Bu Blogda Ara
1 Aralık 2017 Cuma
55-RAHMAN
Mushaf’taki resmi sırası : 55
Nuzul Sırası: 97
Toplam Ayet Sayısı : 78
İndiği Dönem :Sahih kavle göre Mekke döneminde inmiştir.Rahmân sûresi, inkârcı muhatapların Furkan 60’taki Rahmân da neymiş?” sorusuna cevap olarak inmiş olduğu ifade edilmektedir.
Sure adı :Allah’ın “merhametin sonsuz kaynağı” oluşunu ifadeeden Rahmân adını ilk âyetinden alır. Allah’ın isimlerinden biriyle başlayan tek sûredir.
Sûrede başlıca, Allah’ın nimetleri,eşsizliğinde yegane oluşu ve kudretini gösteren kâinat delilleri ve günahkârların kıyamette karşılaşacakları korku ve şiddet konu edilmektedir.
Sûrenin bir özelliğide , "Artık rabbinizin nimetlerinden hangisini inkâr edebilirsiniz?" anlamındaki cümleye 31 defa yer verilmiştir
27. Cüz
Rahman Ve Rahim Olan Allah Adıyla
Rahman 55/1 Rahmân
الرَّحْمَنُ
Er rahmân
Rahman 55/2 Kur’an’ı öğretti.-
عَلَّمَ الْقُرْآنَ
Allemel kur’ân
Rahman 55/3 İnsanı yarattı.
خَلَقَ الْإِنسَانَ
Halakal insân
Rahman 55/4 Ona beyanı öğretti.
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ
Allemehul beyân
Rahman 55/5 Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir.
الشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍ
Eş şemsu vel kameru bi husbân(husbânin).
Rahman 55/6 Bitkiler ve ağaçlar da secde ederler.
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ
Ven necmu veş şeceru yescudân(yescudâni).
Rahman 55/7 Göğü yükseltti ve mizanı =dengeyi koydu.
وَالسَّمَاء رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْمِيزَانَ
Ves semâe rafeahâ ve vadaal mîzân(mîzâne).
Rahman 55/8 Mizanda = dengede/ölçüde haddi aşmayın
أَلَّا تَطْغَوْا فِي الْمِيزَانِ
Ellâ tatgav fîl mîzân(mîzâni).
Rahman 55/9 MİZAN =Denge /Ölçüyü hakka uygun tutunuz ve eksik tartmayınız!
وَأَقِيمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْمِيزَانَ
Ve ekîmul vezne bil kıstı ve lâ tuhsırûl mîzân
Rahman 55/10 Yeryüzünü de canlılar için alçaltıp koydu.
وَالْأَرْضَ وَضَعَهَا لِلْأَنَامِ
Vel arda vadaahâ lil enâm
Rahman 55/11 Orada meyveler ve salkımlı hurma ağaçları vardır.
فِيهَا فَاكِهَةٌ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْأَكْمَامِ
Fîhâ fâkihetun ven nahlu zâtul ekmâm
Rahman 55/12 Yapraklı taneler, hoş kokulu bitkiler vardır.
وَالْحَبُّ ذُو الْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُ
Vel habbu zul asfi ver reyhân
Rahman 55/13 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/14 İnsanı,pişmiş kuru, ses veren bir balçıktan yarattı.
خَلَقَ الْإِنسَانَ مِن صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِ
Halakal insâne min salsâlin kel fahhâr
Rahman 55/15 Cinleri de maric hâlis ateşten yarattı.
وَخَلَقَ الْجَانَّ مِن مَّارِجٍ مِّن نَّارٍ
Ve halakal cânne min mâricin min nâr
Rahman 55/16 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/17 O, iki doğunun ve iki batının Rabbidir.
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِ
rabbul meşrikayni ve rabbul magribeyn
Rahman 55/18 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/19 Birbirleriyle kavuşmak üzere iki denizi salıverdi.
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
Merecel bahrayni yeltekıyân
Rahman 55/20 İkisi arasında bir engel =berzah vardır; birbirlerinin sınırını geçmezler.
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ
Beynehumâ berzehun lâ yebgıyân
Rahman 55/21 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/22 İkisinden de inci ve mercan çıkar.
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ
Yahrucu min humâl lu’luu vel mercân
Rahman 55/23 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/24 Denizde akıp giden dağlar gibi yüksek gemiler de O’nundur.
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنشَآتُ فِي الْبَحْرِ كَالْأَعْلَامِ
Ve lehul cevâril munşeâtu fîl bahri kel a’lâm
Rahman 55/25 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/26 Yer üzerinde bulunan her şey fânidir.
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍ
Kullu men aleyhâ fân
Rahman 55/27 Yalnız Rabbinin celâl ve ikrâm sâhibi vech =yüzü bâki kalacaktır.
وَيَبْقَى وَجْهُ رَبِّكَ ذُو الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Ve yebkâ vechu rabbike zûl celâli vel ikrâm
Rahman 55/28 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/29 Göklerde ve yerde kim varsa O'ndan ister. O, her an yaratma halindedir
يَسْأَلُهُ مَن فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ فِي شَأْنٍ
Yes’eluhu men fîs semâvâti vel ard(ardı), kulle yevmin huve fî şe’nin.
Rahman 55/30 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/31 Eyyuhe'l sakâlani.= Ey ağır bir yükün altına giren çift =(insan ve cin ) kendilerine sorumluluk yüklenenler. Sizin de hesabınızı ele alacağız.
سَنَفْرُغُ لَكُمْ أَيُّهَا الثَّقَلَانِ
Se nefrugu lekum eyyuhâs sekalâni.
Rahman 55/32 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/33 Yâ ma'şeral cinni vel insi =Ey cin ve insan topluluğu! Eğer göklerin ve yerin bucaklarından aşıp geçmeye güç yetirebilirseniz, hemen aşıp geçin; ancak 'üstün bir güç (sultan)' olmaksızın aşıp geçemezsiniz.
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْإِنسِ إِنِ اسْتَطَعْتُمْ أَن تَنفُذُوا مِنْ أَقْطَارِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ فَانفُذُوا لَا تَنفُذُونَ إِلَّا بِسُلْطَانٍ
Yâ ma'şeral cinni vel insi inisteta'tum en tenfuzû min aktâris semâvâti vel ardı fenfuzû, lâ tenfuzûne illâ bi sultân
Rahman 55/34 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/35 Ey insanlar ve cinler! Üzerinize dumansız bir alev ve ateşsiz bir duman gönderilir de kurtulamazsınız.
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِّن نَّارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنتَصِرَانِ
Yurselu aleykumâ şuvâzun min nârin ve nuhâsun fe lâ tentesırân
Rahman 55/36 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/37 Gök yarılıp da erimiş yağ gibi kırmızı bir gül halini aldığı zaman,
فَإِذَا انشَقَّتِ السَّمَاء فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِ
Fe îzen şakkatis semâu fe kânet verdeten ked dihân
Rahman 55/38 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/39 İşte o gün ne insana, ne cine zenbihi =günahı sorulmayacak.
فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُسْأَلُ عَن ذَنبِهِ إِنسٌ وَلَا جَانٌّ
Fe yevme izin lâ yus’elu an zenbihî insun ve lâ cânn
Rahman 55/40 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/41:Mücrimler =suçlular simalarından tanınır da, perçemlerinden ve ayaklarından yakalanırlar.
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِسِيمَاهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاصِي وَالْأَقْدَامِ
Yu’raful mucrımûne bi sîmâhum fe yu’hazu bin nevâsî vel akdâm
Rahman 55/42 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/43 İşte bu suçluların yalanladıkları cehennemdir.
هَذِهِ جَهَنَّمُ الَّتِي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَ
Hâzihî cehennemulletî yukezzibu bihâl mucrimûn
Rahman 55/44 Onlar, cehennem ateşi ile yüksek derecede hamim =kaynar su arasında gider gelirler.
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَمِيمٍ آنٍ
Yetûfûne beynehâ ve beyne hamîmin ân
Rahman 55/45 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Kötüler için cehennemin varlığı bir nimettir.
Rahman 55/46 Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır;
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ جَنَّتَانِ
Ve li men hâfe makâme rabbihî cennetâni.
Rahman 55/47 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/48 İki cennet de çeşit çeşit ağaçlarla doludur.
ذَوَاتَا أَفْنَانٍ
Zevâtâ efnân(efnânin).
Rahman 55/49 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/50 İçlerinde akan iki pınar vardır.
فِيهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِ
Fî himâ aynâni tecriyân
Rahman 55/51 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/52 İkisinde de her meyveden çift çift vardır.,
فِيهِمَا مِن كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِ
Fî himâ min kulli fâkihetin zevcân
Rahman 55/53 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/54 Astarları atlastan yataklara yaslanırlar. İki cennetin de meyveleri önlerine yakın devşirilecek
مُتَّكِئِينَ عَلَى فُرُشٍ بَطَائِنُهَا مِنْ إِسْتَبْرَقٍ وَجَنَى الْجَنَّتَيْنِ دَانٍ
Muttekiîne alâ furuşin batâinuhâ min istebrak(istebrakin), ve cenel cenneteyni dân
Rahman 55/55 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/56 Oralarda bakışlarını yalnız eşlerine dikmiş güzeller vardır ki, onlardan önce kendilerine ne bir insan ne de bir cin dokunmuştur.
فِيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
Fîhinne kâsirâtut tarfi lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn
Rahman 55/57 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/58 Onlar sanki yakut ve mercandır.
كَأَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُ
Ke enne hunnel yâkûtu vel mercân
Rahman 55/59 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/60 İhsanlı =güzel davranmanın karşılığı elbette ihsan =güzelliktir;
هَلْ جَزَاء الْإِحْسَانِ إِلَّا الْإِحْسَانُ
Hel cezâul ihsâni illâl ihsân
Rahman 55/61 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/62 Bu ikisinin alt düzeyde iki cennet daha var.
وَمِن دُونِهِمَا جَنَّتَانِ
Ve min dûnihimâ cennetân
Rahman 55/63 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/64 Bu iki cennetin ikisi de yemyeşildir.
مُدْهَامَّتَانِ
Mudhâmmetân
Rahman 55/65 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/66 Onların içinde de sürekli fışkırıp akan iki pınar vardır.
فِيهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِ
Fîhi mâ aynâni neddâhatân
Rahman 55/67 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/68 İçlerinde her türlü meyve, hurma ve nar vardır.
فِيهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌ
Fîhi mâ fâkihetun ve nahlun ve rummân
Rahman 55/69 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/70 Orada huyları güzel, yüzleri güzeller vardır.
فِيهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌ
Fîhinne hayrâtun hisân
Rahman 55/71 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/72 Çadırlardan çıkmayan çıkmayan huriler tertemiz hizmetçiler.
حُورٌ مَّقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ
Hûrun maksûrâtun fîl hiyâm
Rahman 55/73 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/74 Bunlara onlardan önce ne bir insan ne bir cin dokunmuştur.
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ إِنسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ
Lem yatmishunne insun kablehum ve lâ cânn
Rahman 55/75 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/76 Yeşil yastıklara ve güzel döşeklere yaslanırlar.
مُتَّكِئِينَ عَلَى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍ
Muttekiîne alâ rafrafin hudrin ve abkariyyin hisân
Rahman 55/77 O hâlde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?
فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân
Rahman 55/78 Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin adı Mübarek’tir= Yücedir.
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ
Tebârakesmu rabbike zîl celâli vel ikrâm
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder