Mushaf’taki resmi sırası :57
Nuzul Sırası: : 94
Toplam Ayet Sayısı : 29 mufassal surelerdendir."mufassal" denilmesinin sebebi, bunların birbirlerinden arka arkaya "besmele" ile ayrılmış bulunmalarıdır
İndiği Dönem :Mekke’de nâzil olduğu yolunda bazı rivayetler varsa da Medine döneminde olduğuna dair görüş birliği vardır.Muhtevasından, surenin Uhud Savaşı ile Hudeybiye Antlaşması arasında bir dönemde nazil olduğu anlaşılmaktadır. Zilzâl sûresinden sonra, Muhammed sûresinden önce nâzil olmuş ve genellikle Medine’de inen sûreler arasına yerleştirilmiştir.
Sure adı : 25. âyette geçen “elHadîd” kelimesinden almıştır.Arapça’da demir anlamına gelen “hadid” kelimesiyle isimlenmiş ve demirin önemine işaret ettiği için bu adı almıştır. Hadid suresi, "sebbeha" ve "yüsebbihu" kelimeleriyle başlamaktadır.Bundan dolayı Müsebbihat altı sûrenin ortak adı olan surelerden. Diğerleri Müsebbihat sureleri Haşr, Saff, Cuma ve Tegâbün sûreleridir
27 Cüz
Rahman Ve Rahim Olan Allah Adıyla
Hadid 57/1 Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’ı tespih etmektedir. O, El aziz'dir O çok yüce kudreti dâimâ üstündür, El-hakim Hep doğru kararları hükmeden Her hükmünde tam isabet kaydeden hikmet sahibidir.
سَبَّحَ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Sebbeha lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm
Hadid 57/2 Göklerin ve yerin mülkiyeti O'nundur. Diriltir ve öldürür. O El Kadir'dir her şeye güç yetiren her şeye tam bir ölçü kılandır
لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ يُحْيِي وَيُمِيتُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), yuhyî ve yumîtu, ve huve alâ kulli şey’in kadîr
Hadid 57/3 El- Evveldir İlk O’dur,El-Ahir sonraki de O'dur.Ez -Zahirdir delilleriyle varlığı apaçık olan ,El-Batındır zatını akılların O’nu idrâk edemediği, her şeyi sınırsız bilen El-Alim olan Allah'tır
هُوَ الْأَوَّلُ وَالْآخِرُ وَالظَّاهِرُ وَالْبَاطِنُ وَهُوَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Huvel evvelu vel âhiru vez zâhiru vel bâtın(bâtınu), ve huve bi kulli şey’in alîm
Hadid 57/4 Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden O'dur. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona çıkanı bilir. Her nerede iseniz, O sizinle beraberdir, Allah, yaptıklarınızı görendir.
هُوَ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْأَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنزِلُ مِنَ السَّمَاء وَمَا يَعْرُجُ فِيهَا وَهُوَ مَعَكُمْ أَيْنَ مَا كُنتُمْ وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
Huvelleziy halekassemavati vel´arda fiy sitteti eyyamin summesteva ´alel´arşi ya´lemu ma yelicu fiylardi ve ma yahrucu minha ve ma yenzilu minessemai ve ma ya´rucu fiyha ve huve me´akum eyne ma kuntum vallahu bima ta´melune besıyrun.
Hadid 57/5 Göklerin ve yerin hakimiyeti O’nundur. Bütün işler ancak O’na döndürülür.
لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَإِلَى اللَّهِ تُرْجَعُ الأمُورُ
Lehu mulkus semâvâti vel ard(ardı), ve ilâllâhi turceul umûr
Hadid 57/6 Geceyi gündüze sokar, gündüzü de geceye sokar. Huve alîmun bi zâtis sudûr =O, sinelerin özünü hakkıyla bilendir.
يُولِجُ اللَّيْلَ فِي النَّهَارِ وَيُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَهُوَ عَلِيمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ
Yûlicul leyle fîn nehâri ve yûlicun nehâre fîl leyl(leyli) ve huve alîmun bi zâtis sudûr
Hadid 57/7 Allah'a ve Resulüne iman edin. Sizi hâkim kıldığı, sizin yönetiminize verdiği şeylerden harcayın. Sizden, inanıp güvenenler ve harcayanlar için büyük mükafat vardır.
آمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَأَنفِقُوا مِمَّا جَعَلَكُم مُّسْتَخْلَفِينَ فِيهِ فَالَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَأَنفَقُوا لَهُمْ أَجْرٌ كَبِيرٌ
Âminû billâhi ve resûlihî ve enfikû mimmâ cealekum mustahlefîne fîhi, fellezîne âmenû minkum ve enfekû lehum ecrun kebir
Hadid 57/8 Ne diye Allah'a iman etmiyorsunuz ki,Elçi sizi Rabbinize iman edesiniz diye davet edip duruyor?! Oysa sizden mîsâk =kesin söz de almıştı; eğer gerçek müminler olacaksanız.
وَمَا لَكُمْ لَا تُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ وَالرَّسُولُ يَدْعُوكُمْ لِتُؤْمِنُوا بِرَبِّكُمْ وَقَدْ أَخَذَ مِيثَاقَكُمْ إِن كُنتُم مُّؤْمِنِينَ
Ve mâ lekum lâ tu’minûne billâhi, ver resûlu yed’ûkum li tu’minû bi rabbikum ve kad ehaze mîsâkakum in kuntum mu’minîn
Hadid 57/9 O, sizi karanlıklardan nur aydınlığa çıkarmak için kuluna birbirini açıklayan apaçık âyetler indirendir. Şüphesiz Allah, size karşı er- Rauf' ismi ile kendisine yönelenleri, onlara zarar verip sıkıntıya sokacak davranışlardan koruyup uzaklaştıran, Ve Er Rahim ikramı bol, çok merhametlidir.
هُوَ الَّذِي يُنَزِّلُ عَلَى عَبْدِهِ آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَإِنَّ اللَّهَ بِكُمْ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Huvellezî yunezzilu alâ abdihî âyâtin beyyinâtin li yuhricekum minez zulumâti ilân nûr(nûri), ve innallâhe bikum le raûfun rahîm
Hadid 57/10 Size ne oluyor ki Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerde ve yerde bulunan her şey yalnız Allah'a kalacaktır. Sizden o büyük fetihten önce infak edip savaşanlar ile, savaştan sonra infak edip savaşanlar eşit değillerdir. Onların derecesi sonradan infak edip savaşanlardan daha yüksektir. Allah hepsine de güzel şeyleri vaad etmiştir. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
مَا لَكُمْ أَلَّا تُنفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَلِلَّهِ مِيرَاثُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ لَا يَسْتَوِي مِنكُم مَّنْ أَنفَقَ مِن قَبْلِ الْفَتْحِ وَقَاتَلَ أُوْلَئِكَ أَعْظَمُ دَرَجَةً مِّنَ الَّذِينَ أَنفَقُوا مِن بَعْدُ وَقَاتَلُوا وَكُلًّا وَعَدَ اللَّهُ الْحُسْنَى وَاللَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ
Ve mâ lekum ellâ tunfikû fî sebîlillâhi, ve lillâhi mîrâsus semâvâti vel ard(ardı), lâ yestevî minkum men enfeka min kablil fethi ve kâtele, ulâike a’zamu dereceten minellezîne enfekû min ba’du ve kâtelû ve kullen vaadallâhul husnâ, vallâhu bi mâ ta’melûne habîr
Hadid 57/11 Kim Allah’a kardan hasen=güzel bir borç verecek ki, Allah da onu kendisine kat kat ödesin. Ona çok kerim = cömertçe verilecek ecir de vardır.
مَن ذَا الَّذِي يُقْرِضُ اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا فَيُضَاعِفَهُ لَهُ وَلَهُ أَجْرٌ كَرِيمٌ
Men zellezî yukridullâhe kardan hasenen fe yudâifehu lehu ve lehû ecrun kerîm
Hadid 57/12 O gün mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların nurlarının önlerinden ve sağlarından koştuğunu görürsün. 'Bugün sizin müjdeniz altından ırmaklar akan, içinde sonsuza kadar kalacağınız cennetlerdir.' İşte o, fevzül azîmdir =büyük kurtuluş budur.
يَوْمَ تَرَى الْمُؤْمِنِينَ وَالْمُؤْمِنَاتِ يَسْعَى نُورُهُم بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَبِأَيْمَانِهِم بُشْرَاكُمُ الْيَوْمَ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Yevme terâl mu’minîne vel mu’minâti yes’â nûruhum beyne eydîhim ve bi eymânihim buşrâkumul yevme cennâtun tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ, zâlike huvel fevzul azîm
Hadid 57/13 O gün, münafık erkekler ile münafık kadınlar, iman edenlere derler ki: " Bize bir bakın, sizin nurunuzdan birazcık alıp yararlanalım." Onlara: "Arkanıza dönün de bir nur arayıp bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında kapısı olan bir sur çekilmiştir; onun iç tarafında her türlü ikram, rahmet, dış tarafında azap vardır.
يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذِينَ آمَنُوا انظُرُونَا نَقْتَبِسْ مِن نُّورِكُمْ قِيلَ ارْجِعُوا وَرَاءكُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا فَضُرِبَ بَيْنَهُم بِسُورٍ لَّهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فِيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِن قِبَلِهِ الْعَذَابُ
Yevme yekûlul munâfikûne vel munâfikâtu lillezîne âmenûnzurûnâ naktebis min nûrikum, kîlerciû verâekum fel temisû nûrâ(nûren), fe duribe beynehum bi sûrin lehu bâbun, bâtınuhu fîhir rahmetu ve zâhiruhu min kıbelihil azâb,
Hadid 57/14 Mü’minlere şöyle seslenirler: “Biz sizinle beraber değil miydik?” Müminler derler ki: “Evet, ama siz ancak siz kendinizi fitneye düşürdünüz, gözlediniz, şüpheye düştünüz ve kuruntular sizi aldattı.O garur =çok aldatıcı sizi Allah ile aldattı..”Nihayet Allah'ın emri geldi çattı.”
يُنَادُونَهُمْ أَلَمْ نَكُن مَّعَكُمْ قَالُوا بَلَى وَلَكِنَّكُمْ فَتَنتُمْ أَنفُسَكُمْ وَتَرَبَّصْتُمْ وَارْتَبْتُمْ وَغَرَّتْكُمُ الْأَمَانِيُّ حَتَّى جَاء أَمْرُ اللَّهِ وَغَرَّكُم بِاللَّهِ الْغَرُورُ
Yunâdûnehum e lem nekun meakum, kâlû belâ ve lâkinnekum fetentum enfusekum ve terabbastum vertebtum ve garratkumul emâniyyu hattâ câe emrullâhi ve garrakumbillâhil garûr
Hadid 57/15 Bugün artık ne sizden, ne de inkâr edenlerden bir fidye alınır. Barınağınız ateştir. Size yaraşan odur. Orası gidilecek ne kötü yerdir!
فَالْيَوْمَ لَا يُؤْخَذُ مِنكُمْ فِدْيَةٌ وَلَا مِنَ الَّذِينَ كَفَرُوا مَأْوَاكُمُ النَّارُ هِيَ مَوْلَاكُمْ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ
Fel yevme lâ yu’hazu minkum fidyetun ve lâ minellezîne keferû, me’vâkumun nâr(nâru), hiye mevlâkum, ve bi’sel masîr
Hadid 57/16 İman edenlerin Allah'ı ve O'ndan inen hakikati anınca kalplerinde ürperti duymalarının vakti hala gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitap verilenler gibi olmasınlar; onların üzerinden uzun zaman geçti de kalbleri katılaştı; çoğu, yoldan çıkmış fasık kimselerdir.
أَلَمْ يَأْنِ لِلَّذِينَ آمَنُوا أَن تَخْشَعَ قُلُوبُهُمْ لِذِكْرِ اللَّهِ وَمَا نَزَلَ مِنَ الْحَقِّ وَلَا يَكُونُوا كَالَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ مِن قَبْلُ فَطَالَ عَلَيْهِمُ الْأَمَدُ فَقَسَتْ قُلُوبُهُمْ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ فَاسِقُونَ
E lem ye’ni lillezîne âmenû en tahşea kulûbuhum li zikrillâhi ve mâ nezele minel hakkı ve lâ yekûnû kellezîne ûtûl kitâbe min kablu fe tâle aleyhimul emedu fe kaset kulûbuhum, ve kesîrun minhum fâsikûn
Zikir ve Kur'an dinleme esnasında mü'minlerin kalplerinin hakka saygılı olmaları ve huşu' duymaları zamanı gelmedimi ki Kur'an'ı anlasınlar, O'na İtaat edip teslim olsunlar. Mü'minlerden kalpleri huşu' konusunda gevşeyen bir grup varya, onların kalplerinin yumuşayıp hakka saygılı olmaları ve mutmain ruhlar ile Allah'ın emrini severek kabul etmeleri zamanı gelmedimi ki Allah'ı ansınlar. Kur'an'a kulak versinler!
Hadid 57/17 Bilin ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmektedir. Şüphesiz Biz, umulur ki ta’kılûn =aklınızı kullanırsınız diye size ayetleri açıkladık.
اعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا قَدْ بَيَّنَّا لَكُمُ الْآيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
İ’lemû ennellâhe yuhyil arda ba’de mevtihâ, kad beyyennâ lekumul âyâti leallekum ta’kılûn
Hadid 57/18 Şüphesiz ki sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar ve Karzen Hasenen:Allah’a güzel bir borç verenler var ya, onlara kat kat ödenir. Ayrıca onlara kerim bir ecirde vardır.
إِنَّ الْمُصَّدِّقِينَ وَالْمُصَّدِّقَاتِ وَأَقْرَضُوا اللَّهَ قَرْضًا حَسَنًا يُضَاعَفُ لَهُمْ وَلَهُمْ أَجْرٌ كَرِيمٌ
İnnel mussaddikîne vel mussaddikâti ve akradûllâhe kardan hasenen yudâafu lehum ve lehum ecrun kerîm
Hadid 57/19 Allah'a ve peygamberlerine iman edenler işte onlar sıddıklardır =dosdoğru olanlar ve Rableri katında tanık =şahit olanlar onlardır Onların ecirleri ve nurları vardır. İnkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar da cahîm (alevli ateş) halkıdır.
وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ وَالشُّهَدَاء عِندَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
Vellezîne âmenû billâhi ve rusulihî ulâike humus sıddîkûne veş şuhedâu inde rabbihim, lehum ecruhum ve nûruhum, vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbul cahîm
Hadid 57/20 Bilin ki dünyâ hayâtı bir oyun, eğlence, süs, kendi aranızda övünme mal ve evlâd çoğaltma yarışıdır. Tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur, onu sapsarı görürsün, sonra çerçöp olur. Âhirette ise çetin bir azâb; Allah'tan mağfiret ve rızâ vardır.Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir.
اعْلَمُوا أَنَّمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا لَعِبٌ وَلَهْوٌ وَزِينَةٌ وَتَفَاخُرٌ بَيْنَكُمْ وَتَكَاثُرٌ فِي الْأَمْوَالِ وَالْأَوْلَادِ كَمَثَلِ غَيْثٍ أَعْجَبَ الْكُفَّارَ نَبَاتُهُ ثُمَّ يَهِيجُ فَتَرَاهُ مُصْفَرًّا ثُمَّ يَكُونُ حُطَامًا وَفِي الْآخِرَةِ عَذَابٌ شَدِيدٌ وَمَغْفِرَةٌ مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانٌ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَا إِلَّا مَتَاعُ الْغُرُورِ
İ’lemû ennemâl hayâtud dunyâ leibun ve lehvun ve zînetun ve tefâhurun beynekum ve tekâsurun fîl emvâli vel evlâd(evlâdi), ke meseli gaysin a’cebel kuffâre nebâtuhu summe yehîcu fe terâhu musferran summe yekûnu hutâmâ(hutâmen), ve fîl âhırati azâbun şedîdun ve magfiratun minallâhi ve rıdvânun, ve mâl hayâtud dunyâ illâ metâul gurûr
Hadid 57/21 Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni, gökle yerin genişliği kadar olan, Allah’a ve Elçisine inananlar için hazırlanan cenneti elde etmek için yarışın. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. vallâhu zûl fadlil azîm =Allah,büyük lütuf sahibidir.
سَابِقُوا إِلَى مَغْفِرَةٍ مِّن رَّبِّكُمْ وَجَنَّةٍ عَرْضُهَا كَعَرْضِ السَّمَاء وَالْأَرْضِ أُعِدَّتْ لِلَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ ذَلِكَ فَضْلُ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Sâbikû ilâ magfiratin min rabbikum ve cennetin arduhâ ke ardıs semâi vel ardı uıddet lillezîne âmenû billâhi ve rusulihî, zâlike fadlullâhi yu’tîhi men yeşâu, vallâhu zûl fadlil azîm
Hadid 57/22 Yeryüzüne ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki biz onu yaratmadan önce o, Kitap'da bulunmasın.Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır!
مَا أَصَابَ مِن مُّصِيبَةٍ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي أَنفُسِكُمْ إِلَّا فِي كِتَابٍ مِّن قَبْلِ أَن نَّبْرَأَهَا إِنَّ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرٌ
Mâ esâbe min musîbetin fîl ardı ve lâ fî enfusikum illâ fî kitâbin min kabli en nebraehâ, inne zâlike alâllâhi yesîr
Hadid 57/23 Bu, yitirdiğiniz bir şey için üzülmemeniz ve O’nun size verdiği nimetlerle de şımarmamanız içindir. Allah kendini beğenip övünenleri sevmez.
لِكَيْلَا تَأْسَوْا عَلَى مَا فَاتَكُمْ وَلَا تَفْرَحُوا بِمَا آتَاكُمْ وَاللَّهُ لَا يُحِبُّ كُلَّ مُخْتَالٍ فَخُورٍ
Li keylâ te’sev alâ mâ fâtekum ve lâ tefrahû bi mâ âtâkum, vallâhu lâ yuhıbbu kulle muhtâlin fehûr
Hadid 57/24 Onlar cimrilik eder ve insanlara da cimriliği önerirler. Kim de yüz çevirirse şüphesiz Allah Ganî’dir hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, yaptığını da güzel yapan. övgüye layık Hamid olandır.
الَّذِينَ يَبْخَلُونَ وَيَأْمُرُونَ النَّاسَ بِالْبُخْلِ وَمَن يَتَوَلَّ فَإِنَّ اللَّهَ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Ellezîne yebhalûne ve ye’murûnen nâse bil buhli, ve men yetevelle fe innellâhe huvel ganiyyul hamîd
Hadid 57/25 Andolsun, Biz elçilerimizi beyyinelerle apaçık belgelerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye, onlarla birlikte kitabı ve mizanı =dengeyi indirdik. Ve kendisine çetin bir sertlik ve insanlar için yararlar bulunan demiri de biz indirdik; Öyle ki Allah, kendisine ve elçilerine kimin içten gayb ile kimlerin yardım edeceğini bilsin . Şüphesiz Allah, El-Kavî sonsuz güç ve kudret sahibidir El aziz'dir O çok yüce kudreti dâimâ üstündür.
لَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَأَنزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْمِيزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِ وَأَنزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللَّهُ مَن يَنصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِ إِنَّ اللَّهَ قَوِيٌّ عَزِيزٌ
Lekad erselnâ rusulenâ bil beyyinâti ve enzelnâ meahumul kitâbe vel mîzâne li yekûmen nâsu bil kıst(kıstı), ve enzelnâl hadîde fîhi be’sun şedîdun ve menâfiu lin nâsi ve li ya’lemallâhu men yansuruhu ve rusulehu bil gayb(gaybi), innallâhe kavîyyun azîz
Hadid 57/26 Andolsun biz Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik ve onların soylarına nebilik ve kitabı verdik. Onlardan doğru yolu bulan vardır. Onların çoğu ise yoldan çıkmış kimselerdir.
وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا وَإِبْرَاهِيمَ وَجَعَلْنَا فِي ذُرِّيَّتِهِمَا النُّبُوَّةَ وَالْكِتَابَ فَمِنْهُم مُّهْتَدٍ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ فَاسِقُونَ
Ve lekad erselnâ nûhan ve ibrâhîme ve cealnâ fî zurriyyetihimân nubuvvete vel kitâbe fe minhum muhtedin, ve kesîrun minhum fâsikûn
Hadid 57/27 Sonra onların izleri üzere elçilerimizi ardarda gönderdik. Arkalarından da Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Ona İncil'i verdik ve ona uyanların kalplerine bir şefkat ve iyilik merhamet duygusu yerleştirdik. Kendilerinin çıkardıkları ruhbanlığı ise biz kendilerine farz kılmamıştık. Ancak bunu sırf Allah'ın rızasını kazanmak arzusu ile yaptılar; fakat onu gereği gibi yapmadılar Biz de onlardan iman edenlere ecirlerini verdik. Fakat onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir.
ثُمَّ قَفَّيْنَا عَلَى آثَارِهِم بِرُسُلِنَا وَقَفَّيْنَا بِعِيسَى ابْنِ مَرْيَمَ وَآتَيْنَاهُ الْإِنجِيلَ وَجَعَلْنَا فِي قُلُوبِ الَّذِينَ اتَّبَعُوهُ رَأْفَةً وَرَحْمَةً وَرَهْبَانِيَّةً ابْتَدَعُوهَا مَا كَتَبْنَاهَا عَلَيْهِمْ إِلَّا ابْتِغَاء رِضْوَانِ اللَّهِ فَمَا رَعَوْهَا حَقَّ رِعَايَتِهَا فَآتَيْنَا الَّذِينَ آمَنُوا مِنْهُمْ أَجْرَهُمْ وَكَثِيرٌ مِّنْهُمْ فَاسِقُونَ
Summe kaffeynâ alâ âsârihim bi rusulinâ ve kaffeynâ bi îsâbni meryeme ve âteynâhul incîle ve cealnâ fî kulûbillezînettebeûhu ra’feten ve rahmeten, ve rahbâniyyetenibtedeûhâ mâ ketebnâhâ aleyhim illâbtigâe rıdvânillâhi fe mâ raavhâ hakka riâyetihâ, fe âteynâllezîne âmenû minhum ecrahum, ve kesîrun minhum fâsikûn
Hadid 57/28 Ey iman edenler! Allah’a karşı takva sahibi olun ve Elçisine iman edin ki, size ikramından rahmetinden iki kat pay versin, size kendisiyle yürüyeceğiniz bir nur versin ve sizi bağışlasın. Allah Gafur’dur,suçları örterek, çok bağışlayan, ve ikramı bol, çok merhamet eden Rahim'dir
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَآمِنُوا بِرَسُولِهِ يُؤْتِكُمْ كِفْلَيْنِ مِن رَّحْمَتِهِ وَيَجْعَل لَّكُمْ نُورًا تَمْشُونَ بِهِ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ
Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve âminû bi resûlihî yu’tikum kifleyni min rahmetihî ve yec’al lekum nûran temşûne bihî ve yagfir lekum, vallâhu gafûrun rahîm,
Hadid 57/29 Kitap ehli bilsinler ki, Allah'ın lütfundan hiçbir şey elde edemezler (bu lütfa malik değillerdir); lütuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir; vallâhu zûl fadlil azîm Allah büyük lütuf sahibidir.
لِئَلَّا يَعْلَمَ أَهْلُ الْكِتَابِ أَلَّا يَقْدِرُونَ عَلَى شَيْءٍ مِّن فَضْلِ اللَّهِ وَأَنَّ الْفَضْلَ بِيَدِ اللَّهِ يُؤْتِيهِ مَن يَشَاء وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Li ellâ ya’leme ehlul kitâbi ellâ yakdirûne alâ şey’in min fadlillâhi ve ennel fadle bi yedillâhi yu’tîhi men yeşâu, vallâhu zûl fadlil azîm
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder