Fahşâ Arapça bir kelime olup, Fe-Ha-Şe fiilinden masdardır. Lûgat mânâsı: "Sınır ve ölçünün dışına taşmak, pek çirkin sözlerde ve fiillerde bulunmak, gayrımeşrû ilişkilere girmektir Akıl ve mantığın kabul edemeyeceği söz ve iş. Meşrû olmayan şehvânî hâller, fuhuş, zinâ anlamlarına gelmektedir.
Mü’minler izzet ve şereflerini, haysiyet ve insanlıklarını, aile ve nesillerini, çağımızın bu hayasız hastalığından ancak İslâm’ın getirdiği ölçülere uyarak, onları ahlâk haline getirerek koruyabilirler. İslâm, evlilik dışı ilişkilere fuhuş dediği gibi, bütün çirkin, bayağı, adi, iffet ve haya dışı çirkinliklere de ‘fahşa’ demekte ve hepsini müslümanlara uygun görmeyerek yasaklamaktadır.
Meselâ; alış verişte aşırı aldatma fiiline gabn-i fahiş denilir ki bu, bir mal için geçerli olan fiyat sınırının ve ölçüsünün aşılarak, değerinin çok üzerinde işleme tâbi tutulmasıdır
İnsanlar birbirleriyle konuşurken, ölçüyü aşıp, kötü söz söyleyebilirler. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav)'in: Kötü söz (fâhiş kelâm), girdiği meclisi kirletir, çirkin gösterir" hadisi, bu mahiyeti ifade eder. İftira, dedikodu ve gıybet, fahiş kelâm hükmündedir. İnsanlar elleriyle, dilleriyle ve diğer organlarıyla fahşâya yönelebilirler.
Fuhuş kelimesi ise Kur’an’da hem zina (İsra 17/32) hem de eşcinsellik (Neml 27/5458) anlamında kullanılmıştır.Kur’an, yalnızca evlilik dışı ilişkilere ‘fahşa’ demiyor. Bunun yanında her türlü edep ve haya dışı davranış, söz ve fiiller, insanın temiz yaratılışına uymayan bütün işler ‘fahşa-fahişe’ ismiyle anılıyor.
Mü’minler de beşerdirler. Onlar da hata edebilir, bazen ‘fahşa’ denilen çirkin davranışlara düşebilirler. Eğer onlar bu şekilde hataya düşer ve nefislerine zulmederlerse hemen Allah’a istiğfar ederek affedilmelerini isterler, işledikleri günâhtan tevbe ederler. Onlar imanlarında sadık oldukları için bile bile bu gibi hatalarda ısrar etmezler
Âl-i İmran 3/135 Yine onlar bir kötülük işlediklerinde ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının affedilmesini dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affedebilir? Onlar işledikleri günahlarda bile bile ısrar etmezler.
وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُواْ فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُواْ أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُواْ اللّهَ فَاسْتَغْفَرُواْ لِذُنُوبِهِمْ وَمَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ وَلَمْ يُصِرُّواْ عَلَى مَا فَعَلُواْ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Vellezîne izâ fealû fâhişeten ev zalemû enfusehum zekerûllâhe festagferû li zunûbihim, ve men yagfiruz zunûbe illâllâhu ve lem yusırrû alâ mâ fealû ve hum ya’lemûn (ya’lemûne).
Fasık kelime anlamı : kavramının kelime/sözlük anlamı: "fe-se-ke" fiilininden türeyen fısk Sözlükte; meyvenin özellikle olgun hurmanın filizlenip kabuğundan dışarı çıkması anlamında bilinirdi. Hayvanların özellikle de farenin yuvasının deliğinden çıkmasınada fısk denirdi Fasık ise fıskın ism-i faili olup, kabuğundan çıkan, deliğinden çıkan demektir.Arap dili ve şiirinde asla insanlar için kullanılmamıştır.Terim anlamıyla ilk defa,Kur'ân'ın nuzûlü inmesinden sonra kullanılmaya başlamiştır.
Fasık kavramının (Kur'an'a göre)anlamı:
Kavram olarak fısk; Allah'ın emrinden, itaatinden ve yolundan çıkmak, Allah'ın kulları için tayin ettiği sınırların, hudutların dışına çıkan ve bunu ısrarla yapmasıdır.Böyle bir kimseye fasık denir Allah'ın emrinden, itaatinden ve yolundan çıkan, bu çıkışı gerçekleştiren kişidir.Günah işleyene fasik, işlenen günaha fisk denir.Fasıkın karşıtı ise müttakidir
Kur’an içinde geçen Fasık ve türevleri
Kur'an'da fâsık kavramı, lügat anlamına uygun olarak Allah'a itaatten çıkan, günaha ve isyana yönelen kimse anlamında kullanılmıştır.Bu anlamıyla bazen kâfirleri bazen de münâfıkları niteler.
İman” ile “Fısk” ın bir arada durması gibi bir durum asla mümkün olmayıp, birisinin olduğu yerde diğerinin olması imkânsızdır.Kişi hem iman sahibi hem de fasık olamaz, “Fasık Müslüman” veya “Fasık imam” “Kâfir Müslüman”, “Münafık Müslüman”, “Müşrik Müslüman denilemez.Cünki hak batıl bir arada olamayacağı kuranı kerimde defalarca ifade etmektedir.
Fasl kelime anlamı : Aralarında bir boşluk oluşuncaya kadar iki şeyden birini diğerinden ayırma uzaklaştırmak demektir. Fasl Gününe yani,Hüküm verileceği gün. ayrım/ayrılık Günü'ne ki O Gün, insanlar arasında hüküm verilecek Doğru ile yanlışın, haklı ile haksızın ayırt edileceği o ayrılma gününün (kıyametin) belirlenmiş bir vakti vardır.bir fırka cennete, bir fırka da alevli ateşe gidecek .O günde oluşacak dehşetin, insan zihninin ötesinde olduğunu anlatmaktadır.
Fusuk kelime anlamı : Fasık kelime kökü türevlerinden Allah'a itaatsizlik ana-babaya saygısız,yakın akrabayla ilişkiyi kesmek,insanları çekiştirmek gıybet ve insanlar arasında laf taşımak koğuculuk gibi günahların hepsini kapsar. füsûk yalancılık demektir, doğruluk ve itaatten kavlen çıkan.Yalan söylemek ve küfretmek diğerlerine karşı övünmek de füsûk sayılmaktadır.
Fussılet:Detaylı bir şekilde açıklanmış” demektir. Tafsil kelimesi ,Bir şeyi, bir konuyu, bir ibareyi kümelere /bölümlere birer birer bölerek, analizini yaparak açıklamaktır. Yüce Allah tarafından detaylandırılıp açıklanması, Kur’an’a kendi kendini açıklama özelliğini ifade eder.
Fasit :Fe-se-de kökünden gelen fâsit bozan, geçersiz kılan, batıl demektir. Fesat isim olarak ;bozulma ,kuraklık, kıtlık, darlık, düzensizlik, çalkantı, telef olma ve kokuşma gibi anlamlarda da kullanılır.
Fâkihûn’ Bu kelime bir okuyuşta fekihûn kelimesinin türetildiği fekih, sevinç, sürur, neşe, refah anlamlarına gelir (Mekâyîs). Sonradan “meyve” anlamını kazanan fâkihe, sofranın son halkasını, dolayısıyla refahın bilgi ve erdem bakımından olgunluk, düzeyini temsil eder
Fetîl kelime anlamı :Hurma çekirdeğindeki küçük iplik (zerre kadar,kıl kadar ) Az olduğunu ifade eden mesel/ örnek verilerek kinaye yapılmıştır
Ferc kelime anlamı : Bu kelimenin çoğulu Füruc'dur.Sözlükte Ferç, bir şeydeki yarık, çatlak; duvardaki ayrık; parmak aralarındaki açıklık; çatallı bir nesnede tarafların ayrılma noktası; delik; elbisedeki yırtık; insanda iki bacak arası/apış arası, yani avret mahalli anlamlarına gelmektedir Ferç’ten maksat, kadının ve erkeğin avretlerinin bütün halinde uygun giysi ile örtülmesi istenmektedir.
Fers; bağırsaklara kadar hazmedile hazmedile gelen gıdaların bağırsaklardan süzüldükten sonraki haline denir. Bağırsaklardan süzülen fers kana karışır ve kan ile vücutta gezer. Kan fersin taşıyıcısıdır. Fersi alan kan önce karaciğere gelir ve orada işlenir sonra vücudun her yerine gider ve tüm hücreleri bu fers ile besler. Kan bağırsaktan alınan fersi doğum yapmış bir hayvanın memesine getirince meme kandaki fersi kandan ayırıp alır, kan yoluna devam eder. Meme özel bir sıvı salgılayarak bu fertsen süt imal eder.
Kan da fers de aslında pistir. Bunlar yalın halde yenmez içilmez. Ama Allah Teala bu iki pis maddeyi önce ayırıyor sonra (bir sıvı ile) fersin kimyasını değiştiriyor. Sonra mucize içecek olan süt meydana geliyor. İşte bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah Teala bundan ibret alın diyor.
Fey: Kelimesinin Arapçada hem mastar hem de isim olarak kullanılmaktadır. asıl anlamı geri dönmek, vazgeçmek anlamındadır.Fey, dönmek manasına olduğuna göre Müslümanların olan mülk, gayr-i müslimlerin eline geçmiş, sonra Allah onlara geri döndürmüştür.Bu kelime İsim olarak kullanıldığında gölge, gölgelik anlamındadır. Güneşin tepe noktasına ulaştıktan sonra batıya doğru yönelmesine zeval denir. “Bu esnada bir şeyin yere düşen gölgesine zeval anındaki gölge anlamında fey-i zeval denir.Kur’ân-ı Kerîm’de bu ayet ve iki yerde Fey kelimesi düşmandan meşakkat ,zorluk bir savaş olmaksızın alınan mala denir. Savaş neticesi alınan mala ise ganimet denir.
Fers kelime anlamı : bağırsaklara kadar hazmedile hazmedile gelen gıdaların bağırsaklardan süzüldükten sonraki haline denir. Bağırsaklardan süzülen fers kana karışır ve kan ile vücutta gezer. Kan fersin taşıyıcısıdır. Fersi alan kan önce karaciğere gelir ve orada işlenir sonra vücudun her yerine gider ve tüm hücreleri bu fers ile besler. Kan bağırsaktan alınan fersi doğum yapmış bir hayvanın memesine getirince meme kandaki fersi kandan ayırıp alır, kan yoluna devam eder. Meme özel bir sıvı salgılayarak bu fertsen süt imal eder.
Kan da fers de aslında pistir. Bunlar yalın halde yenmez içilmez. Ama Allah Teala bu iki pis maddeyi önce ayırıyor sonra (bir sıvı ile) fersin kimyasını değiştiriyor. Sonra mucize içecek olan süt meydana geliyor. İşte bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah Teala bundan ibret alın diyor.
Fidye kelime anlamı : Sayesinde (verilip) kurtulunulan şeydir. Artık sizden ne iman, ne de tevbe ile dönüş kabul edilir. Artık hesab günü mükellefiyet kalkmış, mecburiyet doğmuştur yani mecburiyen cehenneme gidiş var. Bu manaya göre ayet tıpkı, Bakara,2/123"O kimseden ne bir fidye kabul edilir, ne de herhangi bir şefaat ona fayda verir" ayeti gibi olur.
Fitne” kelimesi Kur’an’da en çok
1. imtihan deneme / sınama olarak gelir.
2.zorbalık işkence / eziyet ,kargaşa / karışıklık
3- Musibet / belâ dert
4- kandırma / inkar,
5.Delilik cinnet tutulma
6-Azap,Ateşe atılma / yakılma,
7-Cevap mazeret / günah”,
8-savaş ve can alma .Yani tüm bu anlamlar fitnenin türevidir.Bir ayette geçen fitne kelimesini okuduğumuzda neyi kast ettiğini ayetin siyak ve sibakına bakarak bu anlamlardan hangisini işaret ettiği bize gösterecektir.
Fitne kelime anlamı : Lisânu'l-'Arapça Sözlükte Fitne kelimesi f-t-n 'harflerinden,türemiş bir isimdir.Bu kelimenin ilk anlamı yakmak, bir şeyi ateşle yakmak anlamındadır.Başlangıçta, bu kelime toplumda altın, gümüş gibi madenlerin hâlis olandan ,sahtesini ayırmak için ateşte eritilmesini hakkında kullanılmıştır.Madeni yakıp eriten fitne işlemini yapan ustaya fettan” denildiği gibi,bu kelime gönül ayartıcı,cilveli sevda ateşi ile yakan kadınlara da “fettan denmiştir.
Kuran’da altmış yerde kullanılan ve çok anlamlı olan bu kelimeyi, her yerde “fitne” diye tercüme etmeden olduğu gibi kullanmak doğru değildir. Bu durumda çeviride izlenmesi gereken yol, kelimeyi kullanıldığı bağlam içersinde Türkçeleştirmektir. Bunu yapabilmek için de, “fitne”nin Kuran’daki kullanımlarına bakmak gerekir. Fitne” kelimesi ‘Kuran’da en fazla, “imtihan (deneme / sınama)” anlamıyla, sonra da sırayla “baskı (işkence / eziyet)”, “belâ (musibet / dert)”, “saptırma (kandırma / inkâr)”, “delilik (cinnet)”, “Azap (Ateşe atılma / yakılma”, “Cevap (mazeret / çare)”, “günah”, “savaşma (öldürme),” “fitne (kargaşa / karışıklık)”, anlamlarında kullanılır.
Allah'a nispet edildiği zaman Cenab-ı Hakk'ın yarattığı insanın lehlerine ya da aleyhlerine olmak üzere, kulların iyi ya da kötü şeylerle denenmeleri ,sınanması, farklı yollarla kullarının niyet ve tutumunu ortaya çıkarması anlamını ifade etmektedir. Bu nedenle fitne Allah’a nispet edildiğinde insanların saflaştırılmasına yönelik olan hikmet dolu olumlu imtihandır.Yüce Rabbimiz, gönderdiği elçiler dahil herkesi (Müslümanları, insanları, toplumları) fitnelendirmekte;onları ateşe atıp eritmekte, cüruflarını dışa attırıp saf, arı duru hâle getirmektedir.
Kur'an'da fitne sözcüğünün ifade ettiği iki kaynağı
1-İnsan kaynaklı fitneler
İnsandan kaynaklandığı zaman her türlü kötülük,manevi çöküntü, baskı, dini-siyasî, sosyal kargaşa ,kaos,zulüm, fesatlık,sapma,gibi insan davranışlarına bağlı olarak ortaya çıkan sözlü ve fiilî kötülüklerdir.
Fitne kelimesi kâfirlerin başta Hz. Rasullullah olmak üzere müminleri dinlerinden döndürmek zulüm ve işkence yapmak,,engellemek için giriştikleri birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik yıkıcı faaliyetler fitne olarak tanımlanır.Allah yolunda müminlerin inanç uğruna maruz kalan ağır işkencelerin ve çekilen sıkıntıların da bu kavramla ifade edildiği görülmektedir..Fitneye maruz kalanların sabır ve tahammül göstermeleri tavsiye edilmekte, ahirette de çeşitli mükafatlara nail olacakları haber verilmektedir. Medine dönemindeki âyetlerde ise sorun bireysel bir sıkıntı olmaktan çok toplumsal bir sorun olarak ele alınmış müminlere bunu önlemeye yönelik çözümler sunulmuştur
2-Şeytan kaynaklı fitneler
Şeytanla ilgili olduğu zaman saptırma, ayartma ,insana iğvâ vermesi, ayartması ve baştan çıkarması onun çeşitli hileleri fitnedir.Fitne ve türevleri bu iki varlığa nispet edildiğinde olumsuzluğu fitne çıkaranlar kınanıp, ilahi bir cezaya duçar olacakları belirtir
Fi sebilillah kelime anlamı : Kur’an-ı Kerim de ’Fi sebilillah Sebil yol, sebilullah kelimesi Allah`ın yolu Allah yolunda demektir.En meşhur anlamları “Allah yolunda cihad ve cihad edenler anlamına gelir.Dünya ve âhiret hayatında insanlara yararlı olan, insanlığın iyi yönde gelişmesini sağlayan, geçici dünya menfaatlerini arzulamaksızın yapılan bütün hayırlı işleri kapsar.a-)Birinci Fi sebilillah infak,Allah yolunda infak;Allah yolunda olmayan infak değildir.Kur'an'a göre İnfak Karşılıksız yapılması dünyadan ahirete gittiğine iman etmemiş bir insanın yardımı infak adını almıyor. tek dünyalı infak olmaz.b-) İkincisi Fi sebilillah cihad ;Allah yolunda cihat, c-Üçüncüsü Fi sebilillah hicret
Fucur-Facir /Fuccar kelime anlamları Fucur takvanın zıddı ,Azmak, günaha dalmak, doğru yoldan ayrılmak, yemin ve sözünde yalancı çıkmak. Allah'ın emirlerinden çıkmak, dinî ölçü ve prensiplere aykırı hareket etmek, fısk ve isyana düşmek demektir Takva olan söz eylem ve davranışları bırakıp Fucur olan söz eylem ve davranışları yapan kimselere Kuran’da işlenen kötülüğe fucur işleyene tekil fâcir veya arapçada çoğul kalıbı fuccar denilmiştir.
Füruc,:Ferc’in kelimesinin çoğuludur.Ferç, bir şeydeki yarık, çatlak; duvardaki ayrık; parmak aralarındaki açıklık; çatallı bir nesnede tarafların ayrılma noktası; delik; elbisedeki yırtık; insanda iki bacak arası/ iki kolun arası yani avret mahalli anlamlarına gelir
Mü’minler izzet ve şereflerini, haysiyet ve insanlıklarını, aile ve nesillerini, çağımızın bu hayasız hastalığından ancak İslâm’ın getirdiği ölçülere uyarak, onları ahlâk haline getirerek koruyabilirler. İslâm, evlilik dışı ilişkilere fuhuş dediği gibi, bütün çirkin, bayağı, adi, iffet ve haya dışı çirkinliklere de ‘fahşa’ demekte ve hepsini müslümanlara uygun görmeyerek yasaklamaktadır.
Meselâ; alış verişte aşırı aldatma fiiline gabn-i fahiş denilir ki bu, bir mal için geçerli olan fiyat sınırının ve ölçüsünün aşılarak, değerinin çok üzerinde işleme tâbi tutulmasıdır
İnsanlar birbirleriyle konuşurken, ölçüyü aşıp, kötü söz söyleyebilirler. Nitekim Resûl-i Ekrem (sav)'in: Kötü söz (fâhiş kelâm), girdiği meclisi kirletir, çirkin gösterir" hadisi, bu mahiyeti ifade eder. İftira, dedikodu ve gıybet, fahiş kelâm hükmündedir. İnsanlar elleriyle, dilleriyle ve diğer organlarıyla fahşâya yönelebilirler.
Fuhuş kelimesi ise Kur’an’da hem zina (İsra 17/32) hem de eşcinsellik (Neml 27/5458) anlamında kullanılmıştır.Kur’an, yalnızca evlilik dışı ilişkilere ‘fahşa’ demiyor. Bunun yanında her türlü edep ve haya dışı davranış, söz ve fiiller, insanın temiz yaratılışına uymayan bütün işler ‘fahşa-fahişe’ ismiyle anılıyor.
Mü’minler de beşerdirler. Onlar da hata edebilir, bazen ‘fahşa’ denilen çirkin davranışlara düşebilirler. Eğer onlar bu şekilde hataya düşer ve nefislerine zulmederlerse hemen Allah’a istiğfar ederek affedilmelerini isterler, işledikleri günâhtan tevbe ederler. Onlar imanlarında sadık oldukları için bile bile bu gibi hatalarda ısrar etmezler
Âl-i İmran 3/135 Yine onlar bir kötülük işlediklerinde ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının affedilmesini dilerler. Günahları Allah'tan başka kim affedebilir? Onlar işledikleri günahlarda bile bile ısrar etmezler.
وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُواْ فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُواْ أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُواْ اللّهَ فَاسْتَغْفَرُواْ لِذُنُوبِهِمْ وَمَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُ وَلَمْ يُصِرُّواْ عَلَى مَا فَعَلُواْ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Vellezîne izâ fealû fâhişeten ev zalemû enfusehum zekerûllâhe festagferû li zunûbihim, ve men yagfiruz zunûbe illâllâhu ve lem yusırrû alâ mâ fealû ve hum ya’lemûn (ya’lemûne).
Fasık kelime anlamı : kavramının kelime/sözlük anlamı: "fe-se-ke" fiilininden türeyen fısk Sözlükte; meyvenin özellikle olgun hurmanın filizlenip kabuğundan dışarı çıkması anlamında bilinirdi. Hayvanların özellikle de farenin yuvasının deliğinden çıkmasınada fısk denirdi Fasık ise fıskın ism-i faili olup, kabuğundan çıkan, deliğinden çıkan demektir.Arap dili ve şiirinde asla insanlar için kullanılmamıştır.Terim anlamıyla ilk defa,Kur'ân'ın nuzûlü inmesinden sonra kullanılmaya başlamiştır.
Fasık kavramının (Kur'an'a göre)anlamı:
Kavram olarak fısk; Allah'ın emrinden, itaatinden ve yolundan çıkmak, Allah'ın kulları için tayin ettiği sınırların, hudutların dışına çıkan ve bunu ısrarla yapmasıdır.Böyle bir kimseye fasık denir Allah'ın emrinden, itaatinden ve yolundan çıkan, bu çıkışı gerçekleştiren kişidir.Günah işleyene fasik, işlenen günaha fisk denir.Fasıkın karşıtı ise müttakidir
Kur’an içinde geçen Fasık ve türevleri
Kur'an'da fâsık kavramı, lügat anlamına uygun olarak Allah'a itaatten çıkan, günaha ve isyana yönelen kimse anlamında kullanılmıştır.Bu anlamıyla bazen kâfirleri bazen de münâfıkları niteler.
İman” ile “Fısk” ın bir arada durması gibi bir durum asla mümkün olmayıp, birisinin olduğu yerde diğerinin olması imkânsızdır.Kişi hem iman sahibi hem de fasık olamaz, “Fasık Müslüman” veya “Fasık imam” “Kâfir Müslüman”, “Münafık Müslüman”, “Müşrik Müslüman denilemez.Cünki hak batıl bir arada olamayacağı kuranı kerimde defalarca ifade etmektedir.
Fasl kelime anlamı : Aralarında bir boşluk oluşuncaya kadar iki şeyden birini diğerinden ayırma uzaklaştırmak demektir. Fasl Gününe yani,Hüküm verileceği gün. ayrım/ayrılık Günü'ne ki O Gün, insanlar arasında hüküm verilecek Doğru ile yanlışın, haklı ile haksızın ayırt edileceği o ayrılma gününün (kıyametin) belirlenmiş bir vakti vardır.bir fırka cennete, bir fırka da alevli ateşe gidecek .O günde oluşacak dehşetin, insan zihninin ötesinde olduğunu anlatmaktadır.
Fusuk kelime anlamı : Fasık kelime kökü türevlerinden Allah'a itaatsizlik ana-babaya saygısız,yakın akrabayla ilişkiyi kesmek,insanları çekiştirmek gıybet ve insanlar arasında laf taşımak koğuculuk gibi günahların hepsini kapsar. füsûk yalancılık demektir, doğruluk ve itaatten kavlen çıkan.Yalan söylemek ve küfretmek diğerlerine karşı övünmek de füsûk sayılmaktadır.
Fussılet:Detaylı bir şekilde açıklanmış” demektir. Tafsil kelimesi ,Bir şeyi, bir konuyu, bir ibareyi kümelere /bölümlere birer birer bölerek, analizini yaparak açıklamaktır. Yüce Allah tarafından detaylandırılıp açıklanması, Kur’an’a kendi kendini açıklama özelliğini ifade eder.
Fasit :Fe-se-de kökünden gelen fâsit bozan, geçersiz kılan, batıl demektir. Fesat isim olarak ;bozulma ,kuraklık, kıtlık, darlık, düzensizlik, çalkantı, telef olma ve kokuşma gibi anlamlarda da kullanılır.
Fâkihûn’ Bu kelime bir okuyuşta fekihûn kelimesinin türetildiği fekih, sevinç, sürur, neşe, refah anlamlarına gelir (Mekâyîs). Sonradan “meyve” anlamını kazanan fâkihe, sofranın son halkasını, dolayısıyla refahın bilgi ve erdem bakımından olgunluk, düzeyini temsil eder
Fetîl kelime anlamı :Hurma çekirdeğindeki küçük iplik (zerre kadar,kıl kadar ) Az olduğunu ifade eden mesel/ örnek verilerek kinaye yapılmıştır
Ferc kelime anlamı : Bu kelimenin çoğulu Füruc'dur.Sözlükte Ferç, bir şeydeki yarık, çatlak; duvardaki ayrık; parmak aralarındaki açıklık; çatallı bir nesnede tarafların ayrılma noktası; delik; elbisedeki yırtık; insanda iki bacak arası/apış arası, yani avret mahalli anlamlarına gelmektedir Ferç’ten maksat, kadının ve erkeğin avretlerinin bütün halinde uygun giysi ile örtülmesi istenmektedir.
Fers; bağırsaklara kadar hazmedile hazmedile gelen gıdaların bağırsaklardan süzüldükten sonraki haline denir. Bağırsaklardan süzülen fers kana karışır ve kan ile vücutta gezer. Kan fersin taşıyıcısıdır. Fersi alan kan önce karaciğere gelir ve orada işlenir sonra vücudun her yerine gider ve tüm hücreleri bu fers ile besler. Kan bağırsaktan alınan fersi doğum yapmış bir hayvanın memesine getirince meme kandaki fersi kandan ayırıp alır, kan yoluna devam eder. Meme özel bir sıvı salgılayarak bu fertsen süt imal eder.
Kan da fers de aslında pistir. Bunlar yalın halde yenmez içilmez. Ama Allah Teala bu iki pis maddeyi önce ayırıyor sonra (bir sıvı ile) fersin kimyasını değiştiriyor. Sonra mucize içecek olan süt meydana geliyor. İşte bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah Teala bundan ibret alın diyor.
Fey: Kelimesinin Arapçada hem mastar hem de isim olarak kullanılmaktadır. asıl anlamı geri dönmek, vazgeçmek anlamındadır.Fey, dönmek manasına olduğuna göre Müslümanların olan mülk, gayr-i müslimlerin eline geçmiş, sonra Allah onlara geri döndürmüştür.Bu kelime İsim olarak kullanıldığında gölge, gölgelik anlamındadır. Güneşin tepe noktasına ulaştıktan sonra batıya doğru yönelmesine zeval denir. “Bu esnada bir şeyin yere düşen gölgesine zeval anındaki gölge anlamında fey-i zeval denir.Kur’ân-ı Kerîm’de bu ayet ve iki yerde Fey kelimesi düşmandan meşakkat ,zorluk bir savaş olmaksızın alınan mala denir. Savaş neticesi alınan mala ise ganimet denir.
Fers kelime anlamı : bağırsaklara kadar hazmedile hazmedile gelen gıdaların bağırsaklardan süzüldükten sonraki haline denir. Bağırsaklardan süzülen fers kana karışır ve kan ile vücutta gezer. Kan fersin taşıyıcısıdır. Fersi alan kan önce karaciğere gelir ve orada işlenir sonra vücudun her yerine gider ve tüm hücreleri bu fers ile besler. Kan bağırsaktan alınan fersi doğum yapmış bir hayvanın memesine getirince meme kandaki fersi kandan ayırıp alır, kan yoluna devam eder. Meme özel bir sıvı salgılayarak bu fertsen süt imal eder.
Kan da fers de aslında pistir. Bunlar yalın halde yenmez içilmez. Ama Allah Teala bu iki pis maddeyi önce ayırıyor sonra (bir sıvı ile) fersin kimyasını değiştiriyor. Sonra mucize içecek olan süt meydana geliyor. İşte bu Allah’ın ayetlerindendir. Allah Teala bundan ibret alın diyor.
Fidye kelime anlamı : Sayesinde (verilip) kurtulunulan şeydir. Artık sizden ne iman, ne de tevbe ile dönüş kabul edilir. Artık hesab günü mükellefiyet kalkmış, mecburiyet doğmuştur yani mecburiyen cehenneme gidiş var. Bu manaya göre ayet tıpkı, Bakara,2/123"O kimseden ne bir fidye kabul edilir, ne de herhangi bir şefaat ona fayda verir" ayeti gibi olur.
Fitne” kelimesi Kur’an’da en çok
1. imtihan deneme / sınama olarak gelir.
2.zorbalık işkence / eziyet ,kargaşa / karışıklık
3- Musibet / belâ dert
4- kandırma / inkar,
5.Delilik cinnet tutulma
6-Azap,Ateşe atılma / yakılma,
7-Cevap mazeret / günah”,
8-savaş ve can alma .Yani tüm bu anlamlar fitnenin türevidir.Bir ayette geçen fitne kelimesini okuduğumuzda neyi kast ettiğini ayetin siyak ve sibakına bakarak bu anlamlardan hangisini işaret ettiği bize gösterecektir.
Fitne kelime anlamı : Lisânu'l-'Arapça Sözlükte Fitne kelimesi f-t-n 'harflerinden,türemiş bir isimdir.Bu kelimenin ilk anlamı yakmak, bir şeyi ateşle yakmak anlamındadır.Başlangıçta, bu kelime toplumda altın, gümüş gibi madenlerin hâlis olandan ,sahtesini ayırmak için ateşte eritilmesini hakkında kullanılmıştır.Madeni yakıp eriten fitne işlemini yapan ustaya fettan” denildiği gibi,bu kelime gönül ayartıcı,cilveli sevda ateşi ile yakan kadınlara da “fettan denmiştir.
Kuran’da altmış yerde kullanılan ve çok anlamlı olan bu kelimeyi, her yerde “fitne” diye tercüme etmeden olduğu gibi kullanmak doğru değildir. Bu durumda çeviride izlenmesi gereken yol, kelimeyi kullanıldığı bağlam içersinde Türkçeleştirmektir. Bunu yapabilmek için de, “fitne”nin Kuran’daki kullanımlarına bakmak gerekir. Fitne” kelimesi ‘Kuran’da en fazla, “imtihan (deneme / sınama)” anlamıyla, sonra da sırayla “baskı (işkence / eziyet)”, “belâ (musibet / dert)”, “saptırma (kandırma / inkâr)”, “delilik (cinnet)”, “Azap (Ateşe atılma / yakılma”, “Cevap (mazeret / çare)”, “günah”, “savaşma (öldürme),” “fitne (kargaşa / karışıklık)”, anlamlarında kullanılır.
Allah'a nispet edildiği zaman Cenab-ı Hakk'ın yarattığı insanın lehlerine ya da aleyhlerine olmak üzere, kulların iyi ya da kötü şeylerle denenmeleri ,sınanması, farklı yollarla kullarının niyet ve tutumunu ortaya çıkarması anlamını ifade etmektedir. Bu nedenle fitne Allah’a nispet edildiğinde insanların saflaştırılmasına yönelik olan hikmet dolu olumlu imtihandır.Yüce Rabbimiz, gönderdiği elçiler dahil herkesi (Müslümanları, insanları, toplumları) fitnelendirmekte;onları ateşe atıp eritmekte, cüruflarını dışa attırıp saf, arı duru hâle getirmektedir.
Kur'an'da fitne sözcüğünün ifade ettiği iki kaynağı
1-İnsan kaynaklı fitneler
İnsandan kaynaklandığı zaman her türlü kötülük,manevi çöküntü, baskı, dini-siyasî, sosyal kargaşa ,kaos,zulüm, fesatlık,sapma,gibi insan davranışlarına bağlı olarak ortaya çıkan sözlü ve fiilî kötülüklerdir.
Fitne kelimesi kâfirlerin başta Hz. Rasullullah olmak üzere müminleri dinlerinden döndürmek zulüm ve işkence yapmak,,engellemek için giriştikleri birlik ve beraberliğini bozmaya yönelik yıkıcı faaliyetler fitne olarak tanımlanır.Allah yolunda müminlerin inanç uğruna maruz kalan ağır işkencelerin ve çekilen sıkıntıların da bu kavramla ifade edildiği görülmektedir..Fitneye maruz kalanların sabır ve tahammül göstermeleri tavsiye edilmekte, ahirette de çeşitli mükafatlara nail olacakları haber verilmektedir. Medine dönemindeki âyetlerde ise sorun bireysel bir sıkıntı olmaktan çok toplumsal bir sorun olarak ele alınmış müminlere bunu önlemeye yönelik çözümler sunulmuştur
2-Şeytan kaynaklı fitneler
Şeytanla ilgili olduğu zaman saptırma, ayartma ,insana iğvâ vermesi, ayartması ve baştan çıkarması onun çeşitli hileleri fitnedir.Fitne ve türevleri bu iki varlığa nispet edildiğinde olumsuzluğu fitne çıkaranlar kınanıp, ilahi bir cezaya duçar olacakları belirtir
Fi sebilillah kelime anlamı : Kur’an-ı Kerim de ’Fi sebilillah Sebil yol, sebilullah kelimesi Allah`ın yolu Allah yolunda demektir.En meşhur anlamları “Allah yolunda cihad ve cihad edenler anlamına gelir.Dünya ve âhiret hayatında insanlara yararlı olan, insanlığın iyi yönde gelişmesini sağlayan, geçici dünya menfaatlerini arzulamaksızın yapılan bütün hayırlı işleri kapsar.a-)Birinci Fi sebilillah infak,Allah yolunda infak;Allah yolunda olmayan infak değildir.Kur'an'a göre İnfak Karşılıksız yapılması dünyadan ahirete gittiğine iman etmemiş bir insanın yardımı infak adını almıyor. tek dünyalı infak olmaz.b-) İkincisi Fi sebilillah cihad ;Allah yolunda cihat, c-Üçüncüsü Fi sebilillah hicret
Fucur-Facir /Fuccar kelime anlamları Fucur takvanın zıddı ,Azmak, günaha dalmak, doğru yoldan ayrılmak, yemin ve sözünde yalancı çıkmak. Allah'ın emirlerinden çıkmak, dinî ölçü ve prensiplere aykırı hareket etmek, fısk ve isyana düşmek demektir Takva olan söz eylem ve davranışları bırakıp Fucur olan söz eylem ve davranışları yapan kimselere Kuran’da işlenen kötülüğe fucur işleyene tekil fâcir veya arapçada çoğul kalıbı fuccar denilmiştir.
Fucûr: Haktan sapmak, hak yolu yarıp düzeninden çıkarak kötülük ve isyana düşmektir. Bu kelime yarıp çıktı anlamındaki fe-ce-ra kökünden gelir. Bu durumda imanın dışa yansımasının takva, küfüre sebeb olan fiilerin dışa yansımasına da fücur'dur
Füruc,:Ferc’in kelimesinin çoğuludur.Ferç, bir şeydeki yarık, çatlak; duvardaki ayrık; parmak aralarındaki açıklık; çatallı bir nesnede tarafların ayrılma noktası; delik; elbisedeki yırtık; insanda iki bacak arası/ iki kolun arası yani avret mahalli anlamlarına gelir
Fukarâ kelime anlamı : “Fakirler”demektir. Kök olarak “Omurga kemiği kırılmış” manasındadır. Türkçe’de “fıkra” da aynı kökten. Bu durumda “fıkra anlatmak” yazı gibi tüm ayrıntıları içermeyen, kırılmış omurga gibi atlanmış, kırık anlatım demek. Eskiden köşe yazarlarına “fıkra muharriri” denirdi. Yani anlatımı zayıf, konularını derinlemesine ele almayan, üstünkörü yazan manasında. Arap zayıf deveye de “fakr” demiş…
"Firavun'un kavmi" yerine, "Firavun hanedanı, âli..." denmesinin sebebi nedir?"kavm", başkasının, idarelerini üstlendiği, yahut da, başkanın emrini yerine getiren herkes ifade eder. "âl, hanedan" ise, hayır ser olsun, varıp kendisini bulduğu reis yahut hayrın da şerrin de ilgisi bulunan; kimse demektir.Firavun herkesi ezip geçen bir diktatördü.kendisine yakın olan cevresi vardı. Firavun’un yönetim kadrosu anlamına gelen bu ifade, Firavun’un kendi kavmini özgür iradeden yoksun bırakacak kadar baskı altında tuttuğunu, onlara kendini zoraki Rabb ve ilâh olarak dayattığını göstermektedir.Böylece onları az ya da çok her hususta, kendisine hiç muhalefet edemeyecekleri bir hale getirmişti.
Fitne : Arapça kökenli ve çok anlamlı kelimelerden biridir. Onun hangi anlamda kullanıldığı, ancak bağlamları göz önünde bulundurulduğu zaman anlaşılabilir.
Fitne” kelimesinin Arapça lügatlarda geçen belli başlı anlamları, “denemek, imtihan, yakmak, bir şeye aşırı düşkün olmak, görüş ayrılığı, kargaşa, delilik, dalâlet, saptırmak, günah, inkar, küfür, şirk, skandal, işkence, öldürme, belâ, musibet, mal, evlad ve kötülük”tür.
Fitne, “bir kimseyi veya nesneyi ateşe sokmak” şeklinde tanımlanır. Bu yüzden fitne denilince genelde şiddet, musibet ve işkence akla gelir. Fitne Allah tarafından olduğunda bir hikmet aranır. Allah’ın emri olmaksızın insanlar tarafından yapıldığında ise hikmet aranmaz. Bu nedenle Allah, fitneyi işkence, baskı ve saptırma anlamıyla icrâ edenleri her yerde kınar.
Fitne kelimesinin Arapça sözlüklerde anlamları bu şekilde verilir. Kelimenin “insanlar arasındaki görüş ayrılığı ve kargaşa” anlamı üzerinde fazla durulmaz. Bu kelimenin Türkçe sözlüklerde belirtilen başlıca anlamları, “azdırma ve baştan çıkarma, karışıklık, fesat, ara bozma ve karıştırıcı”lıktır. TDK’nun yayınladığı Türkçe sözlükte ise kelimenin sadece “karışıklık ve kargaşa” anlamına geldiği belirtilmiştir.
Kelimenin, Arapça ve Türkçe’deki anlamları karşılaştırıldığında Türkçe’de ciddi manada anlam daralmasına ve kaybına uğradığı söylenebilir. Özellikle fitne kelimesinin, “imtihan, insanlara inanç ve düşüncelerinden dolayı yapılan baskı ve işkence” anlamı Türkçe’ye hiç geçmemiştir.
“Fitne” kelimesinin türediği f t n kökü, çeşitli kullanım biçimleriyle Kuran’da 60 yerde geçer; “el-fitne” şekli ise, otuz ayette yer alır. Kuran’da altmış yerde kullanılan ve çok anlamlı olan bu kelimeyi, her yerde “fitne” diye tercüme etmeden olduğu gibi kullanmak elbette doğru değildir. Bu durumda çeviride izlenmesi gereken yol, kelimeyi kullanıldığı bağlam içersinde Türkçeleştirmektir. Bunu yapabilmek için de, “fitne”nin Kuran’daki kullanımlarına bakmak gerekir.
“Fitne” kelimesi Kuran’da en fazla, “imtihan (deneme / sınama)” anlamıyla, sonra da sırayla “baskı (işkence / eziyet)”, “belâ (musibet / dert)”, “saptırma (kandırma / inkâr)”, “delilik (cinnet)”, “Azap (Ateşe atılma / yakılma”, “Cevap (mazeret / çare)”, “günah”, “savaşma (öldürme),” “fitne (kargaşa / karışıklık)”, anlamlarında kullanılır.
Fitne kelimesi bu ayette, “baskı ve işkence” anlamına gelir. Çünkü bu ayette, hem daha önceki ayetlerde kısaca değinilen zalimlerin, hem de Kureyş zorbalarının inananlara yaptıkları baskı ve işkencelere işaret edilir. Ayrıca ayette, inananlara baskı yapanlar, yaptıkları kötülüklerden vazgeçmeye çağrılır; onlara, tevbe ettikleri takdirde günahlarının bağışlanacağı bildirilir. Böylece ayetin asıl amacının, sadece geçmiş zorbaların yaptıklarını hatırlatmak değil, ayrıca yaşayan zalimleri de uyarmak olduğu anlaşılır. Çünkü tarihe karışmış ve ölüp gitmiş insanların, artık tevbe fırsatı kalmamıştır. Tevbe, hayatta olan insanlar içindir.
Bu ayetlerde Buruc 10 ayettede Kureyş müşriklerinin ilk Müslümanlara yaptıkları işkencelere değinilmektedir. Şu halde, “ashab-ı uhdud”un, inananlara yönelik acımasız işkencesi, Kureyş zorbalarını uyarmak, işkenceye uğrayan Müslümanlara da sabır aşılamak ve moral vermek amacıyla anlatılmıştır. Çünkü, İslam’ın ilk devirlerinden itibaren inananlara, özellikle de korumasız ve zayıf insanlara çok işkence edilmiştir. Bütün bunlara rağmen, ilk nesil Müslümanlarının Allah’a güvenleri, sarsılmaz iman ve iradeleri sayesinde hak din batılı yenmiş, Allah’ın sözü yücelmiş ve bütün dünyaya yayılmıştır. Dinleri uğrunda çeşitli zorluklara katlanıp Müslüman olarak ayakta ve hayatta kalan müminler de imanın onuruna ve izzetine, ahirette de Allah’ın cennetine nâil olmuşlardır. Hiç kuşkusuz bu, büyük başarıdır
Furkan:Kur'an bir ismi ve tüm indirilen vahiylerin ortak özelliğidir. hakkı batıldan ,doğruyu yanlıştan,helâli haramdan,, imanı küfürden ayıran tek doğru olan ölçüsüne furkan denir
Firavun: Özel
isim değildir Musa aleyhisselam döneminde mısır krallarına verilen
ünvandır.Kur'an' firavunu arzu ve isteklerini ilah edinen zorba azgın
şahsiyet olarak tanıtır "Firavun'un kavmi" yerine, "Firavun hanedanı, âli..." denmesinin sebebi nedir?"kavm", başkasının, idarelerini üstlendiği, yahut da, başkanın emrini yerine getiren herkes ifade eder. "âl, hanedan" ise, hayır ser olsun, varıp kendisini bulduğu reis yahut hayrın da şerrin de ilgisi bulunan; kimse demektir.Firavun herkesi ezip geçen bir diktatördü.kendisine yakın olan cevresi vardı. Firavun’un yönetim kadrosu anlamına gelen bu ifade, Firavun’un kendi kavmini özgür iradeden yoksun bırakacak kadar baskı altında tuttuğunu, onlara kendini zoraki Rabb ve ilâh olarak dayattığını göstermektedir.Böylece onları az ya da çok her hususta, kendisine hiç muhalefet edemeyecekleri bir hale getirmişti.
Fitne : Arapça kökenli ve çok anlamlı kelimelerden biridir. Onun hangi anlamda kullanıldığı, ancak bağlamları göz önünde bulundurulduğu zaman anlaşılabilir.
Fitne” kelimesinin Arapça lügatlarda geçen belli başlı anlamları, “denemek, imtihan, yakmak, bir şeye aşırı düşkün olmak, görüş ayrılığı, kargaşa, delilik, dalâlet, saptırmak, günah, inkar, küfür, şirk, skandal, işkence, öldürme, belâ, musibet, mal, evlad ve kötülük”tür.
Fitne, “bir kimseyi veya nesneyi ateşe sokmak” şeklinde tanımlanır. Bu yüzden fitne denilince genelde şiddet, musibet ve işkence akla gelir. Fitne Allah tarafından olduğunda bir hikmet aranır. Allah’ın emri olmaksızın insanlar tarafından yapıldığında ise hikmet aranmaz. Bu nedenle Allah, fitneyi işkence, baskı ve saptırma anlamıyla icrâ edenleri her yerde kınar.
Fitne kelimesinin Arapça sözlüklerde anlamları bu şekilde verilir. Kelimenin “insanlar arasındaki görüş ayrılığı ve kargaşa” anlamı üzerinde fazla durulmaz. Bu kelimenin Türkçe sözlüklerde belirtilen başlıca anlamları, “azdırma ve baştan çıkarma, karışıklık, fesat, ara bozma ve karıştırıcı”lıktır. TDK’nun yayınladığı Türkçe sözlükte ise kelimenin sadece “karışıklık ve kargaşa” anlamına geldiği belirtilmiştir.
Kelimenin, Arapça ve Türkçe’deki anlamları karşılaştırıldığında Türkçe’de ciddi manada anlam daralmasına ve kaybına uğradığı söylenebilir. Özellikle fitne kelimesinin, “imtihan, insanlara inanç ve düşüncelerinden dolayı yapılan baskı ve işkence” anlamı Türkçe’ye hiç geçmemiştir.
“Fitne” kelimesinin türediği f t n kökü, çeşitli kullanım biçimleriyle Kuran’da 60 yerde geçer; “el-fitne” şekli ise, otuz ayette yer alır. Kuran’da altmış yerde kullanılan ve çok anlamlı olan bu kelimeyi, her yerde “fitne” diye tercüme etmeden olduğu gibi kullanmak elbette doğru değildir. Bu durumda çeviride izlenmesi gereken yol, kelimeyi kullanıldığı bağlam içersinde Türkçeleştirmektir. Bunu yapabilmek için de, “fitne”nin Kuran’daki kullanımlarına bakmak gerekir.
“Fitne” kelimesi Kuran’da en fazla, “imtihan (deneme / sınama)” anlamıyla, sonra da sırayla “baskı (işkence / eziyet)”, “belâ (musibet / dert)”, “saptırma (kandırma / inkâr)”, “delilik (cinnet)”, “Azap (Ateşe atılma / yakılma”, “Cevap (mazeret / çare)”, “günah”, “savaşma (öldürme),” “fitne (kargaşa / karışıklık)”, anlamlarında kullanılır.
Fitne kelimesi bu ayette, “baskı ve işkence” anlamına gelir. Çünkü bu ayette, hem daha önceki ayetlerde kısaca değinilen zalimlerin, hem de Kureyş zorbalarının inananlara yaptıkları baskı ve işkencelere işaret edilir. Ayrıca ayette, inananlara baskı yapanlar, yaptıkları kötülüklerden vazgeçmeye çağrılır; onlara, tevbe ettikleri takdirde günahlarının bağışlanacağı bildirilir. Böylece ayetin asıl amacının, sadece geçmiş zorbaların yaptıklarını hatırlatmak değil, ayrıca yaşayan zalimleri de uyarmak olduğu anlaşılır. Çünkü tarihe karışmış ve ölüp gitmiş insanların, artık tevbe fırsatı kalmamıştır. Tevbe, hayatta olan insanlar içindir.
Bu ayetlerde Buruc 10 ayettede Kureyş müşriklerinin ilk Müslümanlara yaptıkları işkencelere değinilmektedir. Şu halde, “ashab-ı uhdud”un, inananlara yönelik acımasız işkencesi, Kureyş zorbalarını uyarmak, işkenceye uğrayan Müslümanlara da sabır aşılamak ve moral vermek amacıyla anlatılmıştır. Çünkü, İslam’ın ilk devirlerinden itibaren inananlara, özellikle de korumasız ve zayıf insanlara çok işkence edilmiştir. Bütün bunlara rağmen, ilk nesil Müslümanlarının Allah’a güvenleri, sarsılmaz iman ve iradeleri sayesinde hak din batılı yenmiş, Allah’ın sözü yücelmiş ve bütün dünyaya yayılmıştır. Dinleri uğrunda çeşitli zorluklara katlanıp Müslüman olarak ayakta ve hayatta kalan müminler de imanın onuruna ve izzetine, ahirette de Allah’ın cennetine nâil olmuşlardır. Hiç kuşkusuz bu, büyük başarıdır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder