Bu Blogda Ara

2 Aralık 2017 Cumartesi

72-CİNN

Mushaf’taki resmi sırası : 72

Nuzul Sırası: 40

Toplam Ayet Sayısı : 28

İndiği dönem:Risaletin 10.yılında Mekke döneminde inmiştir.

Sure adını :Ağırlıklı olarak cinlerden bahsettiği için “Cin sûresi” adını almıştır.Cin kelimesi ve türevlerinde kök anlamlarında görünmeyen,tanınmayan örtülü  gizlilik anlamları bulunan kelimedir. Bu kelime insanın kelimesinin zıddıdıdır. İnsan kelimesi yakın -bilinen demektir. Bu sure de müşriklerin cin konusundaki  tevhide haykırı devam edegeldikleri yanlış tasavvur ve hatalı  anlayışlarını hatırlatılarak mesaj verilmektedir.

29 Cüz

 Rahman Ve Rahim Olan Allah Adıyla

Cin 72/1 De ki: «Cinlerden bir grubun  dinleyip de şöyle dedikleri bana vahyolundu: «İnan olsun biz acaip bir Kuran dinledik.
قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا
Kul ûhıye ileyye ennehustemea neferun minel cinni fe kâlû innâ semi’nâ kur’ânen acebâ
Deki Hitapı Allah Rasulu'nedir.Cinlerden bir topluluğun Kur’ân dinlediği, sonra: Biz gerçekten harika, güzel bir Kur’ân işittik.” dedikleri bana vahyedildi.”
Kur’ânen acebâ :Kur'an'ın çarpan ilk özelliğidir, vahyin etkileyici gücü ve ikna edici harikulâdeliği, alışılmamışlığı ve şaşırtıcılığı ve bu yüzden kalpleri etkileyen bir niteliğini ifade eder..Kur'an'ı açık idrakle, önyargısız  kalp ile , saf duygularla okuduğu ,dinleyen zihnen algılayan herkes onun bu niteliğini hemen farkeder. Acayip, harikulâde anlamındadır .Kalpleri sımsacık sarıp kuşatan  karşı durulmaz bir çekicilik gösteren, yüreklerin tellerini titreten ve duyguları sarsan mesajları  var bu kitapta. Gerçekten şaşırtıcı, alışılagelmişin dışında bir kitaptır
Cin 72/2 Rüşde erdirir, artık biz de ona iman eyledik, rabbimiza hiç kimseyi şerik koşmıyacağız Doğru yola iletiyor. Biz de ona iman ettik, Rabbimize hiç kimseyi ortak koşmayacağız.
يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ وَلَن نُّشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا
Yehdî ilâr ruşdi fe âmennâ bihî, ve len nuşrike bi rabbinâ ehadâ
Rüşd’, sözlükte, doğru yolu bulup bağlanmak, hayra isabet etmek, akıl ve ruh bakımından olgunlaşmak, dinine ve malına gelecek zararı bilmek, doğru düşünmek, iyi ve doğru olan şeyleri yapabilme olgunluğuna ulaşmak demektir.
Rüşd, Kur'an'da kavram olarak ‘ğayy’ın, (yani şaşırma, sapıtma ve doğru yolu bilememenin) zıddıdır.Rüşd, doğruluktur, yani istikamet üzere olmaktır. Kur’an-ı Kerim’in pek çok yerinde Rüşd kelimesi, dosdoğru yol, Hakk yol manalarında kullanılmaktadır.
Cin 72/3 Doğrusu O Rabbimizin şanı çok yüksektir, ne bir eş edinmiş, ne de bir çocuk.
وَأَنَّهُ تَعَالَى جَدُّ رَبِّنَا مَا اتَّخَذَ صَاحِبَةً وَلَا وَلَدًا
Ve ennehu teâlâ ceddu rabbinâ mâttehaze sâhıbeten ve lâ veledâ
Cin 72/4  Doğrusu bizim sefih=Beyinsiz  Allah'a karşı saçma şeyler söylüyormuş.
وَأَنَّهُ كَانَ يَقُولُ سَفِيهُنَا عَلَى اللَّهِ شَطَطًا
Ve ennehu kâne yekûlu sefîhunâ alâllâhi şetatâ
sefih : Arapçada akla ve dine aykırı  hareket eden kimseye sefih denir.
Cin 72/5 Doğrusu biz insanları ve cinleri Allah'a karşı asla yalan söylemez sanmışız.
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن تَقُولَ الْإِنسُ وَالْجِنُّ عَلَى اللَّهِ كَذِبًا
Ve ennâ zanennâ en len tekûlel insu vel cinnu alâllâhi kezibâ
Cin 72/6 "Doğrusu  İnsanlardan bazı adamlar, cinlerden bazı adamlara sığınırlardı Öyle ki, onların azgınlıklarını arttırırlardı.
وَأَنَّهُ كَانَ رِجَالٌ مِّنَ الْإِنسِ يَعُوذُونَ بِرِجَالٍ مِّنَ الْجِنِّ فَزَادُوهُمْ رَهَقًا
Ve ennehu kâne ricâlun minel insi yeûzûne bi ricâlin minel cinni fe zâdûhum rahekâ
Cin 72/7 "Ve onlar, sizin de sandığınız gibi Allah'ın  artık hiç kimseyi Elçi göndermeyeceğini sanıyorlardı.
وَأَنَّهُمْ ظَنُّوا كَمَا ظَنَنتُمْ أَن لَّن يَبْعَثَ اللَّهُ أَحَدًا
Ve ennehum zannû kemâ zanentum en len yeb’asallâhu ehadâ
Cin 72/8 Ve doğrusu biz o Semayı yokladık da onu öyle bulduk ki şiddetli muhafızlar ve şihablarla doldurulmuş
وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاء فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا
Ve ennâ le mesnâs semâe fe vecednâhâ muliet harasen şedîden ve şuhubâ
 Şihab, :Meteor taşlarının düşerken hava ile sürtüşmesinden çıkan ışık olup meteorolojik bir olayıdır.
şihâb”ın çoğul şekli olan “şuhub” kelimesi de, “ateş alevleri veya göktaşları” manasına gelir. Ayrıca gökte yıldız gibi kayan parıltılara da şihab denir.
 Hâris : çoğulu “hares” kelimesi bekçiler ve muhafızlar demektir
Cin 72/9  Doğrusu biz dinlemek için onun bazı mevkilerinde otururduk. Fakat şimdi her kim dinleyecek olursa, kendisini gözetleyen bir alev buluyor.
وَأَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِ فَمَن يَسْتَمِعِ الْآنَ يَجِدْ لَهُ شِهَابًا رَّصَدًا
Ve ennâ kunnâ nak’udu minhâ mekâıde lis sem’i fe men yestemiıl âne yecid lehu şihâben rasadâ
Cin 72/10  Ve doğrusu biz bilmeyiz, Yeryüzündekilere bir kötülük mü  irade edilmiştir, Yoksa Rableri onları olgunlaştırmak mı istiyor;
وَأَنَّا لَا نَدْرِي أَشَرٌّ أُرِيدَ بِمَن فِي الْأَرْضِ أَمْ أَرَادَ بِهِمْ رَبُّهُمْ رَشَدًا
Ve ennâ lâ nedrî eşerrun urîde bi men fîl ardı em erâde bi him rabbuhum raşedâ
Cin 72/11 Doğrusu bizler: Bizlerden iyi olanlar da var, olmayanlar da var.Biz çeşitli yollara ayrılmışız.
وَأَنَّا مِنَّا الصَّالِحُونَ وَمِنَّا دُونَ ذَلِكَ كُنَّا طَرَائِقَ قِدَدًا
Ve ennâ minnâs sâlihûne ve minnâ dûne zâlike, kunnâ tarâika kıdedâ
Cin 72/12 Doğrusu Biz yeryüzünde  başka yere kaçsak da Allah'ı asla aciz bırakamayacağımızı anladık.
وَأَنَّا ظَنَنَّا أَن لَّن نُّعجِزَ اللَّهَ فِي الْأَرْضِ وَلَن نُّعْجِزَهُ هَرَبًا
Ve ennâ zanennâ en len nu’cizallâhe fîl ardı ve len nu’cizehu herabâ
Cin 72/13 Doğrusu biz o hidayet rehberini dinlediğimizde ona iman ettik. Her kim O Rabbine iman ederse artık ne haksızlığa uğramaktan.ne hakkının yenilmesinden korkar
وَأَنَّا لَمَّا سَمِعْنَا الْهُدَى آمَنَّا بِهِ فَمَن يُؤْمِن بِرَبِّهِ فَلَا يَخَافُ بَخْسًا وَلَا رَهَقًا
Ve ennâ lemmâ semi’nâl hudâ âmennâ bihî, fe men yu’min bi rabbihî fe lâ yehâfu bahsen ve lâ rahekâ
Cin 72/14 “Kuşkusuz içimizde teslim =müslüman olanlar da var,hak yoldan sapanlar da var. Kim muslimûn olursa, işte onlar doğruyu arayıp bulmuşlardır.”
وَأَنَّا مِنَّا الْمُسْلِمُونَ وَمِنَّا الْقَاسِطُونَ فَمَنْ أَسْلَمَ فَأُوْلَئِكَ تَحَرَّوْا رَشَدًا
Ve ennâ minnâl muslimûne ve minnâl kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrav raşedâ
Cin 72/15  Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır.”
وَأَمَّا الْقَاسِطُونَ فَكَانُوا لِجَهَنَّمَ حَطَبًا
Ve emmâl kâsitûne fe kânû li cehenneme hatabâ
Cin 72/16  Onlar gerçekten o yol üzere dosdoğru gitselerdi, elbette kendilerine bol bir su verirdik.
وَأَلَّوِ اسْتَقَامُوا عَلَى الطَّرِيقَةِ لَأَسْقَيْنَاهُم مَّاء غَدَقًا
Ve en levistekâmû alât tarîkati le eskaynâhum mâen gadekâ
Cin 72/17 Onları onun içinde imtihan edelim diye. Her kim de Rabbini zikretmekten  yüz çevirirse O, onu gittikçe yükselen bir azaba sokar.
لِنَفْتِنَهُمْ فِيهِ وَمَن يُعْرِضْ عَن ذِكْرِ رَبِّهِ يَسْلُكْهُ عَذَابًا صَعَدًا
Li neftinehum fîhi, ve men yu’rıd an zikri rabbihî yeslukhu azâben saadâ
Cin 72/18 Şüphesiz ki, mescitler  Allah içindir, o halde Allah'ın yanında başka birine dua etmeyin!
وَأَنَّ الْمَسَاجِدَ لِلَّهِ فَلَا تَدْعُوا مَعَ اللَّهِ أَحَدًا
Ve ennel mesâcide lillâhi fe lâ ted’û meallâhi ehadâ
Cin 72/19  Allah'ın kulu kalkmış O'na dua ederken neredeyse onun etrafında keçeler gibi birbirlerine geçeceklerdi.
وَأَنَّهُ لَمَّا قَامَ عَبْدُ اللَّهِ يَدْعُوهُ كَادُوا يَكُونُونَ عَلَيْهِ لِبَدًا
Ve ennehu lemmâ kâme abdullâhi yedûhu kâdû yekûnûne aleyhi libedâ
Cin 72/20  De ki: "Ben gerçekten, yalnızca sadece Rabbime dua ediyorum ve O'na hiç kimseyi (ve hiçbir şeyi) ortak koşmuyorum.
قُلْ إِنَّمَا أَدْعُو رَبِّي وَلَا أُشْرِكُ بِهِ أَحَدًا
Kul innemâ ed’û rabbî ve lâ uşriku bihî ehadâ
Cin 72/21  De ki, «Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir yol gösterebilirim.»
قُلْ إِنِّي لَا أَمْلِكُ لَكُمْ ضَرًّا وَلَا رَشَدًا
Kul innî lâ emliku lekum darran ve lâ raşedâ
Cin 72/22 De ki: «Allah'tan beni kimse kurtaramaz ve ben, O'ndan başka bir sığınacak bulamam.
قُلْ إِنِّي لَن يُجِيرَنِي مِنَ اللَّهِ أَحَدٌ وَلَنْ أَجِدَ مِن دُونِهِ مُلْتَحَدًا
Kul innî len yucîranî minallâhi ehadun ve len ecide min dûnihî multehadâ
Cin 72/23 Ancak Yalnızca Allah'tan  O'nun gönderdiklerini tebliğ etmektir. Kim Allah'a ve O'nun elçisine isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır.
إِلَّا بَلَاغًا مِّنَ اللَّهِ وَرِسَالَاتِهِ وَمَن يَعْصِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَإِنَّ لَهُ نَارَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا
İllâ belâgan minallâhi risâlâtihî, ve men ya’sıllâhe ve resûlehu fe inne lehu nâra cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ
Cin 72/24  Kendilerine vaad edilen şeyi gördükleri zaman, kimin yardımcısının en zayıf ve daha az sayıda  olduğunu bileceklerdir.
حَتَّى إِذَا رَأَوْا مَا يُوعَدُونَ فَسَيَعْلَمُونَ مَنْ أَضْعَفُ نَاصِرًا وَأَقَلُّ عَدَدًا
Hattâ izâ raev mâ yûadûne fe se ya’lemûne men ad’afu nâsıran ve ekallu adedâ
Cin 72/25 De ki: «Ben bilmem, o size vaad edilen şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar..»
قُلْ إِنْ أَدْرِي أَقَرِيبٌ مَّا تُوعَدُونَ أَمْ يَجْعَلُ لَهُ رَبِّي أَمَدًا
Kul in edrî e karîbun mâ tûadûne em yec’alu lehu rabbî emedâ
Cin 72/26  O, gaybı bilendir. Hiç kimseye gaybını bildirmez.
عَالِمُ الْغَيْبِ فَلَا يُظْهِرُ عَلَى غَيْبِهِ أَحَدًا
Âlimul gaybi fe lâ yuzhiru alâ gaybihî ehadâ
Cin 72/27 Seçtiği bir elçiden başka; çünkü onun önünden ve ardından gözetleyiciler dizer.
إِلَّا مَنِ ارْتَضَى مِن رَّسُولٍ فَإِنَّهُ يَسْلُكُ مِن بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِهِ رَصَدًا
İllâ menirtedâ min resûlin fe innehu yesluku min beyni yedeyhi ve min halfihî rasadâ
Cin 72/28  Rablerinin mesajlarını tebliğ ettiklerini kesin olarak bilsinler diye  Doğrusu Allah, onların yanında olan her şeyi ilmiyle kuşatır ve hepsini tek tek kayda geçirir.
لِيَعْلَمَ أَن قَدْ أَبْلَغُوا رِسَالَاتِ رَبِّهِمْ وَأَحَاطَ بِمَا لَدَيْهِمْ وَأَحْصَى كُلَّ شَيْءٍ عَدَدًا
Li ya’leme en kad eblegû rısâlâti rabbihim ve ehâta bimâ ledeyhim ve ahsâ kulle şey’in adedâ



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder