Bu Blogda Ara

2 Aralık 2017 Cumartesi

84-İNŞİKAK

Mushaf’taki resmi sırası : 84
Nuzul Sırası: 83
Toplam Ayet Sayısı : 25
İndiği Dönem :Mekke döneminde inmiştir.
Sure adını : Birinci ayetin başında kıyametin vuku bulması ve göğün yarılmasından söz ettiği için bu adı almıştır. Bu sure lafız ve hacim bakımından "Mufassal" ve “İza” ile başlayan “Zamaniye” surelerindendir. Sûrenin ilk âyetiyle yani “İza’s-semâü’nşakkat :Gök, yarılıp parçalandığı zaman adıyla da anılmıştır.
Ebu Hureyre diyor ki: “Resûlüllah yatsı namazında baş taraflarında Es-Semâu kelimesi ile başlayan sûreleri okurdu. Bu sûreler: İnşikâk, İnfitâr, Târık ve Burûc Sûreleridir.
30. Cüz
 Bismillahirrahmanirrahim.
İnşikak 84 /1Gök, yarılıp parçalandığı,
إِذَا السَّمَاء انشَقَّتْ
İzes semaunşakkat.
Şekka: Bu kelimenin kök anlamı bir şeyde oluşan yarıktır.Araplar ciltte her türlü çatlak oluşturan hastalığa şikâk demişler.Mecâzende ayrılıkçı, tefrika çıkaran, normal düzeni bozan ” anlamlarında kullanılır.Sabah karanlıkları çatlatmakta, gündüz ile geceyi ayırmaktadır.Bu âyetlerde  kıyametin kopması esnasında göklerde ve yerde meydana gelecek değişiklikler tasvir edilmektedir
İnşikak 84 / 2  Rabbini dinleyip boyun eğib de (O’na itaat) gerçekleştirildiği zaman,
وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
Ve ezinet lirabbiha ve hukkat.
 üzün :kulak kelimesinden "kulak vermek, dinlemek" mânâsına olarak boyun eğme ve itaatle mecazdır. Dilimizde de kulak vermek; dinlemek, söz dinlemek, emir dinlemek, boyun eğmek ve itaat etmek mânâsında kullanıldığı gibi,
İnşikak 84 / 3  Ve yeryüzü dümdüz hale getirildiğinde,
وَإِذَا الْأَرْضُ مُدَّتْ
Ve izel´ardu muddet.
İnşikak 84 / 4 ve içindekileri atıp boşalmış,
وَأَلْقَتْ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتْ
Ve elkat mâ fîhâ ve tehallet.
İnşikak 84 / 5 Rabbini dinleyip boyun eğib de (O’na itaat) gerçekleştirildiği zaman,
وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
Ve ezinet lirabbiha ve hukkat.
İnşikak 84 / 6  Ey insan! Kuşkusuz sen Rabbine giden yolda çaba üstüne çaba sarfetmektesin, nihayet O'na varacaksın.
يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَى رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاقِيهِ
Yâ eyyuhâl insânu inneke kâdihun ilâ rabbike kedhan fe mulâkîhi.
Kâdih ,kedh kelimesi , sürekli olmayan, geçici bir amel ve iş demektir tırmalamak anlamı ve kendisine etki edecek şekilde hayır veya şer bir işe emek verecek ciddiyet ve gayretle çalışıp çabalamak mânâlarına gelir ki  Yani, bütün hayatında ölüm ve ondan sonra Rabb'inin acı veya tatlı ereceğin emrine doğru didinir çabalarsın. Nihayet ona kavuşursun.
İnşikak 84 / 7  Kitabı sağ eline verilen,kimse ise.
أَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ
Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînihî.
Kitap:Mecazi kullanımı  olan ayette ki kitap'tan maksat da, kişinin dünya hayatında yapmış olduğu iyi veya kötü amellerle ilgili bilgileri içeren “ahiret sicilidir
İnşikak 84 / 8 Kolay bir hesapla hesaba çekilecek,
فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَسِيرًا
Fe sevfe yuhâsebu hısâben yesîrâ
Hesabı kolay olması Kur'an'da Tevbe ile dönüş yapanların Günahlarının örtülmesi,İyiliklerinin on mislisiyle karşılık bulması ,Yaptıklarının en iyisiyle ödüllendirilmek gibi pek çok kolaylıklardan bahsedilir
Allah rasulu namazlarında,Bu ayet ile  “Allahumme hâsibnî hısâben yesîrâ: Allah’ım hesabımı kolay getir!” diye dua ederdi (İbn-i Hanbel)
İnşikak 84 / 9 Ve sevinçli olarak ailesine dönecektir.
وَيَنقَلِبُ إِلَى أَهْلِهِ مَسْرُورًا
Ve yenkalibu ilâ ehlihî mesrûrâ
Sürur: Hakiki anlamda bir fayda veya lezzet sebebiyle duyulan sevinç
İnşikak 84 / 10 Ama kitabı arkasından verilen kimse  ise,
وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ وَرَاء ظَهْرِهِ
Ve emmâ men ûtiye kitâbehu verâe zahrihî.
İnşikak 84 / 11:Yetiş ey ölüm!» diye çağırır
فَسَوْفَ يَدْعُو ثُبُورًا
Fe sevfe yed’û subûrâ
Subûr:Helak olmak, yıkılmak, yok olmak,bozulmak manasına gelir.Zorluk, darlığa düşen kimse  üzerindeki  ıztırap şiddetin arttığında  ölümün daha kolay gelmesi halk arasında “Allah’ım canımı al da kurtar! denmesi gibi bu ayette gördüğü azabtan dolayı  bir daha dirilmemecesine ölüm, yok olmayı istemek anlamındadır.
İnşikak 84 / 12:Ve Saıyre =alevli ateşe yaslanır
وَيَصْلَى سَعِيرًا
Ve yaslâ saîrâ
Saıyr: “Tutuşturmak, alevlendirmek” anlamındaki sa’r kökünden sıfat olup, Kur’an’da 17 âyette yer alır. Kur’an’da çoğunlukla cehennemin bir adı olarak, bazen de “tutuşturulmuş, alevli ateş” mânâsında kullanılmıştır.Kışkırtılmış ateşe benzediği için saldırgan deliye  su'r denir. Bu normal bir ateş değil çılgın bir ateş veya çıldırtan bir ateştir.
İnşikak 84 / 13:Çünkü o ailesi içinde  iken surur içinde =sevinçliydi.
إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا
İnnehu kâne fî ehlihî mesrûrâ
İnşikak 84 / 14:Hiç Rabbine; huzuruna dönmeyeceğini sanmıştı.
إِنَّهُ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ
İnnehu zanne en len yahûr
İnşikak 84 / 15 :Hayır,Öyle değil, Rabbi, onu şüphesiz gözetiyordu.
بَلَى إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا
Belâ, inne rabbehu kâne bihî basîrâ
Yehûru: havr, kelimesi  dönüş manasınadır.burada sözü edilenler.bir olgunluktan sonra eksilmeye ve yok olmaya dönme ve değişme mânâlarına gelir. Nitekim bir hadis-i şerifte, "Çokluktan sonra yokluktan Allah'a sığınırız." buyrulmuştur ki sarık sarıldıktan sonra tersine çözülüp bozulması gibi arttıktan sonra eksilmeye, olgunluktan sonra yok olmaya, durumun iyi olmasından sonra bozulmasına, ilerledikten sonra gerilemeye dönmek ve değişmek demektir. Burada buyurulduğu üzere  ahiret için diriltilmeye kesinlikle inanmayanlara uyarıdır.Eninde sonunda her canlı  ölecek  ve daha sonra dirilmek suretiyle Allah'a dönecektir
İnşikak 84 / 16 Şimdi yemin ederim, o şafak vaktine ,
 فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ
Fe lâ uksimu biş şefak
Şafak: Güneş battıktan sonraki ortaya çıkan kızıllık demektir
Uksimu: Yemin lafzıdır Arapçada Kasem olsun= yemin olsun anlamında en kuvvetli olandır.Diğerleri edat olarak kullanılır
İnşikak 84 / 17: Geceye ve içinde topladıklarına,
وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ
Vel leyli ve mâ vesak
İnşikak 84 / 18:  ve derlendiğinde =dolunay haline geldiğinde o aya ki,
وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ
Vel kameri izâttesak
İnşikak 84 / 19:  Ki, siz elbette halden hale geçeceksiniz.
لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ
Le terkebunne tabakan an tabakın.
Şafak, gece ve dolunay, üçü aydınlıkla karanlığın bir arada bulunduğu zamanları ve farklı değişim hallerini ifade eder Âyetlerde bunlara yemin edilerek  insanların  dünya hayatında ve kıyamet gününde değişim geçirecekleri, halden hale geçeceklerini kainattan misallerle tefekkür etmesini istemektedir  İnsan da kendi  değişimleri  aşamaları  fark etmeli ki   nutfeden , alaka’ya,bir çiğnem etten,canlı ve akıllı bir varlık hâline gelmektedir.Sonra ki  bebekliği çocukluk, delikanlılık, yaşlılğı zenginlik ve fakirlik, afiyet içindeyken bir hastalık derken değişim yasasının ölümle bitmediğini ; ahirettede devam edeceğini; dirilme, toplanma, hesap, ödül ya da ceza görme aşamalarıyla insanın aklından çıkarmaması gerektiğini öğütlemektedir.
İnşikak 84 / 20:Böyleyken onlar neden acaba iman etmezler?
فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Fe mâ lehum lâ yu’minûn
İnşikak 84 / 21 :Karşılarında Kur'an okunduğu zaman secde etmezler?
وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْآنُ لَا يَسْجُدُونَ*
Ve izâ kurie aleyhimul kur’ânu lâ yescudûn SECDE AYETİ
 Secde kelimesi :sözlükte, eğilme ve kendini aşağı görmedir. Üstün bir varlığın önünde, onu büyüklemek ve kendini o varlığın karşısında küçük görmek üzere, saygıdan eğilmektir.
(Müfredat s.295) Boyun eğme, her iki anlamı da karşılamaktadır.Bu anlamda secde, Allah’ın önünde eğilme ve O’nun emirlerine uymak demektir ki insanları, hayvanları ve cansızları kuşatır.Arapçada “yere kapanmak” eylemi harur kelimesi ile ifade edilir.Yusuf, 100) harrû sücceden diye geçer ki, bunun anlamı “secde ederek, teslim olarak, yere kapandılar” demektir.Secde kelimesinin ilk ortaya çıkışı, “devenin sahibini üstüne çıkarması için boynunu eğmesi” ve “meyve yüklü hurma dallarının, sahibinin rahat uzanıp toplamasına elverişli olarak eğilmesi” anlamındadır. Daha sonra kelime “ülke krallarının bastırdıkları para üstündeki kabartma resimlere tebaanın baş eğerek bağlılık göstermesi” anlamında kullanılmıştır.
Ebû Müslim, bu âyetteki secde için “boyun eğmek ve itaat etmek” mânasının kastedildiğini söylemiştir. (Râzî) Nitekim bir sonraki âyetteki tekzib/yalanlama”, secdenin karşıtı olarak kullanılmıştır.Bu âyet okunduğunda secde etmenin gerekli olup olmadığı konusunda Hz. Peygamber’in uygulamasıyla ilgili farklı rivayetlere dayalı olarak değişik görüşler İleri sürülmüştür. “Vacip” veya “sünnet” olarak kabul edenler olduğu gibi “ne vacip ne sünnettir” diyenler olmuştur
İnşikak 84 / 22 :Aksine o inkar edenler  yalanlıyorlar.
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُكَذِّبُونَ
Belillezîne keferû yukezzibûn
İnşikak 84 / 23:Oysa Allah içlerinde sakladıklarını biliyor.
وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ
Vallâhu a’lemu bimâ yûûn
İnşikak 84 /24:Onun için onlara elîm bir azap müjdele!
فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Fe beşşirhum bi azâbin elîm
İnşikak 84 /25:Ancak iman edip iyi ameller işleyenler başkadır. Onlara ecrun gayru memnûnin=  tükenmez bir ecir vardır.
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum ecrun gayru memnûn


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder