Bu Blogda Ara

2 Aralık 2017 Cumartesi

74- MÜDDESSİR

Mushaf’taki resmi sırası :74
Nuzul Sırası: 4.sırada ilk indirilen sürelerdendir.
Toplam Ayet Sayısı : 56
İndiği dönem: Mekke döneminde indirilmiştir
Sure Adı : birinci âyette geçen “el Müddessir”kelimesinden almıştır. Müddessir, tıpkı bir önceki sûrenin adı olan örtüsüne bürünen kişi anlamındadır.
Müzzemmil: Üste bir şey almak, yüklenmek
Müddessir: Alta bir şey almaktır.Bu kelimenin kök anlamının aslı tedessera”dır , kişi altına bir şey aldı. Onun için yatak bu isimle isimlendirilir. Yatan kişi, yatak üzerinde yatarken  Müzzemmil olarak yatan kişi manasına gelir.  Müzzemmil ve Müddessir arasında çift boyutluluk var.
Kur’an ın mesani özelliği gereği. Müzzemmil eylemin inşasına, Müddessir söylemin ve ahlakın inşasına dairdir. Müzzemmil ve Müddessir sûrelerinin ikisi de örtünüp bürünen kum  (kalk) emriyle başlıyor..

29 Cüz

Rahman Ve Rahim Olan Allah Adıyla
Müddesir 74/1 Ey bürünüp örtünen,
يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ
Yâ eyyuhâl muddessir
Müddesir 74/2 Kalk, ve insanları uyar.
قُمْ فَأَنذِرْ
Kum fe enzir.
Müddesir 74/3 Rabbini tekbir et
وَرَبَّكَ فَكَبِّرْ
Ve rabbeke fe kebbir.
Müddesir 74/ 4  Elbiseni temizle.
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ
Ve siyâbeke fe tahhir.
Müddesir 74/5 Pislikten kaçınıp uzaklaş.
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ
Ver rucze fehcur.
Müddesir 74/6 Verdiğini çok bularak başa kakma.
وَلَا تَمْنُن تَسْتَكْثِرُ
Ve lâ temnun testeksir
 Müddesir 74/7 Rabbin için sabret!
 وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ
Ve li rabbike fasbir.


 Müddesir 74/8  Çünkü O Sûr'a üfürüldüğü zaman var ya,
فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ
Fe izâ nukıra fîn nâkûri.
 Müddesir 74/9  İşte o gün zorlu bir gündür.
فَإِذَا نُقِرَ فِي النَّاقُورِ
Fe zâlike yevme izin yevmun asîrun.
 Müddesir 74/ 10 Kafirler için çok zor olacak. 
عَلَى الْكَافِرِينَ غَيْرُ يَسِيرٍ
Alâl kâfirîne gayru yesîr.


 Müddesir 74/ 11 Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak;
ذَرْنِي وَمَنْ خَلَقْتُ وَحِيدًا
Zernî ve men halaktu vahîdâ(vahîden).
Müddesir 74/12  Ki Ben ona, 'alabildiğine geniş kapsamlı bir mal' (servet) verdim.
وَجَعَلْتُ لَهُ مَالًا مَّمْدُودًا
Ve cealtu lehu mâlen memdûdâ(memdûden).
Müddesir 74/13 Göz önünde oğullar
وَبَنِينَ شُهُودًا
Ve benîne şuhûdâ.
Müddesir 74/14 Ve sayısız imkan ve fırsatları önüne serdim.
وَمَهَّدتُّ لَهُ تَمْهِيدًا
Ve mehhedtu lehu temhîdâ
Müddesir 74/15 Sonra da o hırsla daha da artırmamı umar.
ثُمَّ يَطْمَعُ أَنْ أَزِيدَ
Summe yatmau en ezîd
Müddesir 74/16 Hayır; çünkü o, Bizim ayetlerimize karşı 'kesin bir inatçıdır."
كَلَّا إِنَّهُ كَانَ لِآيَاتِنَا عَنِيدًا
Kellâ, innehu kâne li âyâtinâ anîdâ
Müddesir 74/17 Onu alabildiğine sarp bir yokuşa süreceğim.
سَأُرْهِقُهُ صَعُودًا
Se urhikuhu saûdâ


Müddesir 74/18 Çünkü o, düşündü taşındı, ölçtü biçti.
إِنَّهُ فَكَّرَ وَقَدَّرَ
İnnehu fekkera ve kadder
Müddesir 74/19 Kahrolası, nasıl bir ölçü koydu?
فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ
Fe kutile keyfe kadder
Müddesir 74/20 Yine kahrolası, nasıl bir ölçü koydu?
ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ
Summe kutile keyfe kadder
Müddesir 74/21Sonra bir baktı.
ثُمَّ نَظَرَ
Summe nazar
Müddesir 74/ 22 Sonra kaşlarını çattı ve yüzünü ekşitti.
ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ
Summe abese ve beser
Müddesir 74/ 23 Sonra da sırt çevirdi ve büyüklük tasladı
ثُمَّ أَدْبَرَ وَاسْتَكْبَرَ
Summe edbera vestekber
Müddesir 74/ 24 Böylece: "Bu, yalnızca 'aktarılarak öğrenilen' bir büyüdür" dedi.
فَقَالَ إِنْ هَذَا إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ
Fe kâle in hâzâ illâ sihrun yu’ser(yu’seru).
Müddesir 74/ 25 Bu, bir beşer sözünden başkası değildir."
إِنْ هَذَا إِلَّا قَوْلُ الْبَشَرِ
İn hâzâ illâ kavlul beşer(beşeri).


Müddesir 74/ 26 Ben onu “Sekar”a  sokacağım.
سَأُصْلِيهِ سَقَرَ
Se uslîhi sekar
Müddesir 74/ 27  Sekar nedir, sen bilir misin?
وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ
Ve mâ edrâke mâ sekar
Müddesir 74/ 28 Ne alıkoyar, ne bırakır.
لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ
Lâ tubkî ve lâ tezer
Müddesir 74/ 29  İnsana gerçek hakikati gösterir derileri tamamıyla yakıp kavurur.
لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ
Levvâhatun lil beşer
Müddesir 74/ 30 Onun üzerinde ondokuz vardır.
عَلَيْهَا تِسْعَةَ عَشَرَ
Aleyhâ tis'ate aşar


Müddesir 74/ 31 Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkâr edenler için yalnızca bir fitne konusu yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler böylece kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kafirler de şöyle desin: "Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?"  Allah, sapıklığı tercih edenin sapıklığını onaylar, doğru yolu tercih edeni de yola getirir. Rabbinin ordularını kendisinden başka hiç kimse bilmez. Bu ise, beşer insan için yalnızca bir öğüttür.
وَمَا جَعَلْنَا أَصْحَابَ النَّارِ إِلَّا مَلَائِكَةً وَمَا جَعَلْنَا عِدَّتَهُمْ إِلَّا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا لِيَسْتَيْقِنَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَيَزْدَادَ الَّذِينَ آمَنُوا إِيمَانًا وَلَا يَرْتَابَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ وَالْمُؤْمِنُونَ وَلِيَقُولَ الَّذِينَ فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ وَالْكَافِرُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَذَا مَثَلًا كَذَلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ مَن يَشَاء وَيَهْدِي مَن يَشَاء وَمَا يَعْلَمُ جُنُودَ رَبِّكَ إِلَّا هُوَ وَمَا هِيَ إِلَّا ذِكْرَى لِلْبَشَرِ
Ve mâ cealnâ ashâben nâri illâ melâiketen ve mâ cealnâ ıddetehum illâ fitneten lillezîne keferû li yesteykınellezîne ûtûl kitâbe ve yezdâdellezîne âmenû îmânen ve lâ yertâbellezîne ûtûl kitâbe vel mu’minûne, ve li yekûlellezîne fî kulûbihim maradun vel kâfirûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), kezâlike yudıllullâhu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, ve mâ ya’lemu cunûde rabbike illâ huve, ve mâ hiye illâ zikrâ lil beşer(beşeri)


Müddesir 74 / 32 Hayır; aya andolsun,
كَلَّا وَالْقَمَرِ
Kellâ vel kameri.,
Müddesir 74 / 33 Dönüp gittiği zaman geceye,
وَاللَّيْلِ إِذْ أَدْبَرَ
Vel leyli iz edber(edbere).
Müddesir 74 /34 Ağarmakta olan sabaha andolsun ki,
وَالصُّبْحِ إِذَا أَسْفَرَ
Ves subhı izâ esfer
Müddesir 74 / 35 Gerçekten o, büyüklerden biridir.
إِنَّهَا لَإِحْدَى الْكُبَرِ
İnnehâ le ıhdâl kuber
Müddesir 74 / 36  Beşer insanlık için bir uyarıdır.
نَذِيرًا لِّلْبَشَرِ
Nezîran lil beşer(beşeri).
Müddesir 74 /37  Sizlerden öne geçmek veya geride kalmak isteyenler için
لِمَن شَاء مِنكُمْ أَن يَتَقَدَّمَ أَوْ يَتَأَخَّرَ
*Li men şâe minkum en yetekaddeme ev yeteahhar


Müddesir 74 /38 Her nefis, kazandıklarına karşılık bir rehinedir.
كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ
Kullu nefsin bimâ kesebet rehînetun.
 Müddesir 74 /39 Ancak Ashab-ı Yemin sağ ehli hariç.
إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ
İllâ ashâbel yemîn
 Müddesir 74 /40 Onlar cennetlerdedir. Sorarlar.
فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءلُونَ
Fî cennâtin, yetesâelûn
 Müddesir 74 /41 Mücrimlerden.?
عَنِ الْمُجْرِمِينَ
Anil mucrimîn
Müddesir 74 /42 Sizi şu  sekara sürükleyip iten nedir?"
مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ
Mâ selekekum fî sekar
Müddesir 74 /43 Onlar: "Biz salat edenlerden  değildik" dediler.
قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ
Kâlû lem neku minel musallîn(musallîne).
Müddesir 74 /44 "Yoksula yedirmezdik."
وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ
Ve lem neku nut’ımul miskîn.
Müddesir 74 /45 
"Boş ve anlamsız şeylere dalıp gidenlerle biz de dalar giderdik."
وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ
Ve kunnâ nehûdu meal hâidîn
Müddesir 74 /46 "Din  gününü yalan sayıyorduk."
وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ
Ve kunnâ nukezzibu bi yevmid dîn
Müddesir 74 /47"Sonunda yakîn gelip bize çattı."
حَتَّى أَتَانَا الْيَقِينُ
Hattâ etânâl yakîn.
Müddesir 74 /48 Artık, şefaat edenlerin ,şefaati onlara bir yarar sağlamaz.
فَمَا تَنفَعُهُمْ شَفَاعَةُ الشَّافِعِينَ
Fe mâ tenfeuhum şefâatuş şâfiîn


Müddesir 74 / 49 Buna rağmen, onlara ne oluyor da zikirden yüz çevirenler oldular?
فَمَا لَهُمْ عَنِ التَّذْكِرَةِ مُعْرِضِينَ
Fe mâ lehum anit tezkirati mu’rıdîn.
Müddesir 74 /50  Sanki onlar, ürkmüş yaban eşekleri gibidirler;
كَأَنَّهُمْ حُمُرٌ مُّسْتَنفِرَةٌ
Ke ennehum humurun mustenfiratun.
Müddesir 74 /51Arslandan korkup kaçmışlar.
فَرَّتْ مِن قَسْوَرَةٍ
Ferrat min kasveratin.
Müddesir 74 /52  Hayır; her biri, kendisine açılmış sahifelerin verilmesini ister.
بَلْ يُرِيدُ كُلُّ امْرِئٍ مِّنْهُمْ أَن يُؤْتَى صُحُفًا مُّنَشَّرَةً
Bel yurîdu kullumriin minhum en yu’tâ suhufen muneşşeraten.
Müddesir 74 /53 Hayır; onlar şüphesiz ahiretten korkmuyorlar.
كَلَّا بَل لَا يَخَافُونَ الْآخِرَةَ
Kellâ, bel lâ yuhâfûnel âhıraten.


Müddesir 74 /54 Gerçek şu ki o,elbette bir öğüttür.
كَلَّا إِنَّهُ تَذْكِرَةٌ
Kellâ innehu tezkiratun.
Müddesir 74 / 55 Artık kim dilerse, O’nu zikreder.öğüt alır
فَمَن شَاء ذَكَرَهُ
Fe men şâe zekerehu.
Müddesir 74 /56  Allah dilemedikçe onlar öğüt almazlar; takvanın sahibi O'dur, mağfiretin sahibi O'dur.
وَمَا يَذْكُرُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ هُوَ أَهْلُ التَّقْوَى وَأَهْلُ الْمَغْفِرَةِ
Ve mâ yezkurûne illâ en yeşâallâhu, huve ehlut takvâ ve ehlul magfirati

                                                                                                                                                                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder