Bu Blogda Ara

2 Aralık 2017 Cumartesi

77- MÜRSELAT

Mushaf’taki resmi sırası :77

Nuzul Sırası : 33

Ayet Sayısı : 50

İndiği dönem:Mekke döneminde inmiştir.

Sure adını : Birinci âyette geçen “elMürselât”kelimesinden almıştır. Mürselât, gönderilenler demektir.Abdullah ibn Mes'ûd'dan bir  rivayette   Allah'ın Rasûlü (sa) ile bir mağarada idik. Ve'I-Murselâti urfen... nazil oldu.demiş  “vel murselâtı urfen” olarak ta anılır. Sûrede başlıca, kıyametin, hesap ve azabın gerçekleşeceği, Allah’ın kudreti ve günahkârların akıbeti konu edilmektedir.Bu surede dikkat ceken bir özellikte  ''O gün yalanlayanların vay haline!'' sözünü Rabbimiz bu mesajı uyarı ve teşvik amaçlı  tam 10 kez tekrarlamıştır.

29.Cüz
Rahman Ve Rahim Olan Allah Adıyla 

Mürselat 77/1 Andolsun birbiri ardınca gönderilenlere,
وَالْمُرْسَلَاتِ عُرْفًا
Vel murselâti urfâ
Mürselat 77/2  Esip savuranlara,
فَالْعَاصِفَاتِ عَصْفًا
Fel âsıfâti asfâ
Mürselat 77/3 Yaydıkça yayanlara,
وَالنَّاشِرَاتِ نَشْرًا
Ven nâşirâti neşran.
Mürselat 77/4  Hak ile bâtılı Birbirinden iyice ayıranlara.
فَالْفَارِقَاتِ فَرْقًا
Fel fârikâti ferkâ
Mürselat 77/5  Zikr (vahy, öğüt) bırakanlara;
فَالْمُلْقِيَاتِ ذِكْرًا
Fel mulkıyâti zikrâ
Mürselat 77/6 Gerek özür, gerek nezir =uyarı olmak üzere
عُذْرًا أَوْ نُذْرًا
Uzran ev nuzrâ
Bazıları tevbe ve bağışlanma imkanı bulsun ve , bazıları uyarılsın diye:
Mürselat 77/7 Şüphesiz size va'd olunan şey muhakkak meydana gelecektir.
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَاقِعٌ
İnnemâ tûadûne le vâkıun.
Mürselat 77/8 Yıldızların ışığı giderildiği zaman,
فَإِذَا النُّجُومُ طُمِسَتْ
Fe izân nucûmu tumiset.
Mürselat 77/9 Gök yarıldığı zaman,
وَإِذَا السَّمَاء فُرِجَتْ
Ve izâs semâu furicet.
Mürselat 77/10 Ve o dağlar savurulduğu zaman,
وَإِذَا الْجِبَالُ نُسِفَتْ
Ve izâl cibâlu nusifet.
Mürselat 77/11 Ve Elçilerde (şahitlik için) vakit belirlendiği zaman;
وَإِذَا الرُّسُلُ أُقِّتَتْ
Ve izâr rusulu ukkıtet.
Mürselat 77/12  Hangi gün için  ertelendiler?
لِأَيِّ يَوْمٍ أُجِّلَتْ
Li eyyi yevmin uccilet.
Mürselat 77/13 Fasl =ayırma günü için
لِيَوْمِ الْفَصْلِ
Li yevmil fasli.
Mürselat 77/14  Fasl =Ayırım gününün ne olduğunu sen nereden bileceksin!
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الْفَصْلِ
Ve mâ edrâke mâ yevmul fasli.
Mürselat 77/15 O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
*Rabbimizin bu mesajı uyarı ve teşvik amaçlı  bu surede tam 10 kez tekrarlamıştır.
Mürselat 77/16 Önceki toplulukları helak etmedik mi?
أَلَمْ نُهْلِكِ الْأَوَّلِينَ
E lem nuhlikil evvelîn
Mürselat 77/17 Sonra geridekileri de onlara katarız.
ثُمَّ نُتْبِعُهُمُ الْآخِرِينَ
Summe nutbiuhumul âhırîn
Mürselat 77/18 Biz mücriim =suçluları öyle yaparız!
كَذَلِكَ نَفْعَلُ بِالْمُجْرِمِينَ
Kezâlike nef’alu bil mucrimîn
Mürselat 77/19  O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
Mürselat 77/20 Biz sizi dayanıksız bir sudan yaratmadık mı?
أَلَمْ نَخْلُقكُّم مِّن مَّاء مَّهِينٍ
E lem nahlukkum min mâin mehîn
Mehîn: Hakir, zayıf, az, değersiz,basit  demektir.
Mürselat 77/21 Onu sağlam bir yerde oturttuk.
فَجَعَلْنَاهُ فِي قَرَارٍ مَّكِينٍ
Fe cealnâhu fî karârin mekîn
Mürselat 77/22 Ma'lûm  Belli bir sureye kadar.
إِلَى قَدَرٍ مَّعْلُومٍ
İlâ kaderin ma’lûm
Mürselat 77/23 Sonra da ona ölçülü bir biçim verdik. Biz ne güzel ölçü verenleriz!
 فَقَدَرْنَا فَنِعْمَ الْقَادِرُونَ
Fe kadernâ fe ni’mel kâdirûn
Mürselat 77/24 O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
Mürselat 77/25 Yeryüzünü bir toplanma yeri yapmadık mı?
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ كِفَاتًا
E lem nec’alil arda kifâtâ
Mürselat 77/26  Diriler ve ölüler için,
أَحْيَاء وَأَمْوَاتًا
Ahyâen ve emvâtâ
Mürselat 77/27 Orada sabit yüce dağlar yaratmadık mı, size tatlı bir su içirmedik mi?
وَجَعَلْنَا فِيهَا رَوَاسِيَ شَامِخَاتٍ وَأَسْقَيْنَاكُم مَّاء فُرَاتًا
Ve cealnâ fîhâ ravâsiye şâmihâtin ve eskaynâkum mâen furâtâ
Mürselat 77/28  O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
Mürselat 77/29  “Yalanlamakta olduğunuz yere  gidin.”
انطَلِقُوا إِلَى مَا كُنتُم بِهِ تُكَذِّبُونَ
İntalikû ilâ mâ kuntum bihî tukezzibûn
Mürselat 77/30 Üç kola ayrılmış bir gölgeye gidin.
انطَلِقُوا إِلَى ظِلٍّ ذِي ثَلَاثِ شُعَبٍ
İntalikû ilâ zıllin zî selâsi şuâb
Mürselat 77/31 Ne gölgelendirir ne alevden korur
لَا ظَلِيلٍ وَلَا يُغْنِي مِنَ اللَّهَبِ
Lâ zalîlin ve lâ yugnî minel leheb
Mürselat 77/32 :O, saray gibi kıvılcımlar atar.
إِنَّهَا تَرْمِي بِشَرَرٍ كَالْقَصْرِ
İnnehâ termî bi şerarin kel kasr
Mürselat 77/33  Sanki o kıvılcımın herbiri sarı renkte birer devedir.
كَأَنَّهُ جِمَالَتٌ صُفْرٌ
Ke ennehu cimâletun sufrun.
Mürselat 77/34 O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
Mürselat 77/35  Bugün onların  konuşamıyacakları  gündür.
هَذَا يَوْمُ لَا يَنطِقُونَ
Hâzâ yevmu lâ yentıkûn
Mürselat 77/36   İzin de verilmez ki, özür dileyeler!
وَلَا يُؤْذَنُ لَهُمْ فَيَعْتَذِرُونَ
Ve lâ yu’zenu lehum fe ya’tezirûn
Mürselat 77/37 O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
Mürselat 77/38  Bu, fasl=ayırım günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya getirdik.
هَذَا يَوْمُ الْفَصْلِ جَمَعْنَاكُمْ وَالْأَوَّلِينَ
Hâzâ yevmul fasli, cema’nâkum vel evvelîn
Mürselat 77/39 Eğer bir tuzağınız varsa, haydi bana tuzak kurun!
فَإِن كَانَ لَكُمْ كَيْدٌ فَكِيدُونِ
Fe in kâne lekum keydun fe kîdûni.
Mürselat 77/40 O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
Mürselat 77/41 Allah’a karşı muttaki olan, takva sahipleri gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar.,
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي ظِلَالٍ وَعُيُونٍ
İnnel muttakîne fî zılâlin ve uyûn
Mürselat 77/42  Canlarının çektiğinden meyveler arasındadırlar.
وَفَوَاكِهَ مِمَّا يَشْتَهُونَ
Ve fevâkihe mimmâ yeştehûn
Mürselat 77/43 Yaptığınız işlere karşılık yiyin, için; afiyet olsun!
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Kulû veşrabû henîen bimâ kuntum ta’melûn
Mürselat 77/44  İşte biz, muhsinleri=güzel amel işliyenleri böyle mükâfatlandırırız.
إِنَّا كَذَلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنينَ
İnnâ kezâlike neczîl muhsinîn
Mürselat 77/45  O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
Mürselat 77/46  Yiyin ve biraz yararlanın; muhakkak ki siz mücrim suçlularsınız.
كُلُوا وَتَمَتَّعُوا قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ
Kulû ve temetteû kalîlen innekum mucrimûn
Mürselat 77/47:O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
Mürselat 77/48  Ve Onlara: "Rüku edin" denildiği zaman, rüku etmezler.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ارْكَعُوا لَا يَرْكَعُونَ
Ve izâ kîle lehumurkeû lâ yerkeûn
Mürselat 77/49 O gün yalanlayanların vay haline!
وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ
Veylun yevme izin lil mukezzibîn
Mürselat 77/50 Artık bundan sonra hangi söze inanacaklar?
فَبِأَيِّ حَدِيثٍ بَعْدَهُ يُؤْمِنُونَ
Fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder