Bu Blogda Ara

2 Aralık 2017 Cumartesi

85-BURUC

Resmi sıralamada : 85’inci suredir.
İniş sıralamasına göre : 27’nci,
Toplam Ayet Sayısı :  22 ayetten oluşur.
İndiği Dönem :Burûc suresinin, Mekke döneminde ve peygamberliğin ilk yıllarında indiği belirtilir
Sure adını :Adını, birinci ayetin sonundaki “burûc” kelimesinden alır.Burûc sözlükte açık, seçik ve görünür olmak gibi anlamlar taşıyan b r c kökünün çoğul şeklidir. Gökyüzünde bulunan  takım yıldızlarına, surlarla çevrili bir şehrin veya sarayın kulelerine, bir kalenin yüksek ve stratejik mevzilerine “burç” denir.Kuran’da dört defa çoğul şekilde geçen bu kelime, bir yerde “göğe yükselen kuleler”, diğerlerinde de “gökteki büyük takımyıldızları” anlamında kullanılır. Burç kelimesinin asıl anlamı, “sur, saray ve kale kulesi” dir. Ancak gökte yükselmeleri, açığa çıkmaları ve görünmeleri nedeniyle yüksek sarayları andırdıkları için, takımyıldızlarına da benzetme yoluyla “burç” ismi verilmiştir.
          Hazır yeri gelmişken sureye isim olan burçlar hakkında bu vesileyle,merak ettiğimiz konuya ait edindiğimiz bilgiler ışıgında bahsedelim. Hepimizin bildiği gibi burçlarda sembolik bazı şekiller vardır.Bu şekillerin  milattan önce III. bin yıldan beri benimsendiği tahmin edilmektedir. Bu günkü astronomiye göre, 360 derecelik dairesel kuşağın 30’ar derecelik on iki bölüme ayrılması sonucu oluşan burçlar, güneşin burca girdiği 21 mart tarihi itibariyle şu şekilde sıralama yapılmıştır: Koç (21 Mart), Boğa (20 Nisan), İkizler (21 Mayıs), Yengeç (21 Haziran), Aslan (23 Temmuz), Başak (23 Ağustos), Terazi (23 Eylül), Akrep (22 Ekim), Yay (22 Kasım), Oğlak (22 Aralık), Kova (20 Ocak), Balık (19 Şubat). Güneşin, burçlar kuşağı üzerindeki bu hareketleri, mevsimlerin başlangıç ve bitiş noktaları gibi gece ve gündüzün uzayıp kısalmasını da takvime bağlar. Bu bahsi geçen on iki burç sadece bir varsayımdır.
         İnsanlar burç kelimesini,sadece  takım yıldızlarından on ikisi için kullanırlar. Burçlar” denilince akla ilk olarak bunlar gelir.Burçların insan üzerindeki tesirine inanmak, semâvi cisimlere mustakil bir kudret nisbet edip onlara göre  hayatı şekillendirmek, tevhid inancıyla bağdaşmaz. Bu yüzden İslam düşünce ve bilim tarihinde astroloji, büyük ölçüde hurafeciliği içerdiği gerekçesiyle bir çok ilim adamı tarafından reddedilmiştir. Buna rağmen, insanlarda gizemli konulara karşı meraktan çeşitli  astrolojik ön görüşler kabuller , geçmişte olduğu gibi günümüzde de pek çok insanı etkisi altına almış ilgi alanı haline gelmiştir
Halbuki gökyüzü, sayısız galaksileriyle muhteşem olaylarıyla Allah’ın sonsuz kudretini ortaya koyan canlı ve kevnî bir ayetleri gözlemlemek  ve Allah'ın , ilâhî kudretin akıllara durgunluk verecek boyutta dile geldiği bir mekanlardır. İnsanı hayrete düşüren kevni  ayetlerdir. Bu yüzden Sure büyük takım yıldızlarıyla dolu olan göğe yeminle başlamıştır
30. Cüz
Rahmân ve Rahîm olan Allah adıyla.

Buruc 85/1  Andolsun Burçlar sahibi gökyüzüne
وَالسَّمَاء ذَاتِ الْبُرُوجِ
Ves semâi zâtil burûc
Buruc 85/ 2  Vaad olunan o güne,
وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ
Vel yevmil mev’ûd
Buruc 85/3  Şahidlik edene ve şahidlik edilene, yemin olsun ki,
وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ
Ve şâhidin ve meşhûdin.

Buruc 85/4  Kahroldu o hendeğin sahipleri,
قُتِلَ أَصْحَابُ الْأُخْدُودِ
Kutile ashâbul uhdûd

Buruc 85/5  O Nar  ateşi sahiplerine.
النَّارِ ذَاتِ الْوَقُودِ
Ennâri zâtil vekûd

Buruc 85/6  Ki, onlar  onun (ateşin )etrafında oturmuşlardı.
إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ
İzhum aleyhâ kuûd 
Buruc 85/7   Müminlere yaptıklarını seyrediyorlardı.
وَهُمْ عَلَى مَا يَفْعَلُونَ بِالْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ
Ve hum alâ mâ yef’alûne bil mu’minîne şuhûd
Buruc 85/8  Onlara sadece El-Aziz güçlü ve dâima üstün olan ve her şeyi güzel yapan övgüye layık Allah'a iman etmeleri yüzünden kızıyorlardı.
وَمَا نَقَمُوا مِنْهُمْ إِلَّا أَن يُؤْمِنُوا بِاللَّهِ الْعَزِيزِ الْحَمِيدِ
Ve mâ nekamû minhum illâ en yu’minû billâhil azîzil hamîd
Buruc 85/9  O ki, El-Mülk  göklerin ve yerin hükümranlığı yalnız O'nundur ve Allah,Eş-Şahit her şeye tanıktır ve her şeyin yanında hazırdır
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ
Ellezî lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), vallâhu alâ kulli şey’in şehîd

Buruc 85/10 İnanan erkek ve kadınlara işkence yapıp sonra da tevbe etmeyenlere azâbu cehenneme ve lehum azâbul harîk cehennem azabı ve yangın azabı vardır.
إِنَّ الَّذِينَ فَتَنُوا الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُوا فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ الْحَرِيقِ
İnnellezîne fetenûl mu’minîne vel mu’minâti summe lem yetûbû fe lehum azâbu cehenneme ve lehum azâbul harîk
Buruc 85/11 İman edip amilüssalihat =  iyi işler yapanların ise muhakkak altından ırmaklar akan cennetler vardır, işte o fevzul kebîr =büyük başarı  budur!
إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ
İnnellezîne âmenû ve amilus sâlihâti lehum cennâtun tecrî min tahtihâl enhâr(enhâru), zâlikel fevzul kebîr
Buruc 85/12  Şüphesiz Rab’binin yakalaması çok şiddetlidir
إِنَّ بَطْشَ رَبِّكَ لَشَدِيدٌ
İnne batşe rabbike le şedîd
Buruc 85/13.  Çünkü yoktan var eden de, yeniden var edecek de  odur.
إِنَّهُ هُوَ يُبْدِئُ وَيُعِيدُ
İnnehu huve yubdiu ve yuîd
Buruc 85/14 Ve O, Gafur’dur günahlarını örten, onların hata ve suçlarını çokça bağışlayan, Vedûd’dur çok sevilen ve tevbe edenleri çok seven
وَهُوَ الْغَفُورُ الْوَدُودُ
Ve huvel gafûrul vedûd
Buruc 85/15 Arş'ın sahibidir, şanı yücedir.
ذُو الْعَرْشِ الْمَجِيدُ
Zul arşil mecîd

Buruc 85/16 O,El Fa'al'dir dilediği /istediği her şeyi istediği zaman ve mekânda, yada zamansız ve mekansız olarak eşsiz ve benzersiz yapandır.
فَعَّالٌ لِّمَا يُرِيدُ
Fa’âlun limâ yurîd
Buruc 85/17 O orduların haberi sana geldi mi?
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ الْجُنُودِ
Hel etâke hadîsul cunûd
Büruc 85/18 Fir'avnin ve Semudün 
فِرْعَوْنَ وَثَمُودَ
Fir’avne ve semûd
Buruc 85/19 Fakat o inkarcılar hâlâ bir yalanlama içinde.
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُوا فِي تَكْذِيبٍ
Belillezîne keferû fî tekzîb 
Buruc 85/20  Halbuki  El Muhit Allah arkalarından kuşatıcıdır.
وَاللَّهُ مِن وَرَائِهِم مُّحِيطٌ
Vallâhu min verâihim muhît

Buruc 85/21 Hayır, O Kur’ân, Mecid’dir  
بَلْ هُوَ قُرْآنٌ مَّجِيدٌ
Bel huve kur’ânun mecîdun.
Buruc 85/22  Levh-i Mahfuz'=İyi korunan bir levhada yazılıdır.
 فِي لَوْحٍ مَّحْفُوظٍ
Fî levhın mahfûz

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder