعَى
Ve emmâ men câeke yes’â.
Abese 80/9  Haşyet duyarak gelmişken
وَهُوَ يَخْشَى
Ve huve yahşâ.
Abese 80/10   Sen onu görmezden geldin.
فَأَنتَ عَنْهُ تَلَهَّى
Fe ente anhu telehhâ

Abese 80/11   Hayır. bu bir tezkir=hatırlatma ve öğüttür
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ
Kellâ innehâ tezkiratun.
Abese 80/12  Kim Dilerse ,onu hatırlayıp öğüt alabilir.
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ
Fe men şâe zekerahu.
Abese 80/13  O  mükerrem değerli sayfalarda,
فِي صُحُفٍ مُّكَرَّمَةٍ
Fî suhufin mukerrametin.
Abese 80/14  Yüceltilmiş, tertemiz (mutahhar) kılınmış.
مَّرْفُوعَةٍ مُّطَهَّرَةٍ
Merfûatin mutahheratin.
Abese 80/15  Yazıcıların ellerindedir,
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ
Bi eydî seferatin.
Abese 80/16 Ki onlar, (Allah katında) kerimdirler, itaatkârdırlar.
كِرَامٍ بَرَرَةٍ
Kirâmin beraratin.

Abese 80/17  O  Kahrolası insan, ne kadar nankördür.
قُتِلَ الْإِنسَانُ مَا أَكْفَرَهُ
Kutilel insânu mâ ekferahu.
Abese 80/18  O yaratan onu hangi şeyden yarattı?
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ
Min eyyi şey’in halakahu.
Abese 80/19  Bir nutfeden, yarattı da onu biçimine koydu
مِن نُّطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ
Min nutfetin, halakahu fe kadderahu.
Abese 80/20  Sonra da yolu ona kolaylaştırdı.
ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ
Summes sebîle yesserahu.
Abese 80/21   Sonra onu öldürdü de kabre koydurdu.
ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ
Summe emâtehu fe akberahu.
Abese 80/22  Sonra dilediği zaman onu yeniden diriltecektir.
ثُمَّ إِذَا شَاء أَنشَرَهُ
Summe izâ şâe enşerahu.
Abese 80/23   Hayır, doğrusu o, O'nun emrini tam yerine getirmedi.
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ
Kellâ lemmâ yakdı mâ emerahu.

Abese 80/24   Bir de o insan yiyeceğine baksın.
فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ إِلَى طَعَامِهِ
Felyanzuril insânu ilâ taâmihî.
Abese 80/25    Suyu, bolca biz yağdırdık
أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاء صَبًّا
Ennâ sabebnâl mâe sabbâ
Abese 80/26   Sonra toprağı  iyice yardık.
ثُمَّ شَقَقْنَا الْأَرْضَ شَقًّا
Summe şekaknâl arda şekkâ
Abese 80/27  Bu suretle orada daneli ekinler; bitirdik.
فَأَنبَتْنَا فِيهَا حَبًّا
Fe enbetnâ fîhâ habbâ
Abese 80/28   üzümler ve yoncalar,
وَعِنَبًا وَقَضْبًا
Ve ineben ve kadben.
Abese 80/29   Zeytinlikler hurmalıklar
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًا
Ve zeytûnen ve nahlen.
Abese 80/30  Sık ağaçlı bahçeler,
وَحَدَائِقَ غُلْبًا
Ve hadâika gulbâ
Abese 80/31   Meyveler, çayırlar,  bitirmekteyiz
وَفَاكِهَةً وَأَبًّا
Ve fâkiheten ve ebbâ
Abese 80/32  Siz ve hayvanlarınız faydalansın diye.
مَّتَاعًا لَّكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ
Metâan lekum ve li en’âmikum.

Abese 80/33  Kulakları sağır eden o sahha  geldiğinde,
فَإِذَا جَاءتِ الصَّاخَّةُ
Fe izâ câetis sâhhatu.
Abese 80/34   O gün kişi  kardeşinden kaçar,
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ
Yevme yefirrul mer’u min ahîhi.
Abese 80/35   Anasından, babasından..
وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ
Ve ummihî ve ebîhi.
Abese 80/36  Eşinden ve oğullarından.
وَصَاحِبَتِهِ وَبَنِيهِ
Ve sâhıbetihî ve benîhi.
Abese 80/37  Onlardan her birinin o gün başından aşan işi vardır.
لِكُلِّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ
Li kullimriin minhum yevme izin şe’nun yugnîhi.
Abese 80/38  O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar,
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُّسْفِرَةٌ
Vucûhun yevme izin musfiratun.
Abese 80/39   Güleç ve aldığı müjdeyle sevinç dolu.
ضَاحِكَةٌ مُّسْتَبْشِرَةٌ
Dâhıketun mustebşiratun.
Abese 80/40   Ve o gün yüzler de vardır, üzerinde tor toz.
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ
Ve vucûhun yevme izin aleyhâ gaberatun
Abese 80/41 Onları karanlık bürümüş,
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ
Terhekuhâ kateratun.
Abese 80/42  İşte onlardır kâfirler, facir haktan sapanlar.
أُوْلَئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ
Ulâike humul keferatul feceratu.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder