Bu Blogda Ara

2 Şubat 2019 Cumartesi

T-Kuran Kelime Sözlüğü

T
Tâğût,kelime anlamı : tuğyân kökünden gelir; tuğyân isyanda sınırı aşmak ,hak hukuk tanımayan demektir. Tâğût, sınırı aşanlara ve Allah ile kul arasına ilah olarak konan varlıklara verilen ortak addır. Hem tekil, hem çoğul olarak kullanılır. Kuran’daki tevhid inancına saldıran , zarar vermek isteyen azdıran her şey tağuttur.Sihirbaza, kâhine, şeytana ve hayra engel olan her varlığa tâğût denebilir.
Tağut kelimesi “tağa” kökünden türetilmiştir Lügatte haddini aşmak, azgınlaşmak küfürde haddini aşan manasına da gelmektedir,Allah’tan başka ibadet edilen her şey tağuttur.Tağut,insanın kendisini ilah edinmesi ,putlaştırdıkları olabildiği gibi cin ve insanlardan da olabilir.Haddi aşmanın içeriği hakkında şu bilgiler yer almaktadır: Allah’ın indirdiği hükümlerden başka bir hükümle, hükmeden haddini aşarak tağutlaşmıştır. Böyle bir kimse Allah’ın indirdiği hükümlerle hükmetmeyerek Allah’ın hükmünü terkedip ondan yüz çevirmiş, beşer aklına dayalı cahiliye kanunları ile hükmetmiş, insanları Allah’ın kulluğundan uzaklaştırıp, kendilerine kul/köle yapmaktadırlar. “Kim Allah’ın indirdiği hükümler ile hükmetmezse; İşte onlar kafirlerin ta kendileridir.” (5, Maide/44) Takdîs (تقديس), arındırma demektir (Mekâyîs). Burada 2/30 kastedilen düzen bozuculuktan ve kan dökücülük özelliğinden arınmış olarak değerli saymaktır. “Nukaddisu lek” sözü, “nukaddisuhu lek” takdirindedir.

Tuğyan: azmak, sapmak; taşmak” anlamına gelen tuğyân (tağy),Taşkınlık, azgınlık, sınırı aşmak demektir. Fiziksel güçlerin normal sınırları aşacak şekilde faal hale gelmeleri de tuğyanla ifade edilmiştir. Bu şekilde taşan ve her yeri kaplayan şeye tâğıye denilmektedir. Kavram olarak tuğyan, isyan ve günahta, sınır tanımayacak ölçüde ileri gitmektir. İnsanın haddi ve ölçüyü aşması demektir., Allah’ın insan için koymuş olduğu aşılmaması gereken hududu aşar, ölçüyü kaçırırsa tuğyana düşmüş, Allah’a isyan etmiş olur.

Tuğyan /Yetğâ:kelimeleri taşkınlık, azgınlık, sınırı aşmak demektir.  Allaha karşı ,suç işlemede , sınır tanımayacak ölçüde ileri giden ve egosu tavan yapmış isyan eden demektir

Tâiru kelime anlamı : Şe’m kökünden türeyen teşe”üm, “uçmak” anlamındaki ,tayr kökünden türeyen tıyere (tetayyur), tâir kelimesiyle birlikte kullanıldığında Kur’an’ın nazil olduğu dönemde Araplarda kuş; kader, kısmet, talih, nasip, hisse veya pay belirlemek için kullanılan bir hayvandır. Bu sebeple Araplar; kuş uçurarak hayatlarını anlamlandırıp vakitlerini şekillendirirler, kuşun sağa, sola, dikine uçuşlarına farklı farklı yorumlar yapar, aşağı inişlerine de kötü olan yorumlar çıkarırlardı. Câhiliye Arapları kuşların yanı sıra bir kısım özellikler taşıyan insanlarla kulağı yarık, boynuzu kırık hayvanları ve bazı sesleri de uğursuz kabul ederlerdi. .Kur’ân-ı Kerîm’de “tıyere” kavramı inkârcıların kendilerini haklı göstermek için başvurdukları bir bahane olarak zikredilir.Kur’an’da aynı tepkiyi Hz. Sâlih’in kavmi Semûd Hz. Mûsâ’nın muhatapları Firavun ve taraftarlarının ve Yâsîn sûresinde bir “karye” halkına gönderilen hak davetçileri muhatapları tarafından yalancılıkla itham edilmiş ve uğursuzluk getirdikleri ileri sürülmüştür.
Uğursuzluk “işlerin ters gitmesine yol açtığına inanılan nesne, olay, fiil ve durum” anlamına gelen uğursuzluk kelimesi “uğur, uğurlu şeyleri gösteren simge” anlamındaki fâlin zıddı olup “gören ve işiten kişinin nefret duyup reddettiği şey” demektir.
Allah rasulu bir rivayette ise, “Uğursuzluk anlayışı yüzünden işinden vazgeçen kimse şirke düşmüş olur” demiş, bunun kefâretinin ne olduğu sorulduğunda, “Allahım! Senin hayrından başka hayır, senin takdirinden başka takdir ve senden başka ilâh yoktur” denmesini öğütlemiştir(Müsned, II, 220).
Çağımızda da bu batıl ,hurafe anlayışı benimsemiş ,uğursuz kabul ettikleri şeylerden, kendilerine kötülük ve zarar geleceğini sanır ve onlardan uzak durmaya çalışırlar.Bu yüzden de korku ve endişe içinde yaşarlar. Aslında hiçbir şeyde uğursuzluk bulunmadığı gibi hiçbir şey uğurlu da değildir. Uğursuzluk herkesin kendinde, kendi yorumunda ve anlayışındadır. Halk arasında kullanılan, “Uğurlu geldi, uğursuzluk getirdi” gibi sözler birer zan ve kuruntudan ibarettir

Takva; kelime anlamı : Takva; kelime anlamı :Takva' kelimesinin  esas anlamı .Kur'an gelmeden önce v-k-y kökünden gelen 'vikaye, vakyen, vâkıeten, vikâü' kelimeleri yaklaşık aynı manada, zarar verecek şeylerden çekinmek, bir şeyi korumak, birşeyi başka birşeyle bir tehlikeye karşı korumaya alma demekti...Yani o günki toplumda  insan ve hayvan gibi bir canlı varlığın kendini, dışarıdan gelebilecek bir zarara karşı savunması anlamına gelen dinî bir mana da kullanılmayan kelimedir Ancak Kur'an, bütün diğer kavramlar gibi 'takva' kavramını da sözlük anlamını temel alarak ve öz manasını koruyarak onu daha da zenginleştirdi, ona yepyeni bir anlam kazandırdı.

 Takvâ sözlük anlamı ;  Arapça'da takva (veya fiil hâlin­de ittika) 5 Harfli fiil kalıbları , Kuran'a göre  ,takvalı olma (insanın her ilişkisinde ve kişisel olarak Allah'ın emir yasaklarını gündemine olarak günahlardan  ,sakınma,çekinme , gibi sadece, Allah rızasına uygun şekilde günahtan kaçınmak , emir ve yasaklarına uymakta titizlik göstermektir.Allah'a karşı  sorumluluk bilinci ile  davranma demektir. Kuran ilmi ile Hassas ve bilinçli ,dikkatli ve titiz davranan takva sahibi  mü’minlere “Müttakî denir

Takvâ, Çoğu meallerde Allah kork denmektedir Türkçede korku kelimesi bilinmeyen ,beklenmeyen şeylerden korku ile Arapçada aynı anlamda değildir.Arapçada haşyet (ta'zim ve saygıdan ileri gelen korkma) manasındadır. Takvâ alelâde bir korku değildir; Bu, sevginin azalmasından endişe duymak, Allah'ın rızasının gideceğinden rahmetinden kovulmaktan kaygılanmak, bunun için günahlardan sakınmak demektir.

Tâbe : 
Yapılan hata ve yanlış davranışlardan dolayı gerçekten pişman olmak ve geri dönmek , ve Allah'a izafe edildiğinde affetmek gibi anlamlar taşıyan tvb kökünün türemiştir.. Aynı kökten gelen tevbe kelimesi ise, insanın günah ve hatasını terk edip Allah’a dönmesini, Allah’ın da kendisinden af dileyen kuluna bağışlamaya yönelmesini” ifade eder.Tevbe ve istiğfar arasındaki fark şudur.Tevbe; işlenen bir günahtan çok pişmanlık duyularak yapılan ve tekrar aynı günahı işlememek üzere Allah’a dönüştür. İstiğfar ise öncede yapılır sonrada. Tevbe sadece günahlardan sonra yapılır. İstiğfar ise hem geçmişte yapılan hatalar için ve  iyiliklerden sonrada yapılır.Tevbe hemen bir günahtan sonra yapıldığında ,eksik yada yanlışlık insana mahsus olduğu için hemen arkasından istiğfar ile eksiği noksanı ile kabul et anlamındadır.İyliğin arkasından yapılan istiğfar bunun gibidir.

Tebâreke kelime anlamı :  Bu kelime  aslı üreme ve fazlalık anlamındaki berk, bereket  kalıbından  bir türevidir.Hayırlı olan bir şeyin bolluğu tebareke derken,temel mânası, kaynağa ve devamlılığa işaret edip, tüm eşyanın, varlığın, insanın, hayatın, yani kâinatın ve içindekilerinin ne kadar değeri varsa, bunun kaynağı Allah’tır denilmek isteniyor. Tebâreke teâlâ  fiili   yalnız Allah için ve tenzih içinde kullanılır.Bu fiil olarak  şanı ne yüce ,asıl bereketin kaynağı,cömertlikte eşi olmayan,kutlu olan gibi anlamlarından kullanılmış.Hepsi Yüce Allah'a nispet edilir.Tebareke fiilinden gelen Mubarek kelimeside kur'an'ın bir sıfatıdır.Kur'an bereketin kaynağı yüce Allah tarafından indirilmiştir.Kur'an'ın artan  bereketinden  yararlanmak isteyen ona uymak zorundadır.

Teberrüc kelime anlamı : muteberricât kelimesi burc kökündendir Açılıp saçılarak dikkat çekmek ve vücudu göstermek, ortaya çıkarmak manasına gelir. .Bu kelimenin açılımları 1- ibrâc Kule yapmak, burç dikmek, yüksekçe yapı kurmak ,2- tebrîc kale yapmak,3- teberrüc süslenip püslenmek 4-burç /burcu’l-irsâ kule, yayın kulesi ,burcu’s-saa’ saat kulesi kelimeleri bu köktendir.Yine Araplar kendi güzelliklerini göstermesi açısından kadının saraya benzemesi teberreceti’l-mer’etu demektedirler: Aramice’de burgâ, Hind-Avrupa dil kökünde yüksek yer, hisar anlamına gelir. Türkçe’ye girmiş olan burç, burgaz,burjuva kelimeleri bu köktendir..
Teberruc :Örtünmesi gereken güzelliklerini ortaya dökmek demektir

Tecessüs kelime anlamı :  =التجسّـس Sözlükte “araştırmak, dikkatle bakmak” anlamındaki cess kökünden türeyen (التجسّـس) tecessüs “gözetlemek, bir haberi araştırmak, iyice öğrenmek” demektir. Ahlâk terimi olarak bir kimsenin özel durumunu merak edip öğrenmek için onun bilgisi ve rızası dışında gizlice araştırma yapmayı ifade eder. Aynı kökten düşmanın sırlarını öğrenip bilgi sızdıran kişiye câsûs denir.
 Tecessüs kavramı her türlü gizli bilgi edinme çabasını içerirse de kaynaklarda daha çok kötü maksatlı araştırmalar hakkında kullanıldığı belirtilir.
 Tahassüs  :Hiss kökünden türeyen tahassüs kelimesi de “gizli konuşulanları dinleme, kulak kabartma, bilgi toplama” gibi anlamlara gelmekle birlikte tecessüsün özellikle gizli kalması istenen bir duruma vâkıf olmak için kötü niyetle araştırmayı, tahassüsün ise bir konuda haber toplamaya çalışmayı ifade ettiği, ilkinin kendi adına, ikincisinin başkası adına yapılan araştırmayı belirttiği veya ikisinin aynı mânada olduğu yolunda açıklamalar yapılmaktadır (Lisânü’l-Arab, İbnü’l-Esîr, I, 272; Şevkânî, Fetĥu’l-ķadîr, V, 75).
Kur’ân-ı Kerîm’de tecessüs ve tahassüs masdarlarından birer fiil bulunmakta olup ilkinde
Hüsnü Zan: Bir konuda güzel düşünmeye denir.
Sui Zan: Bir konuda kötü niyet olduğunu düşünmek, hoş olmayan duygular beslemektir.  Sû-i zan kötü ahlakın en büyüklerindendir. Sû-i zan’da tehlikeli, hüsnü-ü zan ise iyidir.” denmiştir
Peygamberimiz (sav), “Hüsnü zan güzel ibadetlerden biridir”, “Başkası hakkında bana kötü bilgi getirmeyin; ben yanınıza hakkınızda iyi düşünerek selim bir kalple gelmek isterim” demiş ve hüsn-ü zanna teşvik etmiştir.

Tebsire : kelimesi, hem gözle görebilme hem de kalple sezebilme kuvveti  anlamına gelir.Gözün görmesine basar,kalbin sezişine de basiret denmiştir.

Tesbîh kelime anlamı :Tesbih kelimesinin kökü ‘se-be-ha’ fiilidir. Se-be-ha sözlükte yüzmek,hızlı uzaklaşmak,yıldız ,hareket etmek, bir topluluğun yeryüzünde yayılıp hakim olması, suyun yayılıp kaplaması gibi anlamlara gelir.es-Sebhu’ suda ve havada hızlı yayılışı ifade eder. Mecazen yıldızların uzaydaki hareketleri için kullanılır:
Tesbih kavramı ; Varlıkların yüzmesi demek, bütün varlıkların kendileri için konulmuş olan bir hareket ölçüsü içinde olması demek olup, bunun dışına çıkmaları diye bir durumun sözkonusu olmadığıdır.

Tesbih kelimesinin geçtiği ayetler de kullanıma bakalım
1-“ve kullün fi felekin yesbehûn” Hepsi bir yörüngede akıp/yüzüp gitmektedir
Enbiya 21/33 O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratandır. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler.
وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ
Ve huvellezî halakal leyle ven nehâra veş şemse vel kamer(kamere), kullun fî felekin yesbehûn,
2-Es-Sebhu’ suda ve havada hızlı yayılışı
Yasin 36/40 Ne güneşin aya erişmesi mümkün olur, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörünge üzerinde yüzmektedir.
لَا الشَّمْسُ يَنبَغِي لَهَا أَن تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ
Leşşemsü yembeğiy leha en tüdrikel kamera velel leylü sabikun nehar ve küllün fı felekiy yesbehun
3-Sebhan İşlerdeki süratli bir yarış koşuşturma için de Atların hızlı koşması ‘sebh’ fiili ile ifade edilir.
Müzemmil 73 /7 Zira gündüz vakti, sana uzun bir uzun bir yüzüş vardır (birçok meşguliyetin vardır).
إِنَّ لَكَ فِي اَلنَّهَارِ سَبْحًا طَوِيلًا
İnne leke fîn nehâri sebhan tavîlâ( elmalı meali )
Kelimenin kök anlam kümeleri  göz önüne alındığında, Bu anlamda Allah’ı tesbih etmenin anlamı “Allah adına hareket etmektir” Allah’ı iman ve amelle tenzih edişte sürekliliği, sağa sola sapmamayı ve tezliği ifade ettiği düşünülebilir. Elmalılı Hamdi Yazır, Kur'an'da Allaha boyun eğmek,emirlerini uygulamak , insanın hayatının her alanında tesbih etmesi demektir Dil- kalb ve ilimle O'nun rızasına uygun islam ahlakına göre hareket etme, görevini yapma, kullukta caba göstermektir Böylece göklerdekiler ve yerde ve tüm varlıklar yaratılışa nasıl uygun hareket ediyorsa kul olarak bizler de, onların kervanına katılıp Rabbimizi tesbih etmiş oluruz bağlamında .Bu kelimenin temel özünde Cenâb-ı Hakk'ı, O'na yakışmayan şeylerden tenzih etmektir, uzak ve beri olduğunu ,yasalarına boyun eğmeyi hududları aşmamayı hafızalara kazımaktadır.
Allah’ın tesbih edilmesi, O'nun, Subhan hiçbir eksik sıfat taşımadığının, her şeye gücü yeten, yoktan var eden, hiçbir varlığa benzemeyen, eşi ve benzeri olmayan bir İlah olduğunun kabulü ve ikrarıdır. Bu şuura eren insanların huşu içinde içtenlikle sübhanellah der. Allah’ı tesbih sadece dille değil,hareket, fiil de gerekir. İnsanın Allah adına hareket etmesi hem tazimi hem tenzihi hem de sözlü tesbihi içermektedir.
 Tesbihle başlayan sureler altı tanedir Bunlar;  Hadîd, Haşr, Saf, Cum´a, Tegâbün, A´lâ sureleridir. "sebbeha" ve "yüsebbihu" kelimeleriyle başlamaktadır. Tesbihle başladıkları için “Müsebbihât” denilir,Hadid suresi sebbehu ile başlayan surelerin ilk ayetinde ve diğer ayetlerde " yerde ve gökte ne varsa Allahı tesbih eder" şeklinde başlaması, Allah'ın  gücünün ve azameti hatırlatarak ve bizlerinde bu şekilde onu tesbih  tenzih etmemiz gerektiği, eğer onu gereği gibi yarattığı fıtramız üzere emirlerine boyun eğerek bedenen ve kaniatta varlığının delillerini düşünerek aklen ,anlatarak ,anarak dil ile  tesbih etmez isek onun bizim tesbihimize ihtiyacı olmadığı gani olduğunu ve asıl  ihtiyaç sahibi olanın muhtaç olanın  bizler olduğunu ifade eder

---- Tezekkür-Tedebbür-Taakkul-Tefakkuh kelime anlamı :
Zikir yani bilgiyi hatırlama öğüt alma,idrak etmede  insanın Kalbî ve Zihni 5 önemli aşaması
1-Tezekkür: geçmişe yönelik düşünce demektır.Hatırlamaya ve hafızaya yönelik gerçeği hatırlamak
2-Tedebbür: gelecege yönelik düşünce demektir.Hadiselerin ve eşyanın arkasına geçmek (dübür)Bir meselenin köküne/ arka planına inmek demektir.
3-Taakkul: bağlantılardan sonuç çıkarma geçmis ve gelecek arasıda bağ kurmak demektir.akıl bağ demektir.aklını çalıştırmak
4-Tefakkuh: geçmis, gelecek ve bunlar arasındaki bağlantıdan yola çıkarak bugüne ilişkin sonuçlar çıkarmaktır.Anlayıp hayatın pratiklerine dönüştürmeye çalışmak
5-Tefekkür: tefehhüm anlama, farkına varma bütün bu süreçlerin tümünü kapsayan düşünme sonrası teffeküre fikir üretme aşamasıdır

Ayrıntılı açıklama sırasıyla verilmiştir; 

Tedebbür, دبر d-b-r kelimesinden türemiş,dubur, önün zıt anlamlısı olup, arka ve ard anlamına gelir.Arka plana göre, arkayı anlamak.Bize aktarılmak istenen şeyler düz bir biçimde değil onu anlayacağımız şekilde gönderilmiştir. Onu okuyup ama anlamamız gerektiğini vurgulamaktadır. Fiil halindeki kullanımları ise bir şeyin ardınca gitmek, birşeyi takip etmek anlamlarına gelir.Bu kökten gelen tedbîr kelimesiyle de sonuç hakkında düşünerek gereken önlemleri almak demektir.Arka, ard, geri, iz takip etmek için ardınca gitmek gibi anlamlarla bağlantılı ; gözleme dayalı bir düşünme eylemidir.Bir işin sonucunu;,başından itibaren , göz önünde bulundurma ve sonunun nereye varacağını hesaplamak anlamlarına gelir.
Tedebbür, دبر d-b-r Sonunç olarak Arka, ard, geri, iz takip etmek için ardınca gitmek gibi anlamlarla bağlantılı ; gözleme dayalı bir düşünme eylemidir.Bir işin sonucunu;,başından itibaren , göz önünde bulundurma ve sonunun nereye varacağını hesaplamak anlamlarına gelir.Yani Ayetler sadece kitab'da  yazılı olanlar değil okuduğunuz mesajı sizdeki ayetleri cevrenizi ayetleri inceleyereki düşünmek 
Yani bu münafıklar  Kur'an'da bulunan engelleyici nasihatler, açık ve kesin delillerle ortaya konan hükümlerle amel etmiyorlar mı? Yoksa kalplerinde birtakım kilitler mi var? Bu sebeple manalarını  kavramaya tenezül  neden  hiçbir şey düşünemiyorlar mı, kalpleri hakka açılmıyor mu?

Tezekkür التذكر zikr, kelimesinden türetilmiş,Geçmişe yönelik düşünce demektir. Hatırlamaya ve hafızaya dayanır. Kelimenin kökü olan zikr, unutulmuş bir şeyi hatırlama gayreti demektir,Birşeyin Akleden kalple düşünerek ve dile getirilmesi anlamına da gelir. Tezekkür, sıkıntılara katlanarak yapılan geçmişe yönelik bir düşünme biçimi; hatırlama eksenli olan, unutulan veya aktif olarak kullanılmayan bir bilginin, bir tecrübenin yeniden bilinç düzeyine çıkarılarak kullanılmasını temin etmeyi amaçlar.
Özelikleri
1- Derine indiğin şeylerle ilgili gerçeği hatırlamaya denir.
2- Zihin sebepler üzerinde yoğunlaşır,geçmişe yöneliktir,Unutanı hatırlamaya yönelik derin düşüncedir,

Teakkul: Geçmiş ve gelecek arasında bağ kurmak "akil" bağ demektir.Aklını çalıştırmak ,düşünmek anlamında tanım yapılmıştır.Akıl, duyu organları aracılığıyla kendisine ulaşan bilgileri değerlendirerek doğru ile yanlışı ayırabilen, her türlü kavram ve fikirler arasında mukayeseler yapabilen; varlıkları, gaye, imkân ve ihtimal noktasından inceleyip onlar hakkında doğru bilgiler ortaya koyabilen zihinsel bir güçtür.Kur'an Akıl kullanılmayınca doğrudan doğruya varlıklar ile onları yaratan arasında olması gereken bağlantıların kurulamayacağını belirtmiş. Allah’ın lütfuyla sahip olduğumuz bu yeteneği, uzun tecrübelerimizden sonra elde ettiğimiz alışkanlıklar, doğru tahmin yeteneklerimizin gelişmesini sağlar.Hayatı doğru okumak ve anlamak için Yüce Allah'ın insanlığa kazandırdığı kur'an'ın öğretisidir.

Tefekkür: Bütün bu süreçlerin tümünü kapsayan düşünme melekesidir.Fikir üretme aşaması,hatırlamak, iyice düşünmek.Tefekkür التفكر kelime kökü : فكر F-k-r kökünden gelen lügatte; hatırlamak, iyice düşünmek.Tefekkür, “Bilinmeyeni elde etmek için bilinenleri sıraya koymaktan ibarettir.Kısaca “maksada ulaşmak için işleri incelemeye, araştırma ve olaylara akıl yormaya denir. Allah’ın zâtı hakkında düşünülemez çünkü Allah, şekil ve suretten münezzehtir.Bundan dolayı tefekkür, somut ve gözlemlenebilir deliller üzerinde,düşünme eylemidir Bu yönüyle de tüfekkür, gözlemin bir çeşididir.Muhammed (as)’in“Allah’ın nimetleri hakkında tefekkür edin,Zâtı hakkında tefekkür etmeyin! tefekkürdeki bu anlamı görebiliriz

Tefakkuh: Geçmiş, gelecek ve bunlar arasındaki bağlantıdan yola çıkarak bugüne ilişkin sonuçlar çıkarmaktır. “fıkh” kökünden gelir.ince ve tam bir anlayış ve kavrayış bağ kurmaya yarayan düşünme şeklidir.Kast ettiği aklın merkezi kalptir. Yani akletme kalple gerçekleşir.
özellikleri ;
1-Birinin ne söylediğini anlarız, bu "fehm"dir yani anlayış; iyiyi kötüden ayıran anlama kuvveti. ; fakat söylenenin, olup bitenin bir şeyin özünü, aslını anlama, gerçeğine erme, onu bütünüyle kavrayıp bir sonuca varma "tefakkuh"dur.
2-Dini tefakkuh ettiğiniz zaman onu şekilde değil özde yaşamaya başlarsınız. Kur’an’ın kıssalarını hayatın içinde okumaya başlarsınız. Kıssadan hisse almak tefakkuh ile mümkündür.
Sonuç olarak Kur'an-ı Kerim'de düşünmeye yönelik bu kavramlar Rabbimiz, birçok konuyu düşünebilmemiz için bizi, soru sorarak eğitir. Soru sorarken de, Kur’an’da anlatılan her bir konu hakkında tedebbür, tezekkür, tefekkür, tefakkuh etmemizi ister. Kısaca  ayetler ve  olaylar arasında bağ kurmamızı ve aklı selim olmamızı ister. Hiç düşünmezmisin? görmezmisin? akletmezmisin? der. Zihni ve kalbi düşünme boyutları  arapçada tefa’ul babından gelen bir fiil kalıbıdır Bir işin aşama aşama  yapıldığını ifade eder
 -----
  Tevekkül kelime anlamı :Allahü teâlâya teslim olma. Bir işe başlarken sebeplere yapıştıktan sonra O'na güvenme; kalbin, her işte Allahü teâlâya îtimâd etmesi, güvenmesidir.Kur’an’da herhangi bir şekilde tevekkülden bahsedilen âyetlere bakıldığında, önce ne yapılması gerektiğinin açıklandığı, sonra da bir bağlaçla tevekkülün emredildiği görülür.

Tezekkâ :Kuran ile beslenerek manevi kirlerden, inkâr ve şirk gibi günahlardan korunarak  kendisini geliştiren  ve olgunlaştıran bir  arınmayı  ifade eder. Bu kelime, Kuran’da namazla beraber anılınca “zekât” manasına gelir.


Tenzîl kelime anlamı :Vahiy kaynağına Allah tarafından indirilişini ifade eder
İnzal kelime anlamı: Vahiy içeriğine bir yasaya bağlı olarak indirilişini ifade eder.Vahiyle  önceden var olanı ortaya çıkarmak ,bilinçte anında var etmek şeklinde ifade edilmektedir.

Tesnim :Cennette bizzat bir çeşmenin özel ismidir. Ona bu ad, birşeyi yüceltme manasındaki, "tesnîm" kökünden verilmiştir. Çünkü bu çeşme, ya cennetteki İçeceklerin en kıymetlisi olduğu için, yahut, "Bu su yukarıdan akar, böylece onların kaplarına dökülür, dolar" diye rivayet edildiği üzere, yüksekten aktığı için; yahut da, doldurma özelliğinin kuvvetli ve hızlı oluşundan ötürü, herşeye yetip, hepsini doldurmasından ötürü; yahut da akarken, çağlayarak akışından ötürü, "tesnîm" diye isimlendirilmiştir. Çünkü böyle çağlayarak akışına da "tesnîm" denilir. Zira kelimenin  aslında, yükseklik ve yücelik manasında kullanılır. Mesela, devenin hörgücü manasındaki, "senam" da bu köktendir. Yine duvarın üzerine çıktım" manasında, denilişi de böyledir.
Müfessirlerin görüşüne gelince, Meymûn b. Mlhran'ın rivayetine göre, İbn Ab bas (r.a), tesnim sorulunca o, "Bu, Allah'ın, "Hiç kimse, göz aydınlığı (müjde) olarak kendileri için nelerin gizlendiğini bilemez" (Secde, 17) ayetiyle bahsettiği şeylerdendir" demiştir. Hasan el-Basri'nin bu sözü de buna yakın bir manadadır: "Tesnîm, Allah Teâlâ'nın ehli cennet için saklı tuttuğu (sürpriz olarak hazırladığı) şeylerden biridir."Tesnîm, içeçeği en iyi olan yüksek bir pınar.İbni Abbas'a göre cennet içeçeklerin en yükseği, en kıymetlisidir.

Teşbih kelime anlamı : Bir şeyi başka bir şeye benzetmek manasına gelir. Aynı zamanda teşbih, İki şeyin bir manada müşterek olduklarını; ister hakikat ister mecaz olsun, bunlardan her birinin diğerinin yerini tutup, onun yerine geçeceğini göstermektedir.


Tertil kelime anlamı :  :Kalbin okuması acele etmeden, Bir metni yavaş yavaş, dura dura, bazı şeyleri görünür şekilde, en uygun düzen içinde ve acele etmeden sindirerek bir araya getirmek anlamına gelir.manasının hakkını vererek okumaktır.kalbinle okuyup ön yargısız hissederek yaşarak yavaş yavaş okuyarak hayatını yaşantını kuran ahlakını hücrelerine kadar yedirmek

Tenzil: Tenzil vahyin indirilişine, Allah’dan gelişine, asıl kaynağını ifade eder. Allah ile Nebi arasındaki Yukardan aşağı dikey inişidir. İnzal de vahiy metodu ve hükümleri ve içeriğinin Resul ile insanlar arasındaki yatay ilişkisi tebliğini ifade eder.Tenzil Kur’an için kullanıldığında parça parça yani ayet ayet sure sure inişi vurgusu vardır.İnzal kelimesi  tek seferde iniş olarak anlaşılmıştır. Bu mânayı destekleyen Kur’an’da kullanımlar vardır. Önceki vahiylerin inişi inzal ile anlatılır. Yani Kur’an gibi âyet âyet değil de tek seferde indiği mânasına gelir.

Tevekkül kelime anlamı : :Allahü teâlâya teslim olma. Bir işe başlarken sebeplere yapıştıktan sonra O'na güvenme; kalbin, her işte Allahü teâlâya îtimâd etmesi, güvenmesidir.Kur’an’da herhangi bir şekilde tevekkülden bahsedilen âyetlere bakıldığında, önce ne yapılması gerektiğinin açıklandığı, sonra da bir bağlaçla tevekkülün emredildiği görülüR

tetayyernâ:Tâiru Şe’m kökünden teşe”üm, “uçmak” anlamındaki ,tayr kökünden türeyen tıyere tetayyur, tâir kelimesiyle birlikte kullanıldığında Kur’an’ın nazil olduğu dönemde Araplarda kuş; kader, kısmet, talih, nasip, hisse veya pay belirlemek için kullanılan bir hayvandır. Bu sebeple Araplar; kuş uçurarak hayatlarını anlamlandırıp vakitlerini şekillendirirler, kuşun sağa, sola, dikine uçuşlarına farklı farklı yorumlar yapar, aşağı inişlerine de kötü olan yorumlar çıkarırlardı.Kur’an’da aynı tepkiyi Hz. Sâlih’in kavmi Semûd Hz. Mûsâ’nın muhatapları Firavun ve taraftarlarının ve Yâsîn sûresinde bir “karye” halkına gönderilen hak davetçileri muhatapları tarafından yalancılıkla itham edilmiş ve uğursuzluk getirdikleri ileri sürülmüştür.
İşlerin ters gitmesine yol açtığına inanılan nesne, olay, fiil ve durum” anlamına gelen uğursuzluk kelimesi “uğur, uğurlu şeyleri gösteren simge” anlamındaki fâlin zıddı olup “gören ve işiten kişinin nefret duyup reddettiği şey” demektir.Allah rasulu bir rivayette ise, “Uğursuzluk anlayışı yüzünden işinden vazgeçen kimse şirke düşmüş olur” demiş, bunun kefâretinin ne olduğu sorulduğunda, “Allahım! Senin hayrından başka hayır, senin takdirinden başka takdir ve senden başka ilâh yoktur” denmesini öğütlemiştir(Müsned, II, 220).

Tevfîk kelime anlamı :  Vifāk kökünden.Allah’ın, kulun yararına olan şeyi yapmayı dilemesi ve kulu; kendisinin beğeneceği, râzı olacağı şeyleri sevmeye, dilemeye ve yapmaya muktedir kılması; kendisinin beğenmeyeceği, gazap edeceği fiillerden tiksindirmesidir  ikrâh ettirmesidir. Bu sevdirme ve nefret ettirme eylemi, Allah’ın işidir. Kul, sadece bu eylemin ortaya çıktığı mahalden/yerden ibarettir.

Tevil kelime anlamı : Te’vîl sözcüğü “yorum tefsîr etme gibi anlamlara çekilmiş çarpıtılmıştır. Tevil kelimesi, Kur'an'da tefsir manasında değil, işin varacağı netice anlamında kullanılmıştır. Bu sözcük الرّجوع – “rücû etmek ve varacağı yere vardırmak, aslına döndürmek, bir şeyin vakti geldiğinde vuku bulması, ortaya çıkması anlamındaki yani birinci, ikinci, üçüncü şeklinde ardı ardına dizmek, sıralamak, öncelik sırasına koymak anlamlarında olur.

Te’vil: İslamdan önce bir şeyin akıbeti, ortaya çıkması, mahiyeti ve hakikat,hedefe vardıran lafız ,aslına döndürmek, herhangi bir şeyi varacağı yere vardırmak gibi anlamlara sahipti Kur’an’ın indiğinde ise Yalnız  Allaha ait olduğu  ve onun izni ile  bir şeyin akıbeti, ortaya çıkması, mahiyeti ve hakikatı bilmesi ve ya bildirilmesi anlamıyla gelmektedir.

Tevvab kelime anlamı : Kullar için kullanıldığı zaman tek başına, Allah için kullanıldığı zaman ‘âlâ’ edatı ile kullanılmaktadır.İnsan için kullanıldığında “çok tövbe eden”, Allah’a nisbet edildiğinde “tövbeleri çok kabul eden” demektir. İnsana nispetle kullanıldığında her türlü günah ve mâsiyetten itaate dönmeyi anlatır. tevbe işini her daim yapan manalarına gelir.Böylece “Allah kuluna tevbe etme gücü verdi, kul da tevbe etti” anlamına gelir. Yüce Allah'ın sıfatı et-Tevvab" ise; günahlardan rucu edip, Allah'a yönelen kişinin tevbesini her daim ve sürekli kabul edip, kulunu affeden manasınadır. Bu itibarla tevbe kul hakkında günahlardan dönmeyi, Yüce Rabbimiz hakkında da cezalandırmaktan dönmeyi ifade eder, yani kul Rabbine döner, Rabbi de onun bu yönelişini kabul eder ve onu cezalandırmaktan vazgeçer.

Tevbe, kelime anlamı :Arapça 't-v-b' fiilinin kökünden türemiş bir isimdir. Mastarı ‘tevbeten’ ve ‘tevben’ dir. Lûgatta dönüş, geriye dönmek, pişman olmak, günahtan dönmek ve günahtan pişman olmak anlamlarına gelir.‘Taib’ kelimesinin mübalağa kalıbı olan ‘tevvab’ kelimesi insan için kullanıldığında,Tevbe eden kişiye denilmektedir. Tevbe kelimesi, Arapçadaki ‘ila’harfi cer’i ile insan için ‘âlâ’ harfi cer’i ile Allah’ a nispet edilir.Tevbe Kişinin işlediği günahların farkına vararak pişmanlık duyması, bu günahları bir daha işlemeye gücü yetecek durumda olsa dahi işlememeye karar vermesidir.’

Tevbe-i Nasuhu kelime anlamı Tevbe kelimesi ile birlikte kullanılan Nasuh kelimesi n-s-h den kökünden gelen halis, saf, samimi anlamlarında kullanılır. Nasuh kelimesi bunların yanında bir söküğü dikmek, bir yırtığı onarıp düzeltmek anlamlarında da kullanılır.
Kulun geçmişte işlemiş olduğu günah, hata ve eksikliklerden, içtenlik ve saf bir gönülle pişmanlık duyarak, gelecekte bu günah, hata ve kusurları bir daha işlememeye azmederek terk etmesidir,
Tilavet arapçada ''utlu '' olarak çeşitli anlamları türevleriyle geçer. Dilin okumasıdır Okuduğu bilgiyi aktarması gereğini yapmak, takip etmek” nakletme, lafızları arka arkaya dizmek, tekrar etmek, anlamlarına gelmektedir.Tilavette de yapılması gereken sesli telaffuzudur , sesli olmayan okuma tilavet sayılmaz.

Tezad -zıdlık  :Yoksa Allah, yarattıklarından kızları kendisine aldı da, oğulları size mi ayırdı? cümlesinde de kınama ve ayıplama ile birlikte alaylı bir üslûp vardır, "el-benat: kız çocukları" ve "el-benin: erkek çocukları" lafızları arasında da arapçada tezat sanatı vardır Müşrik Araplar kız çocuklarını istemedikleri, onları doğru dürüst insan saymadıkları, savaşa dayanıklı olmadıkları ve ömürlerini güzel görünmek için süslenmekle geçirdikleri gerekçesiyle onları hor gördükleri halde hem melekleri  hem de Allah'a ortak kıldıkları putların dişi olduklarına inanır, Çocuk ana babanın vücudundan bir parça gibidir; yapı olarak onların özelliklerine sahiptir. Eğer putlar Allah'ın kızları ise ya bunların eksik ve değersiz olmamaları gerekirdi, yahut da -eksik, değersiz iseler- Allah'ın çocuğu olamazlardı. Burada işte bu tezatlığa /çelişkiye dikkat çekilmektedir

Tevellâ, üç şekilde tefsir edilir:


 1-Çekildi, gitti, ayrıldı ,2-Yüz çevirdi, reddetti, kabul etmedi 3- hezimete uğrayıp kaçan.Bu ayette  Tevellî, bir şeyden yüz çevirmek, kabul etme­mek, terketmek ve ona arka dönmek anlamında kullanılmıştır

Tuğyan kelime anlamı : azmak, sapmak; taşmak” anlamına gelen tuğyân (tağy),Taşkınlık, azgınlık, sınırı aşmak demektir. "tağut  kâfir, zorba kişiyi ifade eder. Tuğyan kelimesine küfür, şirk ve zulüm olarak iki şekilde mana vermek gerekir Fiziksel güçlerin normal sınırları aşacak şekilde faal hale gelmeleri de tuğyanla ifade edilmiştir. Bu şekilde taşan ve her yeri kaplayan şeye tâğıye denilmektedir. Kavram olarak tuğyan, isyan ve günahta, sınır tanımayacak ölçüde ileri gitmektir. İnsanın haddi ve ölçüyü aşması demektir., Allah’ın insan için koymuş olduğu aşılmaması gereken hududu aşar, ölçüyü kaçırırsa tuğyana düşmüş, Allah’a isyan etmiş olur.
Kur'an'da Allah müminlerin dostu ve yardımcısı, "tağut" da kâfirlerin dostu ve yardımcısı olarak gösterilmiş; "müminlerin Allah yolunda savaştıkları" kâfirlerin ise, "tağut yolunda savaştıkları" ifade edilmiştir:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder