Bu Blogda Ara
3 Aralık 2017 Pazar
90-BELED
Resmi sıralamada : 90’ıncı suredir.
Nuzulu :35
Toplam Ayet Sayısı : 20 ayetten oluşur
İndiği Dönem :Mekke döneminde ve peygamberliğin üçüncü yılında indiği belirtilir.
Sure adını : ilk iki ayetinde geçen “el-beled” kelimesinden alır.Beled geniş yer, bölge, şehir ,belde, ve ülke gibi anlamlara gelir
30.Cüz.
Rahman ve Rahim olan Allahın adıyla
Beled 90/ 1 Hayır; bu şehre yemin ederim,
لَا أُقْسِمُ بِهَذَا الْبَلَدِ
Lâ uksimu bi hâzâl beled
Hz. Muhammed’in içinde yaşadığı ve Elçi olarak gönderildiği kente, yani “Mekke” ye işaret edilmiştir. Çünkü Mekke, peygamber yetiştiren ve Kuran da kendilerine yemin edilen dört kentten biridir; yeryüzünde Allah adına inşa edilen ilk mabedi bağrında barındıran, huzur ve emniyet diyarı olan mübarek bir şehirdir; çağlar öncesinden, tevhid çağrısının başlatıldığı kutsal beldedir.
Beled 90/ 2 Ki sen, bu şehirde oturmakta iken,
وَأَنتَ حِلٌّ بِهَذَا الْبَلَدِ
Ve ente hıllun bi hâzâl beled(beledi).
Beled 90/ 3 Ve and olsun ana baba ve çocuğuna.
وَوَالِدٍ وَمَا وَلَدَ
Ve vâlidin ve mâ veled
Vâlid :Arapçada “hem erkek hem de kadın ebeveyni” gösterir. “Veled” de, “ebeveynin doğan çocukları” anlamına gelir. Bunun için ayette, “ana-baba ve çocukları”, yani “bütün insan soyu” kastedilmiştir. Ayrıca bu ayetin, “Âdem(as) ve zürriyetine; İbrahim(as) ve oğlu İsmail(as)’e; onun soyundan gelen Muhammed(as)’e ve ümmetine” işaret ettiği de söylenmiştir. Ancak, iyi-kötü ayırımı yapılmadan insan türünün hepsine yemin edildiği için, bütün ana-baba ve çocuklar, bu ayetin kapsamına girmektedir.
Beled 90/ 4 İnsanı, zorluklara katlanacak şekilde yarattık.
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي كَبَدٍ
Lekad halaknâl insâne fî kebedin.
Kebed : Zorluk, baskı, acı ve sıkıntı gibi anlamlar taşıyan k b d kökünden türemiştir.Bu kelime daha çok, arapçada “yorgunluğu, acı ve sıkıntı” yı belirtmek için kullanılmıştır.Ayrıca çetin (kötü) huyluluk” anlamına da gelir. Kelimenin taşıdığı bu mânâ göz önüne alınırsa ayetin, insan tabiatında zorluk çıkarma ve işi yokuşa sürme gibi sadistliğin bulunduğuna işaret ettiği de düşünülebilir.
Beled 90/ 5 İnsan, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor?
أَيَحْسَبُ أَن لَّن يَقْدِرَ عَلَيْهِ أَحَدٌ
E yahsebu en len yakdira aleyhi ehadun.
Beled 90/ 6 O, Ben, yığın yığın mal yok ettim der.
يَقُولُ أَهْلَكْتُ مَالًا لُّبَدًا
E lem nec’al lehu ayneyn
Lübed: Bu kelime,çok mal anlamına gelir. Burada “sarfetme-harcama” yerine “telef etme” tabirinin kullanılması, söz konusu malın, iyilik yolunda değil, boşuna tüketilerek kaybedilmiş bir servet olduğuna işaret etmektedir. Çünkü, hayır için verilen mal zayi olmaz; ama, gösteriş için tüketilen malın veya yapılan işin, hiçbir değeri kalmaz.
Beled 90/ 7 Onu hiç bir gören olmadı mı zannediyor?
أَيَحْسَبُ أَن لَّمْ يَرَهُ أَحَدٌ
E yahsebu en lem yerahû ehadun.
Beled 90/ 8 Vermedik mi biz ona iki göz
أَلَمْ نَجْعَل لَّهُ عَيْنَيْنِ
E lem nec’al lehu ayneyn
Beled 90/ 9 Bir dil ve iki dudak?
وَلِسَانًا وَشَفَتَيْنِ
Ve lisânen ve şefeteyn
Beled 90/ 10 Biz ona iki yol gösterdik.
وَهَدَيْنَاهُ النَّجْدَيْنِ
Ve hedeynâhun necdeyn
Necd :Yüksek bölge ve tepe gibi anlamlara gelir.Necdeyn ikil (tesniye) şeklidir. Genel kabule göre bu kelimeyle, “hayır ve şer yolları” kastedilmiştir. Çünkü insan, iyiliği ve kötülüğü ayırt edecek ve dilediği yolda gidebilecek yetenekte yaratılmıştır. İnsan, aklıyla iyiyi kötüyü birbirinden ayırıp iradesiyle iyi yola girerse Allah’a şükreden bir mümin; kötü yola girip nankörlük ederse inkârcı bir kul olur.Hz. Peygamber, “necdeyn” kelimesini “hayır ve şer yolu” olarak “Şer yolu, size hayır yolundan daha sevimli kılınmamıştır.” buyurmuştur.
Beled 90/ 11 Fakat o sarp yokuşa göğüs veremedi.
فَلَا اقْتَحَمَ الْعَقَبَةَ
Fe lâktehamel akabete.
Beled 90/ 12 Bildin mi, nedir o sarp yokuş?
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْعَقَبَةُ
Ve mâ edrâke mâl akabetu.
Beled 90/ 13 Esir bir boyun kurtarmak
فَكُّ رَقَبَةٍ
Fekku rakabetin.
Rakabe :Boyun” anlamına gelir.Fekku rakabetin.“kölelik” olarak tanımlanabilecek sosyal, ekonomik ve politik bütün tutsaklık ve sömürü biçimlerini ihtivâ eder. Bunun için ayet, sadece esir kişilerin değil, aynı zamanda ekonomik ve politik yönden esir muamelesi gören toplulukların da her türlü sömürü zincirinden kurtarılmaları gerektiği mesajını verir.
Beled 90/ 14 Veya darlık bir açlık gününde yemek yedirmek
أَوْ إِطْعَامٌ فِي يَوْمٍ ذِي مَسْغَبَةٍ
Ev ıt’âmun fî yevmin zî mesgabetin.
Fî-yevmi’n zî mesğabe :terkibi, “kıtlık ve açlık gününde demektir.
Beled 90/ 15 Yakınlığı olan bir yetime,
يَتِيمًا ذَا مَقْرَبَةٍ
Yetîmen zâ mekrabetin.
Beled 90/ 16 Hiçbir şeyi olmayan yoksulu,
أَوْ مِسْكِينًا ذَا مَتْرَبَةٍ
Ev miskînen zâ metrabetin.
Şiddetli fakirlik ve ihtiyaçtan doğan kinaye cümle kalıpları
Yetimen zâ mekrabe :Nesep, komşuluk veya din yakınlığı olan bir yetimi ifade eder
Miskinen zâ metrabe :Bu kalıptadaki cümle “yatağı yer, yorganı gök olan yani barınacak hiçbir yeri bulunmayan fakir kimse” anlamına gelir.
Beled 90/ 17 Sonra inanıp güvenen(mümin olan), biri birine sabrı tavsiye eden ve merhameti tavsiye eden kimselerden olmaktır.
ثُمَّ كَانَ مِنَ الَّذِينَ آمَنُوا وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ وَتَوَاصَوْا بِالْمَرْحَمَةِ
Summe kâne minellezîne âmenû ve tevâsav bis sabri ve tevâsav bil merhameti.
Beled 90/ 18 İşte bunlar, amel defterleri sağlarından verilenlerdir.
أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْمَيْمَنَةِ
Ulâike ashâbul meymeneti.
Eshabu’l meymene :Sağdaki insanlar” anlamına gelir. Dürüst ve erdemli kişileri” belirtmek için kullanılan mecâzi bir ifadedir.Kuran, bir eylemin iyi ve geçerli olması için, imanı şart koşmuş, iman kaynaklı olmayan ameli ise, geçersiz saymıştır.
Beled 90/ 19 Âyetlerimizi tanımayanlar ise, onlardır işte amel defterleri sollarından verilenlerdir.
وَالَّذِينَ كَفَرُوا بِآيَاتِنَا هُمْ أَصْحَابُ الْمَشْأَمَةِ
Vellezîne keferû bi âyâtinâ hum ashâbul meş’emeti.
Eshabu’l meş’eme :İman değerine erememiş erdemsiz ve uğursuz kişiler” anlamına gelir. Dünya hayatında kötülük işleyip Allah’ın azabını haketmiş bahtsız kimseleri” belirtmek için kullanılan mecâzi bir ifadedir.
Beled 90/ 20 Onların üzerlerine sımsıkı kapatılmış bir nar ateşi vardır
عَلَيْهِمْ نَارٌ مُّؤْصَدَةٌ
Aleyhim nârun mu’sadetun.
Mu’sede Kapatılmış ve salınmış” anlamına gelir. Bu sözcük, cehennem azabının şiddet veya sonsuzluğundan kinayedir. Ahirette, inkârcıları kuşatacak olan ümitsiz ve çaresizlik ateşinin şiddetine işaret etmektedir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder