Bu Blogda Ara

2 Aralık 2017 Cumartesi

76-İNSÂN -DEHR

Mushaf’taki resmi sırası :76

Nuzul Sırası:  98

Ayet Sayısı : 31

İndiği dönem:Medine döneminde inmiştir.

Sure adını :birinci âyetteki “insan” kelimesinden almıştır. Aynı âyette geçen “ed-Dehr” kelimesinden dolayı Dehr sûresi diye de anılır. Dehr, zaman demektir.Sûrede başlıca, ahiret hayatıyla ilgili meseleler ve özellikle takva sahiplerinin cennette kavuşacakları çeşitli nimetler konu edilmektedir.
29.Cüz.
 Rahman ve Rahim olan Allah Adıyla

İnsan 76/1 İnsan henüz anılır bir şey değilken yaratılmamışken üzerinden uzunca bir zaman geçti.
هَلْ أَتَى عَلَى الْإِنسَانِ حِينٌ مِّنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُن شَيْئًا مَّذْكُورًا
Hel etâ alâl insâni hînun mined dehri lem yekun şey’en mezkûrâ
İnsan 76/2 Şüphesiz biz insanı, karışım hâlindeki nutfeden  yarattık ve onu imtihan edilmek üzere, kendisini işitir ve görür kıldık.
إِنَّا خَلَقْنَا الْإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ أَمْشَاجٍ نَّبْتَلِيهِ فَجَعَلْنَاهُ سَمِيعًا بَصِيرًا
İnna halaknel´insane min nutfetin emşacin nebteliyhi fece´alnahu semiy´an basiyra
İnsan 76/3 Şüphesiz biz ona doğru yolu gösterdik. İster şükredici olsun ister nankör.
إِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرًا وَإِمَّا كَفُورًا
İnnâ hedeynâhus sebîle immâ şâkiran ve immâ kefûran.
İnsan 76/4 Şüphesiz biz, kâfirler için zincirler, demir halkalar ve alevli bir ateş hazırladık.
إِنَّا أَعْتَدْنَا لِلْكَافِرِينَ سَلَاسِلَا وَأَغْلَالًا وَسَعِيرًا
İnnâ a’tednâ lil kâfirîne selâsile ve ağlâlen ve seîrâ
İnsan 76/5  Ebrarlar ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler.
إِنَّ الْأَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِن كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا
İnnel ebrâra yeşrabûne min ke’sin kâne mizâcuhâ kâfûrâ
İnsan 76/6  Bir pınar ki ,  ibâdullâhi  =Allah’ın kulları ondan içer, onu  fışkırtıp akıtırlar.
عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا عِبَادُ اللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفْجِيرًا
Aynen yeşrabu bihâ ibâdullâhi yufeccirûnehâ tefcîrâ
İnsan 76/7 O kullar Nezirlerini  yerine getirirler. Ve şer her yanı kuşatmış bir günden korkarlar.
يُوفُونَ بِالنَّذْرِ وَيَخَافُونَ يَوْمًا كَانَ شَرُّهُ مُسْتَطِيرًا
Yûfûne bin nezri ve yehâfûne yevmen kâne şerruhu mustetîrâ
İnsan 76/8 Miskîne, yetîme, esire seve seve yemek yedirirler
وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
Ve yut’imûnet taâme alâ hubbihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ
İnsan 76/9  Biz size, ancak li vechillâhi =Allah'ın yüzü rızası için yedirmekteyiz; sizden ne bir karşılık istiyoruz, ne de bir teşekkür
إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُورًا
İnnema nut´imukum livechillahi la nuriydu minkum cezaen ve la şukuren.
İnsan 76 /10 'Biz, zor ve belâlı bir günde Rabbimizden korkarız.' derler.
إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوْمًا عَبُوسًا قَمْطَرِيرًا
İnna nehafu min rabbina yevmen ´abusen kamtariyren.
İnsan 76 / 11 Derken Allah da korumuştur onları, bugünün şerrinden ve yüzlerine bir parlaklık, gönüllerine bir sevinçtir, vermiştir.
وَقَاهُمُ اللَّهُ شَرَّ ذَلِكَ الْيَوْمِ وَلَقَّاهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًا
Fevekahumullahu şerre zalikelyevmi ve lakkahum nadreten ve sururen.
İnsan 76/12  Sabretmelerine karşılık onlara bir cennet ve ipek verir.
وَجَزَاهُم بِمَا صَبَرُوا جَنَّةً وَحَرِيرًا
Ve cezâhum bimâ saberû cenneten ve harîrâ
İnsan 76/13  Orada koltuklar üzerine  yaslanmış olarak bulunurlar.Orada ne güneş görürler, ne de zemherî =dondurucu soğuk.
مُتَّكِئِينَ فِيهَا عَلَى الْأَرَائِكِ لَا يَرَوْنَ فِيهَا شَمْسًا وَلَا زَمْهَرِيرًا
Muttekiîne fîhâ alâl erâiki, lâ yeravne fîhâ şemsen ve lâ zemherîrâ
İnsan 76/14 Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların  devşirilmeleri kolaylaştırılmış.
وَدَانِيَةً عَلَيْهِمْ ظِلَالُهَا وَذُلِّلَتْ قُطُوفُهَا تَذْلِيلًا
Ve dâniyeten aleyhim zılâluhâ ve zullilet kutûfuhâ tezlîlâ
İnsan 76/15 Yanlarında gümüşten kaplar, billur kupalar dolaştırılır.
وَيُطَافُ عَلَيْهِم بِآنِيَةٍ مِّن فِضَّةٍ وَأَكْوَابٍ كَانَتْ قَوَارِيرَا
Ve yutâfu aleyhim bi âniyetin min fıddatin ve ekvâbin kânet kavârîrâ.
İnsan 76/16 Gümüşten billur kaplar ki,Miktarlarını kendileri belirler.
قَوَارِيرَ مِن فِضَّةٍ قَدَّرُوهَا تَقْدِيرًا
Kavârîra min fıddatin kadderûhâ takdîrâ
İnsan 76/17 Onlara orada taslar içinde zencefil karışımlı içecekler sunulur.
وَيُسْقَوْنَ فِيهَا كَأْسًا كَانَ مِزَاجُهَا زَنجَبِيلًا
Ve yuskavne fîhâ ke’sen kâne mizâcuhâ zencebîlâ
İnsan 76/18 Bu orada bir pınardır ki, adına «selsebil» derler.
عَيْنًا فِيهَا تُسَمَّى سَلْسَبِيلًا
Aynen fîhâ tusemmâ selsebîlâ
İnsan 76/19 Etraflarında ölümsüz hizmetçiler dolaşır, onları görünce saçılmış inciler sanırsın.
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ وِلْدَانٌ مُّخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيْتَهُمْ حَسِبْتَهُمْ لُؤْلُؤًا مَّنثُورًا
Ve yetûfu aleyhim vildânun muhalledûn(muhalledûne), izâ raeytehum hasibtehum lu’luen mensûrâ
İnsan 76/20  Gördüğün zaman orada bol bir nimet ve büyük bir saltanat görürsün.
وَإِذَا رَأَيْتَ ثَمَّ رَأَيْتَ نَعِيمًا وَمُلْكًا كَبِيرًا
Ve izâ raeyte semme raeyte naîmen ve mulken kebîrâ
İnsan 76/21  Üzerlerinde yeşil ipekten ince ve kalın elbiseler vardır; gümüş bilezikler takınmışlardır. Rableri onlara tertemiz içecekler içirir. ,
عَالِيَهُمْ ثِيَابُ سُندُسٍ خُضْرٌ وَإِسْتَبْرَقٌ وَحُلُّوا أَسَاوِرَ مِن فِضَّةٍ وَسَقَاهُمْ رَبُّهُمْ شَرَابًا طَهُورًا
Âliyehum siyâbu sundusin hudrun ve istebrakun ve hullû esâvira min fıddatin, ve sekâhum rabbuhum şarâben tahûrâ
İnsan 76/22 'İşte bu sizin cabalarınız karşılığıdır, çalışmalarınız şükre değer' denir.
إِنَّ هَذَا كَانَ لَكُمْ جَزَاء وَكَانَ سَعْيُكُم مَّشْكُورًا
İnne hâzâ kâne lekum cezâen ve kâne sa’yukum meşkûrâ
İnsan 76/23 Kuran'ı sana tenzîl ederek indiren  şüphesiz Biziz.
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْآنَ تَنزِيلًا
İnnâ nahnu nezzelnâ aleykel kur’âne tenzîlâ
Tenzil de  İnzal gibi indirmek anlamına gelir. “tenzil” çokluk ifade eder. Yani  birden bire indirmeyi değil parçalar  grublar halinde derece derece, yavaş yavaş  bir inmeyi ifade eder .Yukardan aşağı yani kaynağının Allah olduğunu ifade eder
İnsan 76/24 O halde Rabbinin hüküm=kararına  sabret. Onlardan hiçbir günahkâra yahut nanköre itaat etme.
فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعْ مِنْهُمْ آثِمًا أَوْ كَفُورًا
Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tutı’ minhum âsimen ev kefûrâ
Kefûr:Küfrün ahlaki karşılığı olan nankörlükte aşırı giden demektir
İnsan 76/25 Rabbinin adını sabah akşam an.
وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا
Vezkurisme rabbike bukraten ve asîlâ
İnsan 76/26 Gecenin bir bölümünde de O'na secde et ve gecenin uzun bir bölümünde O'nu tesbih et.
وَمِنَ اللَّيْلِ فَاسْجُدْ لَهُ وَسَبِّحْهُ لَيْلًا طَوِيلًا
Ve minel leyli fescud lehu ve sebbihhu leylen tavîlâ
İnsan 76/27Şüphesiz bunlar peşin ,acele olanı seviyor, önlerindeki ağır bir günü bırakıyorlar.
إِنَّ هَؤُلَاء يُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَاءهُمْ يَوْمًا ثَقِيلًا
İnne hâulâi yuhıbbûnel âcilete ve yezerûne verâehum yevmen sekîlâ
İnsan 76/28 Onları Biz yarattık  bağlarını Biz kuvvetlendirdik. Ve dilediğimiz zaman yerlerine emsalleri ile değiştiririz
نَحْنُ خَلَقْنَاهُمْ وَشَدَدْنَا أَسْرَهُمْ وَإِذَا شِئْنَا بَدَّلْنَا أَمْثَالَهُمْ تَبْدِيلًا
Nahnu halaknâhum ve şedednâ esrahum, ve izâ şi’nâ beddelnâ emsâlehum tebdîlâ
İnsan 76/29 Şüphesiz, bu bir öğüttür. Artık dileyen Rabbine bir yol bulabilir.
إِنَّ هَذِهِ تَذْكِرَةٌ فَمَن شَاء اتَّخَذَ إِلَى رَبِّهِ سَبِيلًا
İnne hâzihî tezkiratun, fe men şâettehaze ilâ rabbihî sebîlâ
İnsan 76/ 30 Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Gerçekten Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
Ve ma teşaune illa en yeşaallahu innallahe kane ´aliymen hakiymen.
İnsan 76/31 O dilediğini rahmeti=ikramı  içine kor; zalimlere ise acı bir azap hazırlamıştır.
يُدْخِلُ مَن يَشَاء فِي رَحْمَتِهِ وَالظَّالِمِينَ أَعَدَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا
Yudhilu men yeşâu fî rahmetihî, vez zâlimîne eadde lehum azâben elîmâ



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder