Uluhiyet kelime anlamı "ibadet edilmeye lâyık olan yegâne mabud bütün varlıkları yaratan Allahtır" diye ifade edilebilen hakikat. Yalvarıp-yakarmak,korkmak, ümit etmek, tevekkül etmek,tevbe etmek,istemek,ürpermek, adak adamak ve imdat dilemek gibi kulun fiili olan ibâdetlerdir
Uluhiyet; namaz, oruç, zekat, hac ve kurbanda, duâda, adakta, korkuda, ümit ve sevgide, ibadet ve itaatte sadece Allah’ı birlemek, bu ibadetleri yalnız O’nun için yapmaktır. Bunu yapan mü’minler, sadece Allah’a itaat etmek ve O’nun rızasını kazanmak için yaparlar.
Ulü’l-elbâb kelime anlamı :Zikir'den bilgi sahibi olan saf akıl sahipleri”.Güçlü bir iradeye, kavrayış yeteneğine sahip ,anlayışı keskin olanlar, her şeye dikkat ederek ibret gözüyle bakanlara Ebsar sahibi kimseler denir. (Bkz: Ragıp el-İsfahani, el-Müfredat,) Kur’an-ı Kerim’de 16 ayette geçen Fıtratı bozulmamış, kendisi için Hakikat ortaya çıktığında şüphe duymadan kabul eden, kavrayan, zaaf ve beklentiler sebebiyle görmezlikten gelmeyen akıl sahipleri Bu tür insanlar, herhangi bir konuda donanımlı olsun veya olmasın, doğrulara açıktırlar ve gerçek ortaya çıktığında herhangi bir tarafa çekmeden,kabul edenler,.Hareketlerini ona göre düzenlerler. Önyargı ve saplantıları olmadığı için sürekli gelişir arınırlar
Zikir'den bilgi sahibi olan saf akıl sahipleri”Fıtratı bozulmamış, kendisi için hakikat ortaya çıktığında şüphe duymadan kabul eden, kavrayan, zaaf ve beklentiler sebebiyle görmezlikten gelmeyen akıl sahipleri
Halis, katıksız demektir.Şüphe ve evhamlardan uzak bulunan o ne dedi bu ne dedi değil Allah ve rasulu ne diyor deyip kendini önce vahiyle inşa eden akıllar anlamındadır.
Usvetun hasenetun kelime anlamı:Usve tıpkı kelimesinin, kendisine tabi olma,uyma, uyulan şeyin ismi olması gibi, kendisi örnek alınıp uyulan şeydir. Arapça'da, "Sen onun gibi, o da senin gibidir" anlamında denilir İbrahim'deki örneklik kafir kavminden uzaklaşması hususunda, İbrahim'de ve ona inananlarda güzel bir örnekliğini ifade etmektedir.
Hasene ve çoğulu Hasenat Kur'an'da ‘Husn’ ve bu kökten türeyen; Hasene hasen, husnâ, ihsan, ahsen, muhsin gibi kelimeler Arapça'da kök anlamı iyiliğin ve güzelliğin çeşitli ayrıntıları anlatmak için kullanılan bir kelimelerdir. Karşıtı, suç, kötülük, günah demek olan "Seyyie"dir.Hakikatini yaşamayı niyete alan kimseden açığa çıkan güzel davranışlardır.Rast gele her müslümanın yaptığı bildik iyilikler değil, körü körüne iyilik değildir.Örnekliği kur'an'da Uyulması gereken, şüpheden uzak olan ‘güzel söz’. İnsanı yücelten, Allah’a yaklaştıran güzel imtihanları vermek,Allah’ın işleyenlere güzel bir geçimlik verdiği hasene Kötülükleri seyyiât’ı ‘hasenât’ iyilikler ile gidermektir
Ümmî : Arap dilinde de bir kelimenin birden fazla manaya gelmesi ve aynı manayı ifade eden birbiriyle bağlantı birden çok kelime bulunur. Ümmi kelimeside ümm ve emm’kökünden gelmektedir Bu kelime türevlerde ümmed - -imam - önder -dini akideler-millet- topluluk -ana- uzun zaman- bilgi sahibi olmayan gibi anlamlara sahiptir. Bu ayette ise henüz ilahi kitapla buluşmamış ve herhangi bir elçi tasdik etmemiş anlamında gelmektedir.Bu ümmiler içinden daha önceki ilahi kitapları bilmeyenlerden elçi çıkması anlamındadır. Daha önce Hıristiyanların ve Yahudilerin kutsal kitaplarını okumadığı ve söz konusu kitaplardan herhangi bir ibare yazdırmadığı ifade etmektedir
Ümmet kelime anlamı :Arapçada dilinde bir kelime, pek çok benzer yada farklı anlamlara sahiptir.Bunlardan biriside'' Ümmed'' kelimesi kur’an’da birbirini tamamlayan benzer manalarda gelir Ümmet terimi imam kelimesinin çoğuludur.İslamdan önce bu kelimenin, ümm, imâm, ümmî türevleriyle bilinen anlamları şunlardı:Hedef , gaye,niyet , merkezî bir konum ve bir şeye yönelmek ,geçmek ve başı çekmek, sevk ve idare etmek ,asıllık ve kaynak, cemaat ve topluluk gibi anlamlar taşıyan gibi emm’ kökünden türetilmiştir.Toplumda Hem neseb, hem de sebeb asabiyetini (bir başka sebeple aralarında yakınlık ) ifade için kullanıldığı gibi .Toplanma" ve aynı cinsten bir şey etrafında buluşma.anlatır. Arapça’da ümm= anne, ümmi ve imam =önder= lider kelimeleri, ümmet ile aynı kökten gelmesine rağmen, farklı anlamları ifade ederler. Ümm (anne) bir şeyin vücûduna vesile olan ve asıllık eden,türün devamını sağlayan terbiyesine , ıslahına veya başlangıcına asıllık eden manâsınadır.
Kur'an'a göre ise ümmed,kelimesinin kullanımları
1-Ümmet İmam, önder kendine has bir dine sahip olan kimsedir.
2-Zaman, uzun zaman anlamında : Ümmet'i tanımlamada yer; ümmetin üzerinde yaşadığı ülke, vatan veya ümmetin siyasî olarak hâkim olduğu toprak parçası, beraberce yaşadıkları çağ ve zaman, din; aynı yer ve zamanında aynı dine bağlı insanların oluşturduğu topluluk anlamında.
3-Cemaat, topluluktur: Bir imamın önderin, başkanlığı altında sağlam bir topluluk oluşturup düzenli bir şekilde faâliyette bulunan ve diğer insanlara önderlik bir topluluktur. Kendi irâdeleriyle veya bir zorunluluk sonucunda aynı yerde, aynı zamanda veya aynı dine uymak sûretiyle bir arada yaşayan insan topluluğudur. Ümmed , iman üzere olduğu gibi, küfür üzere de bulunabilir; Faâliyetleri sâlih amel de olabilir, fitne ve fesat da. Kişilere göre ‘imam-önder’ hangi konumda ise, gruplara/topluluklara göre de ‘ümmet’ o konumdadır.
4-İslâm ümmetidir, Kur’an’a göre bir tek ümmed anlamında İnsanlık içerisinden çıkartılmış en hayırlı ümmettir. Allah’ın yarattıkları arasında bazı ümmetler, hakka iletirler ve hak ile adâlet yaparlar. İnsanlar arasından çıkartılmış en hayırlı ümmet olan İslâm ümmeti, diğer ümmetlere karşı üstün bir konumdadır.5-İslami,Allah'a karşı sorumluluk bilinci salihati amel fiileriyle öğretisi ile gelir.
Peygamberimiz Aleyhisselamın ümmi olması Ümmî sözcüğü aslında Arapça “ümm” sözünden gelmektedir. “Ümm” ise anne/ana anlamını taşır. Ümmî ise; anasından doğduğu hal üzere olan, anadan doğma temiz ve saf, doğası bozulmamış olan demektir. Bu bağlamda aslında Hazreti Muhammed’in ümmî olması demek onun anasından doğduğu gibi saf ve temiz olması, doğasının değişmemiş olması demektir.
Ülü’l-azm kelime anlamı :Kur’ân-ı Kerîm’de bazı peygamberler için kullanılan bir tabir. Sözlükte “sabırlı, gayretli ve kararlı kimseler” demektir Peygamberler, aldıkları ağır görev ve yüklendikleri sorumluluk karşısında herhangi bir yılgınlık göstermeden dini insanlara tebliğ görevini yerine getiren, bütün zorluklara göğüs germede azim ve sebat gösteren Peygamberler demektir. Kur’an’da ulü’l-azm Peygamberlerin isminin geçtiği bir âyette şöyle buyrulur: “O, dini ayakta tutun, onda ayrılığa düşmeyin diye dinden Nûh’a tavsiye ettiğini, sana vahy ettiğimiz, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya tavsiye ettiğimizi Allah size de din kıldı.” (Şûrâ, 42/13; Ahzâb, 33/7) Ulü’l-azm Peygamberler Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Mûsâ ve Hz. Îsâ ile Hz Peygamber’dir.
Ümmül kitap :ümmül kitab” terimindeki ümm kelimesi bir şeyin çıkış kaynağı olmasıdır. Elkitab olarak vasıflanan, Allah'ın tek yaratıcı olarak varlıklar üzerinde yegâne tasarruf sahibinin o varlıklara koymuş olduğu yasaları, “Elkitab” kelimesi ile bizim zihnimize yansıması benzeşen anlamda anlatılmasıdır. Allah'ın bilgisinin kayıtlı olduğu buna bellek diyebiliriz ve kâinattaki tüm varlıklar ile ilgili bilgilerin çıkış kaynağının anlaşılması için kullanılmış bir terimdir.
Ümmül kitab her şeyde bilgi sahibinin Allah olduğu ve varlıklara buradan bu bilgilerin aktarıldığını anlatmaktadır. İnsanın sahip olduğu bütün bilgilerin, Allah'ın ana kitabından ona öğretilenler olduğu, hiçbir bilginin onun bilgisi dışındaki başka bir kaynaktan olma ihtimalinin asla olmadığı bizlere hatırlatılarak o bilgiyi nerede ve nasıl kullanacağımız yine ümmül kitab tan indirilen vahiy kitapları ile bizlere hatırlatılmıştır.
Ümmül kitab her şeyde bilgi sahibinin Allah olduğu ve varlıklara buradan bu bilgilerin aktarıldığını anlatmaktadır. İnsanın sahip olduğu bütün bilgilerin, Allah'ın ana kitabından ona öğretilenler olduğu, hiçbir bilginin onun bilgisi dışındaki başka bir kaynaktan olma ihtimalinin asla olmadığı bizlere hatırlatılarak o bilgiyi nerede ve nasıl kullanacağımız yine ümmül kitab tan indirilen vahiy kitapları ile bizlere hatırlatılmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder