Bu Blogda Ara

26 Ekim 2018 Cuma

Mekki ,Medeni Sureler


Kuran-ı Kerim'de  sürelere niçin mekki veya  medeni denmektedir ?
Vahyin İndiği Mekân Bakımından: Buna göre vahiy nerede inmişse, inen yere nispetle adlandırılmıştır. Yani Mekke’dekiler Mekkî, Medine’dekiler medenî olarak isimlendirilmişlerdir.
Peygamberimizin ilk vahyle buluştuğu dönemlerine hicretten önce indirilenlere mekki sureler
hicretten sonra indirilenlere medeni süreler denir

Hicret  Arapça kökenli olan hicret sözcüğü, "terketmek, ayrılmak, bir yerden başka bir yere göç etmek tekrar dönmek üzere gecici terk etmek anlamlarını taşımaktadır demektir.Hz. Muhammed ve diğer müslümanların baskılar yüzünden 622'de Mekke'den Medine'ye göçüne verilen isimdir. Bu göçün sonucunda Medine'de bir İslam Devleti kurulmuştur.

Kuranın ilk muhatabı olan mekkeli müşrik araplar Kırk yıldır yakından tanıdıkları Rasulullahın getirdiği bu kitabı , önce şaşkın şaşkın dinlediler. Sonra Ona şair , kahin, mecnun, sihirbaz dediler. Kuranın bir beşer sözü olabileceğini iddiaya kalkıştılar.Sanki ağızlarıyla Allahın nurunu söndürmeye çalışıyorlardı. Fakat çok geç olmadan anladılar ki O ilahi bir vahiydir.Kimisi iman etti kimisi taraftarlarıyla peygamberimize ve inananlara baskı uygulamaya başladı

Mekki süreler
Mekke  Dönemi
1-Bu döneme „Cahiliyye“ adi verilmistir. Allah'ı hakkıyla bilmemezlik.Allah'ın Seçtiği Uyarıcı ve müjdeci elçisine itiraz .Tebliğine karşı Küfür ve sapıklık halini anlatır.
2-Allaha inancında ortak şirk koşmadan inanmadıkları gibi Ahirete iman etmiyor yeniden dirilteceklerinede inanmıyorlar.ahlaksızlık,haksızlık ,her türlü ırkçılık gibi   Mekke toplumu ve Arabistan geneli bu dönemi yasiyordu

Mekkî Surelerin Genel Özellikleri
1-Allahi tanıtıyor
2-Eski kavimlerden bahsediyor
3- Allah'a ve ahirete iman konulari islenmektedir
4- Kâinat kitabının âyetleri

 Mekkî sûrelerin üslubu
1-Ayetler Medeni surelere göre daha kısadır.
2-Mekkî sûrelerde “îcâz” esastır. Îcâz, Türkçemizde de kullandığımız “özlü söz” anlamında “vecîz” ile aynı kökten gelmektedir. Îcâz, “bir sözü kısa tutmak” demektir. Bu yapısından dolayı  kısa âyetler veya kısa cümleler geniş anlam dünyasına sahiptir.
3- Hitap ettikleri topluluğun diline uygun olarak akıcı ve etkileyici üslubu en üst düzeydedir.
4. Hitap şekli olarak “Ey insanlar...” ifadesi daha çok kullanılır.
5.İnanç ve ahlakla ilgili ayetler yoğunluktadır.
6. Ahiret vurgusunu içeren .Kıyametin halleri, cennet-cehennem tasvirleri fazlaca yer tutmaktadır.
7.İbret için, tarihten silinmiş toplumlardan örnekler verilir.
8. Peygamber kıssalarına daha çok yer verilir.
9-Önemli bazı kelime ve cümleler tekrar edilmekte, yeminler ve darbı-ı meseller kullanılmaktadır.
10. Bakara ve Âl-i İmran sureleri hariç, Mukatta harfleri ile başlayan bütün sureler Mekkidir.
11-İçinde secde ayeti bulunan sureler Mekkî’dir.
12. İçinde “kellâ” lafzının geçtiği sureler Mekkî’dir.

Mekki ayetlere örnekler
1-Allahi tanitiyor Örneğin ;İhlas Suresi
Rahman ve Rahim olan Allah Adıyla
İhlas 112/1 De ki: “O Allah,  O, bir tektir.
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
Kul huvallâhu ehad
İhlas 112/2  Allah samed’dir.Hiçbir şeye muhtaç olmayan, herşey O’na muhtaç olandır.
اللَّهُ الصَّمَدُ
Allâhus samed
İhlas 112/3 Ne bir çoçuk edinmiştir. Ne de kimsenin çoçuğu olmuştur
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
Lem yelid ve lem yûled.
İhlas 112/4  Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
Ve lem yekun lehu kufuven ehadRahman Rahim olan Allah’ın adıyla

2-Eski kavimlerden bahsediyor Gecmis milletlerin helak olma sebebide cogunluk Mekki ayetlerde anlatilir
Hud 11/ 50 Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u gönderdik. Hûd, şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. O’ndan başka sizin hiçbir ilâhınız yoktur. Siz, sadece iftira ediyorsunuz.”
وَإِلَى عَادٍ أَخَاهُمْ هُودًا قَالَ يَا قَوْمِ اعْبُدُواْ اللّهَ مَا لَكُم مِّنْ إِلَهٍ غَيْرُهُ إِنْ أَنتُمْ إِلاَّ مُفْتَرُونَ
Ve ilâ âdin ehâhum hûdâ(hûden), kâle yâ kavmi'budullâhe mâ lekum min ilâhin gayruhu, in entum illâ mufterûn
3-Allah'a ve ahirete iman konulari islenmektedir.Cahiliyyeden  örnekler
Tekvir 81/ 8Ve 'diri diri toprağa gömülen kızcağıza' sorulduğu zaman:
وَإِذَا الْمَوْؤُودَةُ سُئِلَتْ
Ve izelmev´udetu suilet.
Tekvir 81/9 Hangi suçtan dolayı öldürüldü?"
بِأَيِّ ذَنبٍ قُتِلَتْ
Bi eyyi zenbin kutilet.
4-Mekke müşriklerinin nasıl bir Allah inancına sahiplerdir.?
Zümer 39/ 3 Halis katıksız olan din yalnızca Allah'ındır. O'ndan başka evliyâ  edinenler şöyle derler:"Biz, bunlara bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz." Muhakkak ki Allah, kendi aralarında hakkında ihtilaf ettikleri şeylerden hüküm verecektir. Gerçekten Allah, yalancı, kafir olan kimseyi hidayete erdirmez.
أَلَا لِلَّهِ الدِّينُ الْخَالِصُ وَالَّذِينَ اتَّخَذُوا مِن دُونِهِ أَوْلِيَاء مَا نَعْبُدُهُمْ إِلَّا لِيُقَرِّبُونَا إِلَى اللَّهِ زُلْفَى إِنَّ اللَّهَ يَحْكُمُ بَيْنَهُمْ فِي مَا هُمْ فِيهِ يَخْتَلِفُونَ إِنَّ اللَّهَ لَا يَهْدِي مَنْ هُوَ كَاذِبٌ كَفَّارٌ
Ela lillahid dinül halıs Vellezınettehazu min dunihı evliya´ ma na´büdühüm illa li yükarribuna ilellahi zülfa innellahe yahkümü beynehüm fı ma hüm fıhi yahtelifun innellahe la yehdı men hüve kazıbün keffar
Kur”an`a göre onlar Rahman`ın kullan olan melekleri dişi sayıyorlar ve onlara tapıyorlardı.
Diğer taraftan müşrikler Kur'an'ı ve daha önce kutsal kitaplan inkar ettikleri gibi peygamberimizi ve diğer peygamberleri de inkar ediyorlardı.
Ankebut 29/ 61Andolsun, onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim emre amade kıldı?" diye soracak olursan, şüphesiz: "Allah" diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda ve sehharaş şemse vel kamera le yekulünnellah fe enna yü´fekun
Ankebut Suresi, 29/ 63:Andolsun, eğer onlara, “Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. De ki: “De ki; “Her şeyi güzel yapmak Hamid olan Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu akıllarını kullanmazlar.
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّن نَّزَّلَ مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَحْيَا بِهِ الْأَرْضَ مِن بَعْدِ مَوْتِهَا لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ
Ve le in seeltehum men nezzele mines semâi mâen fe ahyâ bihil arda min ba’di mevtihâ le yekûlunnallâhu, kulil hamdu lillâhi, bel ekseruhum lâ ya’kılûn
Zuhruf 43/19.Onlar, Rahmân’ın kulları olan melekleri de dişi saydılar. Onların yaratılışına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve sorgulanacaklardır.
وَجَعَلُوا الْمَلَائِكَةَ الَّذِينَ هُمْ عِبَادُ الرَّحْمَنِ إِنَاثًا أَشَهِدُوا خَلْقَهُمْ سَتُكْتَبُ شَهَادَتُهُمْ وَيُسْأَلُونَ
Ve cealül melaiketellezine hüm ıbadür rahmani inasa e şehidu halkahüm setüktebü şehadetühüm ve yüs´elun
Zuhruf 43/87Andolsun, onlara kendilerini kimin yarattığını sorsan elbette, “Allah” derler. Öyleyken nasıl döndürülüyorlar?
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَهُمْ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ فَأَنَّى يُؤْفَكُونَ
Ve lein seeltehüm men halekahüm le yekulünnellahü fe enna yü´fekun
Mü'minûn, 23/35 : Siz öldükten ve toprak ve kemik olduktan sonra sizin mutlaka yeniden çıkarılacağınızı mı vaad ediyor!
أَيَعِدُكُمْ أَنَّكُمْ إِذَا مِتُّمْ وَكُنتُمْ تُرَابًا وَعِظَامًا أَنَّكُم مُّخْرَجُونَ
E yaıdukum ennekum izâ mittum ve kuntum turâben ve izâmen ennekum muhracûn
Mü'minûn, 23/37: Bu yalnızca dünya hayatından ibarettir. Ölürüz ve yaşarız. Biz tekrar diriltilecek değiliz.”
إِنْ هِيَ إِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا نَحْنُ بِمَبْعُوثِينَ
İn hiye illa hayatüned dünya nemutü ve nahya ve ma nahnü bi meb´usin
Mü'minûn, 23/82: Dediler ki: 'Öldüğümüz, toprak ve kemik haline geldiğimiz zaman mı, O zaman biz mi  tekrar diriltileceğiz?
قَالُوا أَئِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًا وَعِظَامًا أَئِنَّا لَمَبْعُوثُونَ
Kâlû e izâ mitnâ ve kunnâ turâben ve izâmen e innâ le meb’ûsûn(meb’ûsûne).

----------------------------------------------------------------------------

Medine Döneminde  Neler oluyor
1-Mekkedeki baskilar sonucu Medineye hicret  gerceklesti
2-Göcün sonucunda Islam toplumu daha sonra Islam devleti olustu
3-Kökleri saglamlastirilmis Müslümanlara Medine döneminde sorumluluk verilir
4-Olusan devletin yönetimi "Ey iman edenler!" diye hitap edilmesi;
5-Zekat, hac, nikah, boşanma, alışveriş, faiz ve savaş gibi konularda detaylı bilgilerin verilmesi
6-adam öldürme, hırsızlık ve zina gibi birtakım suçlarla ilgili belirlenmiş cezaların konulması,
7-detaylı miras dağılımının yapılması
8 münafıklardan söz edilmesi, ehli kitapla nasıl ilişki hüküm veren ayetler

Medeni ayetlerin özelliği
1-Hüküm veren
2-Toplumsal ahlaki düzenleyen
3-Devlet, ibadet, savas agirlikli ayetler
4-Helal ve Haramlari belirleyen

Medeni Surelerin uslubu  sakin ve yumuşak bir üslup kullanılır. Zira bu dönemdeki vahiy, daha önce inmiş olanların bir yönüyle genişletilmiş şeklidir. Bu da âyet ve sûrelerin daha uzun ve geniş olmasını gerektirmektedir. Aynı zamanda Medine’de muhatap kesim, genellikle inanan kimseler olduğundan, bunlara karşı yumuşak ve sakin bir üslup seçilmiştir. Hem îcâz, hem de itnâb özelli­ğine sahip olan bütün âyetler ve sûreler i‘câz içerir. İ‘câz, “âciz bırakmak” anlamıyla Kur’ân’ın bütününün “mucize” oluşunu belirtir. Kur’ân’da meydan okuma âyetleride onun mucizeliğini ispata yönelik mesaj içe­rirler.
itnâb : Sözü, fazla kelime veya cümle ile uzun olma özelliği  ifade eder

Medeni ayetlere  bir kaç örnek
En am 6/152-Yetimin malına, o erginlik çağına erişinceye kadar -o en güzel (şeklin) dışında- yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru olarak yapın. Hiç bir nefse, gücünün kaldırabileceği dışında bir şey yüklemeyiz. Söylediğiniz zaman -yakınınız dahi olsa- adil olun. Allah'ın ahdine vefa gösterin. İşte bunlarla size tavsiye (emr) etti; umulur ki öğüt alıp düşünürsünüz."
وَلاَ تَقْرَبُواْ مَالَ الْيَتِيمِ إِلاَّ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ وَأَوْفُواْ الْكَيْلَ وَالْمِيزَانَ بِالْقِسْطِ لاَ نُكَلِّفُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا وَإِذَا قُلْتُمْ فَاعْدِلُواْ وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَى وَبِعَهْدِ اللّهِ أَوْفُواْ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
Ve la takrabu malel yetimi illa billetı hiya ahsenü hatta yeblüğa eşüddeh ve evfül keyle vel mizane bil kıst la nükellifü nefsen illa vüs´aha ve iza kultüm fa´dilu ve lev kane za kurba ve bi ahdillahi evfu zaliküm vassaküm bihı lealleküm tezekkerun
Nahl 16/116 Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak «Bu helâldir, şu da haramdır» demeyin, çünkü Allah'a karşı yalan uydurmuş oluyorsunuz. Kuşkusuz Allah'a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler.
وَلاَ تَقُولُواْ لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَذَا حَلاَلٌ وَهَذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُواْ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ
Ve la tekulu lima tesifü elsinetükümül kezibe haza halalüv ve haza haramül li tefteru alellahil kezib innellezıne yefterune alellahil kezibe la yüflihun
Maide 6/ 2Ey iman edenler, Allah'ın şiarlarına, haram olan ay'a, kurbanlık hayvanlara, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden bir fazl ve hoşnutluk isteyerek Beyt-i Haram'a gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktınız mı artık avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyduklarından dolayı bir topluluğa olan kininiz, sakın sizi haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva konusunda yardımlaşın, günah ve haddi aşmada yardımlaşmayın ve Allah'tan korkup sakının. Gerçekten Allah (ceza ile) sonuçlandırması pek şiddetli olandır.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحِلُّواْ شَعَآئِرَ اللّهِ وَلاَ الشَّهْرَ الْحَرَامَ وَلاَ الْهَدْيَ وَلاَ الْقَلآئِدَ وَلا آمِّينَ الْبَيْتَ الْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلاً مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَانًا وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَاصْطَادُواْ وَلاَ يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَآنُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَن تَعْتَدُواْ وَتَعَاوَنُواْ عَلَى الْبرِّ وَالتَّقْوَى وَلاَ تَعَاوَنُواْ عَلَى الإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُواْ اللّهَ إِنَّ اللّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
Ya eyyühellezine amenu la tühıllu şeairallahi ve leş şehral harame ve lel hedye ve lel kalaide ve la ammınel beytel harame yebteğune fadlem mir rabbihim ve rıdvana ve iza haleltüm fastadu ve la yecrimenneküm şeneanü kavmin en sadduküm anil mescidil harami en ta´tedu ve teavenu alel birri vet takva ve la teavenu alel ismi vel udvani vettekullah innellahe şedıdül ıkab


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder