Bu Blogda Ara

2 Aralık 2017 Cumartesi

69-HÂKKA

Mushaf’taki resmi sırası : 69
Nuzul Sırası:  78
Toplam Ayet Sayısı : 52 ayettir
İndiği Dönem :Mekke döneminde inmiştir.
Sure adını : Birinci âyette geçen “el-Hâkka” kelimesinden almıştır. Hak" kökünden geldiği için, hepsinde hak ve hakikat gerçek manası vardır.Hâkka, "O vakit o hadise muhakkak vuku bulacaktır ve bu haktır" demektir.Bu ayette Hakikatte  gerçekleşecek olan "kıyamet" manası verilmektedir.
29 Cüz
Rahman Ve Rahim Olan Allah Adıyla
Hakka 69/ 1  El-Hâkka =Elbette gerçekleşecek olan'
الْحَاقَّةُ
El hâkkatu.
Hakka 69/ 2 Hakikat Nedir o 'muhakkak gerçekleşecek olan?'
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ
Ve mâ edrâke mâl hâkkatu
Hakka 69/ 3  Gerçekleşecek olanın  ne olduğunu sen ne bileceksin?
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحَاقَّةُ
Ve mâ edrâke mâl hâkkatu.
Hakka 69/ 4 :Semûd ve Âd , yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi yalanladılar.
كَذَّبَتْ ثَمُودُ وَعَادٌ بِالْقَارِعَةِ
Kezzebet semûdu ve âdun bil kâriati.
Hakka 69/ 5 Bu nedenle Semud , korkunç bir sesle helak edildi.
فَأَمَّا ثَمُودُ فَأُهْلِكُوا بِالطَّاغِيَةِ
Fe emmâ semûdu fe uhlikû bit tâgıyeti
Hakka 69/ 6  Âd kavmine gelince, onlar da uğultulu ve dondurucu şiddetli bir rüzgârla helâk edildi.
وَأَمَّا عَادٌ فَأُهْلِكُوا بِرِيحٍ صَرْصَرٍ عَاتِيَةٍ
Ve emmâ âdun fe uhlikû bi rîhın sarsarin âtîyetin.
Hakka 69/ 7 Allah, onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki , o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş hâlde görürdün.
سَخَّرَهَا عَلَيْهِمْ سَبْعَ لَيَالٍ وَثَمَانِيَةَ أَيَّامٍ حُسُومًا فَتَرَى الْقَوْمَ فِيهَا صَرْعَى كَأَنَّهُمْ أَعْجَازُ نَخْلٍ خَاوِيَةٍ
Sahharahâ aleyhim seb’a leyâlin ve semâniyete eyyâmin husûmen fe terâl kavme fîhâ sar’â ke ennehum a’câzu nahlin hâviyetin
 Hakka 69/ 8  Şimdi onlardan geri kalan bir şey görüyor musun?
فَهَلْ تَرَى لَهُم مِّن بَاقِيَةٍ
Fe hel terâ lehum min bâkıyetin
 Hakka 69/ 9 Firavun, ondan öncekiler ve yanlış yola giren her toplum aynı hataya düştü
وَجَاء فِرْعَوْنُ وَمَن قَبْلَهُ وَالْمُؤْتَفِكَاتُ بِالْخَاطِئَةِ
Ve câe fir’avnu ve men kablehu vel mu’tefikâtu bil hâtıeti.
 Hakka 69/10 Öyle ki Rablerinin elçilerine karşı geldiler. Bunun üzerine onları gittikçe artan bir azap ile yakaladı.
فَعَصَوْا رَسُولَ رَبِّهِمْ فَأَخَذَهُمْ أَخْذَةً رَّابِيَةً
Ve câe fir’avnu ve men kablehu vel mu’tefikâtu bil hâtıeti
 Hakka 69/11  Şüphesiz o su çığrından çıkıp tuğyan ettiğinde sizi gemide  Biz taşıdık;
إِنَّا لَمَّا طَغَى الْمَاء حَمَلْنَاكُمْ فِي الْجَارِيَةِ
İnnâ lemmâ tagâl mâu hamelnâkum fîl câriyeti.
Hakka 69/12 Öyleki ,Onu sizin için bir tezkir ↔ bir öğüt ↔bir hatırlatıcı↔düşündürücü .yapalım ve belleyici kulaklar onu belleyip kavrasın.
لِنَجْعَلَهَا لَكُمْ تَذْكِرَةً وَتَعِيَهَا أُذُنٌ وَاعِيَةٌ
Li nec’alehâ lekum tezkiraten ve teıyehâ uzunun vâıyetun
Hakka 69/13  Artık sur'a tek bir üfleyişle üflendiği zaman.
فَإِذَا نُفِخَ فِي الصُّورِ نَفْخَةٌ وَاحِدَةٌ
Fe izâ nufiha fîs sûri nefhatun vâhıdetun
Hakka 69/14 Yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine tek çarpışla çarpılıp darmadağan edildiği zaman
وَحُمِلَتِ الْأَرْضُ وَالْجِبَالُ فَدُكَّتَا دَكَّةً وَاحِدَةً
Ve humiletil ardu vel cibâlu fe dukketâ dekketen vâhıdeten,
Hakka 69/15 İşte o izin günü, vakıa artık vuku bulmuş
فَيَوْمَئِذٍ وَقَعَتِ الْوَاقِعَةُ
Fe yevme izin vakaatil vâkıatu
Hakka 69/ 16 O gün gök yarılmış, sarkmıştır.
وَانشَقَّتِ السَّمَاء فَهِيَ يَوْمَئِذٍ وَاهِيَةٌ
Venşakkatissema´u fehiye yevmeizin vahiyetun.
Hakka 69/17 Melek de kenarları üzerindedir ve üstlerinde o gün Rabbinin Arş'ını sekiz melek taşır.
وَالْمَلَكُ عَلَى أَرْجَائِهَا وَيَحْمِلُ عَرْشَ رَبِّكَ فَوْقَهُمْ يَوْمَئِذٍ ثَمَانِيَةٌ
Velmeleku ´ala ercaiha ve yahmilu ´arşe rabbike fevkahum yevmeizin semaniyetun.
Hakka 69/18 O gün arz olunursunuz, öyle ki gizli bir haliniz kalmaz
يَوْمَئِذٍ تُعْرَضُونَ لَا تَخْفَى مِنكُمْ خَافِيَةٌ
Yevme izin tu’radûne lâ tahfâ minkum hâfiyetun.
Hakka 69/19  İşte o zaman, kitabı sağından verilen der: «Alın okuyun kitabımı!
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ فَيَقُولُ هَاؤُمُ اقْرَؤُوا كِتَابِيهْ
Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînihî fe yekûlu hâumukraû kitâbiyeh.
Hakka 69/20  Doğrusu ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum der.
إِنِّي ظَنَنتُ أَنِّي مُلَاقٍ حِسَابِيهْ
İnnî zanentu ennî mulâkın hısâbiyeh.
Hakka 69/21 Artık o hoşnut bir hayattadır.
فَهُوَ فِي عِيشَةٍ رَّاضِيَةٍ
Fe huve fî îşetin râdıyetin.
Hakka 69/22 Yüksek bir cennettedirler
فِي جَنَّةٍ عَالِيَةٍ
Fî cennetin âliyetin.
Hakka 69/23  Ki o cennetin meyveleri sarkmıştır.
قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ
Kutûfuhâ dâniyetun.
Hakka 69/ 24  Yiyin, için, afiyet olsun; geçmiş günlerde yaptıklarınıza karşılık olarak!
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا أَسْلَفْتُمْ فِي الْأَيَّامِ الْخَالِيَةِ
Kulû veşrabû henîen bimâ esleftum fîl eyyâmil hâliyeti.
Hakka 69/ 25  Kitabı kendisine sol tarafından verilen ise şöyle der: “Keşke kitabım bana verilmeseydi.”
وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِهِ فَيَقُولُ يَا لَيْتَنِي لَمْ أُوتَ كِتَابِيهْ
Ve emma men utiye kitabehu bişimalihi feyekulu ya leyteniy lem ute kitabiyeh.
Hakka 69/ 26  Hesabımın da ne olduğunu bilmeseydim
وَلَمْ أَدْرِ مَا حِسَابِيهْ
Ve lem edri ma hisabiyeh.
Hakka 69/ 27  “Keşke o ,her şeyi bitirseydi.”
يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَ
Yâ leytehâ kânetil kâdiyete.
Hakka 69/ 28  Malım bana hiç fayda vermedi.
مَا أَغْنَى عَنِّي مَالِيهْ
Mâ agnâ annî mâliyeh.
Hakka 69/ 29  Mahvoldu saltanatım, gücüm!»
هَلَكَ عَنِّي سُلْطَانِيهْ
Heleke annî sultâniyeh.
Hakka 69/ 30   Tutun , hemen bağlayın onu!
خُذُوهُ فَغُلُّوهُ
Huzûhu fe gullûhu.
Hakka 69/ 31 Sonra ancak Cahîme yaslayın onu
ثُمَّ الْجَحِيمَ صَلُّوهُ
Summel cahîme sallûhu.
Hakka 69 / 32 “Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan zincire vurun onu.”
ثُمَّ فِي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعًا فَاسْلُكُوهُ
Summe fî silsiletin zer’uhâ seb’ûne zirâan feslukûh
Hakka 69 / 33 Çünkü o  Azîm olan Allah'a   inanmıyordu
إِنَّهُ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللَّهِ الْعَظِيمِ
İnnehu kâne lâ yu’minu billâhil azîm
Hakka 69/34 Yoksulu doyurmaya teşvik etmezdi.
وَلَا يَحُضُّ عَلَى طَعَامِ الْمِسْكِينِ
Ve la yehuddu ´ala ta´amil miskiyni.
Hakka 69/35  “Bu sebeple, bugün burada onun samimi bir dostu yoktur.
فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هَاهُنَا حَمِيمٌ
Fe leyse lehul yevme hâhunâ hamîm
Hakka 69/36 “Kanlı irinden başka bir yiyeceği de yoktur.”
 وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنْ غِسْلِينٍ
Ve lâ taâmun illâ min gıslîn
Hakka 69/37   Onu günahkârlardan başkası yemez.”
لَا يَأْكُلُهُ إِلَّا الْخَاطِؤُونَ
Lâ ye’kuluhu illâl hâtiûn
Hakka 69/ 38  Hayır; gördüklerinize yemin ederim,
فَلَا أُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَ
Fe lâ uksımu bima tubsırûn(tubsırûne).
Hakka 69/ 39  Göremediklerinize de.
وَمَا لَا تُبْصِرُونَ
Ve mâ lâ tubsırûn(tubsırûne).
Hakka 69/40  Şüphesiz o  kerîm bir elçinin  getirdiği sözdür.
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
İnnehu le kavlu resûlun kerîmin.
Hakka 69/41 O, bir şairin sözü değildir. Ne de az inanıyorsunuz!
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَاعِرٍ قَلِيلًا مَا تُؤْمِنُونَ
Ve mâ huve bi kavli şâirin, kalîlin mâ tu’minûn
Hakka 69/42  Bir kâhinin sözü de değildir. Ne de az tezekkür ediyorsunuz
وَلَا بِقَوْلِ كَاهِنٍ قَلِيلًا مَا تَذَكَّرُونَ
Ve lâ bi kavli kâhinin, kalîlen mâ tezekkerûn
Hakka 69/43 Alemlerin Rabbinden bir indirilmedir.
تَنزِيلٌ مِّن رَّبِّ الْعَالَمِينَ
Tenzîlun min rabbil âlemîn
Hakka 69/44 O, bize isnâden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı,
وَلَوْ تَقَوَّلَ عَلَيْنَا بَعْضَ الْأَقَاوِيلِ
Ve lev tekavvele aleynâ ba’dal ekâvîl
Hakka 69/45  Onun gücünü kuvvetini alır
لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ
Le ehaznâ minhu bil yemîn
Hakka 69/46 Sonra da onun şah damarını mutlaka keserdik.
ثُمَّ لَقَطَعْنَا مِنْهُ الْوَتِينَ
Summe le kata’nâ minhul vetîn
Hakka 69/47  O zaman sizden hiçbir kimse buna engel olamazdı
فَمَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ عَنْهُ حَاجِزِينَ
Fe mâ minkum min ehadin anhu hâcizîn
Hakka 69/48 Ve muhakkak ki O gerçekten muttakiler için bir öğüttür.
وَإِنَّهُ لَتَذْكِرَةٌ لِّلْمُتَّقِينَ
Ve innehu le tezkiratun lil muttakîn
Hakka 69/49 Elbette Biz, içinizde yalanlayanların bulunduğunu biliyoruz.
وَإِنَّا لَنَعْلَمُ أَنَّ مِنكُم مُّكَذِّبِينَ
Ve innâ le na’lemu enne minkum mukezzibîn
Hakka 69/50  Bununla beraber Biz biliyoruz ki, sizden inanmayanlar var
وَإِنَّهُ لَحَسْرَةٌ عَلَى الْكَافِرِينَ
Ve innehu le hasratun alâl kâfirîn
Hakka 69/51 Şüphesiz Kur’an, gerçek kesin bilgidir.
وَإِنَّهُ لَحَقُّ الْيَقِينِ
Ve innehu le hakk'ul yakîn
Hakka 69/52 O hâlde sen, Azim Rabbinin adıyla tespih et.
فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ
Fe sebbıh bismi rabbikel azîm





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder