Bu Blogda Ara

12 Haziran 2020 Cuma

52-TUR


Mushaf’taki resmi sırası : 52
Nuzul Sırası: :  76
Toplam Ayet Sayısı :49 
İndiği Dönem :Mekke döneminde inmiştir.
Sure adını : Birinci âyette geçen “etTûr” kelimesinden almıştır. Tûr, dağ veya ulu dağ”demektir. Burada Hz. Mûsâ’ya ilk vahyin geldiği, Sina Yarımadası’nın güneyindeki Sina dağı kastedilmektedir.
Sûrede başlıca, ahiret hâlleri, kâfirlerin karşılaşacakları ceza, mü’minlerin mükâfatları konu edilmekte ve müşriklerin Hz. Peygamber hakkındaki batıl iddiaları reddedilmektedir.
27. Cüz
Rahman Ve Rahim Olan Allah Adıyla 

Tur 52/1 Andolsun Tûr'a
وَالطُّورِ 
Vet tûri.
Tur 52/2   Açılmış sayfalara yazılı olan Kitaba,
وَكِتَابٍ مَّسْطُورٍ
Ve kitâbin mestûrin.
Tur 52/3  Yayılmış ince deri üzerine,
فِي رَقٍّ مَّنشُورٍ
Fî rakkın menşûrin.
Tur 52/4   Beyt-i Ma’mur’a.
وَالْبَيْتِ الْمَعْمُورِ
Vel beytil ma’mûri.
Tur 52/5  Ve yüceltilmiş tavana.
وَالسَّقْفِ الْمَرْفُوعِ
Ves sakfil merfûi.
Tur 52/6 Ve dolmuş denize and olsun ki,
وَالْبَحْرِ الْمَسْجُورِ
Vel bahril mescûri.
Tur 52/7  Rabbinin azabı mutlaka gerçekleşecektir.
إِنَّ عَذَابَ رَبِّكَ لَوَاقِعٌ
İnne azâbe rabbike le vâkı’un.
Tur 52/8 Onu geri çevirecek hiç bir şey yoktur.
مَا لَهُ مِن دَافِعٍ
Mâ lehu min dâfiin.
Tur 52/9 O gün gök, bir sarsıntı ile sarsılacak.
يَوْمَ تَمُورُ السَّمَاء مَوْرًا
Yevme temûrus semâu mevran.
Tur 52/10  Dağlar da bir yürüyüş yürür.
وَتَسِيرُ الْجِبَالُ سَيْرًا
Ve tesîrul cibâlu seyrâ
Tur 52/11  İşte o gün, yalanlayanların vay hallerine!
فَوَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِلْمُكَذِّبِينَ
Fe veylun yevme izin lil mukezzibîne.
Tur 52/12  Ki onlar, daldıkları bir batılın içinde oynayıp duranlardır.
الَّذِينَ هُمْ فِي خَوْضٍ يَلْعَبُونَ
Ellezîne hum fî havdın yel’abûn
Tur 52/13  O gün onlar nar ateşine doğru şiddetle itilirler.
يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَى نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا
Yevme yuda’ûne ilâ nâri cehenneme de’â
Tur 52/14 'İşte bu, sizin yalanlamakta olduğunuz ateştir.
هَذِهِ النَّارُ الَّتِي كُنتُم بِهَا تُكَذِّبُونَ
Hâzihin nârulletî kuntum bihâ tukezzibûn
Tur 52/15 Bu da bir sihirmi yoksa siz mi görmüyorsunuz?
أَفَسِحْرٌ هَذَا أَمْ أَنتُمْ لَا تُبْصِرُونَ
E fe sihrun hâzâ em entum lâ tubsirûn
Tur 52/16 “Girin oraya. İster dayanın, ister dayanmayın, sizin için birdir. Size ancak yapmakta olduğunuzun karşılığı veriliyor.”
اصْلَوْهَا فَاصْبِرُوا أَوْ لَا تَصْبِرُوا سَوَاء عَلَيْكُمْ إِنَّمَا تُجْزَوْنَ مَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Islevhâ fasbirû ev lâ tasbirû sevâun aleykum, innemâ tuczevne mâ kuntum ta’melûn
Tur 52/17  Şüphesiz takva sahipleri cennetlerde ve nimet içindedirler.
إِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَنَعِيمٍ
İnnel muttakîne fî cennâtin ve naîmin.
Tur 52/18  Rablerinin kendilerine verdikleriyle sefa sürerler. Rableri onları  Cahim =alevli ateşin azabından korumuştur.
فَاكِهِينَ بِمَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ وَوَقَاهُمْ رَبُّهُمْ عَذَابَ الْجَحِيمِ
Fâkihîne bi mâ âtâhum rabbuhum, ve vakâhum rabbuhum azâbel cahîm
Tur 52/19 "Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için."
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَنِيئًا بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ
Kulû veşrabû henîen bi mâ kuntum ta’melûne.
Tur 52/20 Sıra sıra dizilmiş tahtlara yaslanarak. Ayrıca onları iri gözlü hurilerle  eşleştirmişizdir.
مُتَّكِئِينَ عَلَى سُرُرٍ مَّصْفُوفَةٍ وَزَوَّجْنَاهُم بِحُورٍ عِينٍ
Muttekiîne alâ sururin masfûfetin, ve zevvecnâhum bi hûrin înin.
Tur 52/21  İman edenler ve soyları da kendilerini imanda izleyenler ; biz onların soylarını da kendilerine katıp ekledik. Onların amellerinden hiçbir şeyi eksiltmedik. Her kişi, kendi kazandığına karşılık bir rehindir.
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَيْءٍ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
Vellezîne âmenû vettebeathum zurriyyetuhum bi îmânin elhaknâ bihim zurriyyetehum ve mâ eletnâhum min amelihim min şey’in, kullumriin bi mâ kesebe rehînun.
Tur 52/22 Onlara canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik.
وَالَّذِينَ آمَنُوا وَاتَّبَعَتْهُمْ ذُرِّيَّتُهُم بِإِيمَانٍ أَلْحَقْنَا بِهِمْ ذُرِّيَّتَهُمْ وَمَا أَلَتْنَاهُم مِّنْ عَمَلِهِم مِّن شَيْءٍ كُلُّ امْرِئٍ بِمَا كَسَبَ رَهِينٌ
Ve emdednâhum bi fâkihetin ve lahmin mimmâ yeştehûn
Tur 52/23  Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir lagv =boş söz  ne de günâha sokma vardır.
يَتَنَازَعُونَ فِيهَا كَأْسًا لَّا لَغْوٌ فِيهَا وَلَا تَأْثِيمٌ
Yetenâzeûne fîhâ ke’sen lâ lagvun fîhâ ve lâ te’sîmun.
Tur 52/24  Etraflarında kendilerine ait öyle delikanlılar dolaşırlar ki onlar adeta sedefte saklı inci gibidirler
وَيَطُوفُ عَلَيْهِمْ غِلْمَانٌ لَّهُمْ كَأَنَّهُمْ لُؤْلُؤٌ مَّكْنُونٌ
Ve yetûfu aleyhim gılmânun lehum ke ennehum lu’luun meknûnun.
Tur 52/25  Birbirlerine dönüp sorarlar;
وَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءلُونَ
Ve akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn
Tur 52/26  Derler ki: 'Biz daha önce ailemiz içindeyken endişeliydik.
قَالُوا إِنَّا كُنَّا قَبْلُ فِي أَهْلِنَا مُشْفِقِينَ
Kâlû innâ kunnâ kablu fî ehlinâ muşfikîn
Tur 52/27  “Allah da bize lütfetti ve bizi iliklere işleyen semun =cehennem azabından korudu.”
فَمَنَّ اللَّهُ عَلَيْنَا وَوَقَانَا عَذَابَ السَّمُومِ
Fe mennallâhu aleynâ ve vakânâ azâbes semûm
Tur 52/28 “ Gerçekten biz bundan önce ↔ dünya da, O’na dua↔ kulluk ediyorduk. Çünkü asıl  O, El Berr İyiliğin  güzelliğin, vefanın tek kaynağıdır.O ki Rahim'dir  merhameti çok geniş  ikramların tek sahibi olan Allah'tır
إِنَّا كُنَّا مِن قَبْلُ نَدْعُوهُ إِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّحِيمُ
İnnâ kunnâ min kablu ned’ûhu, innehu huvel berrur rahîm
Tur 52/29 O halde sen öğüt ver. Rabbinin nimetiyle sen ne bir kâhinsin ne de mecnun.
فَذَكِّرْ فَمَا أَنتَ بِنِعْمَتِ رَبِّكَ بِكَاهِنٍ وَلَا مَجْنُونٍ
Fe zekkir fe mâ ente bi ni’meti rabbike bi kâhinin ve lâ mecnûn
Tur 52/30 Yoksa şöyle mi diyorlar: "O bir şairdir. Zamanın ölüm getiren felaketine çarpılmasını bekliyoruz."
أَمْ يَقُولُونَ شَاعِرٌ نَّتَرَبَّصُ بِهِ رَيْبَ الْمَنُونِ
Em yekûlûne şâirun neterabbesu bihî raybel menûni.
Tur 52/31 Onlara de ki: “Bekleyin. Ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim.”
قُلْ تَرَبَّصُوا فَإِنِّي مَعَكُم مِّنَ الْمُتَرَبِّصِينَ
Kul terabbesû fe innî meakum minel muterabbisîn
Tur 52/32 Bunu kendilerine akılları mı emrediyor, yoksa onlar azgın bir topluluk mudur?
أَمْ تَأْمُرُهُمْ أَحْلَامُهُم بِهَذَا أَمْ هُمْ قَوْمٌ طَاغُونَ
Em te’muruhum ahlâmuhum bi hâzâ em hum kavmun tâgûn
Tur 52/33 Yahut onu kendisi uydurdu mu diyorlar? Hayır, onlar iman etmezler.
أَمْ يَقُولُونَ تَقَوَّلَهُ بَل لَّا يُؤْمِنُونَ
Em yekûlûne tekavvelehu, bel lâ yu’minûn
Tur 52/34 Şu halde, eğer doğru sözlüler iseler, O'nun gibi bir söz getirsinler.
فَلْيَأْتُوا بِحَدِيثٍ مِّثْلِهِ إِن كَانُوا صَادِقِينَ
Felye’tû bi hadîsin mislihî in kânû sâdikîn
Tur 52/35  Yoksa onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa yaratıcılar kendileri mi?
أَمْ خُلِقُوا مِنْ غَيْرِ شَيْءٍ أَمْ هُمُ الْخَالِقُونَ
Em hulikû min gayri şey'in em humul hâlikûn
Tur 52/36   Yoksa, gökleri ve yeri onlar mı yarattılar? Hayır! Onlar kesinlikle inanmıyorlar.
أَمْ خَلَقُوا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ بَل لَّا يُوقِنُونَ
Em halakûs semâvâti vel ard(arda), bel lâ yûkınûn
Tur 52/37 Yoksa, Rabbinin hazineleri onların yanında mıdır? Ya da her şeye sahip olan kendileri midir?
أَمْ عِندَهُمْ خَزَائِنُ رَبِّكَ أَمْ هُمُ الْمُصَيْطِرُونَ
Em indehum hazâinu rabbike em humul musaytırûn
Tur 52/38  Yoksa, üzerine çıkıp vahiy dinledikleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, dinleyenleri açık bir delil getirsin
أَمْ لَهُمْ سُلَّمٌ يَسْتَمِعُونَ فِيهِ فَلْيَأْتِ مُسْتَمِعُهُم بِسُلْطَانٍ مُّبِينٍ
Em lehum sullemun yestemiûne fîhî, felye’ti mustemiuhum bi sultânin mubîn
Tur 52/39  Yoksa el benâtu =kızlar onların da  el benûne =erkek evlâtları sizin mi?
أَمْ لَهُ الْبَنَاتُ وَلَكُمُ الْبَنُونَ
Em lehul benâtu ve lekumul benûn
Tur 52/40 Yoksa sen kendilerinden bir ücret istiyorsun da, bu yüzden onlar ağır bir borç altında eziliyorlar mı?
أَمْ تَسْأَلُهُمْ أَجْرًا فَهُم مِّن مَّغْرَمٍ مُّثْقَلُونَ
Em tes’eluhum ecran fe hum min magramin muskalûn
Tur 52/41 Yoksa gayb=gizli bilgiler  onların katında mıdır, böylece yazıp duruyorlar?
أَمْ عِندَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ
Em indehumul gaybu fe hum yektubûn
Tur 52/42  Yoksa, bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Asıl, inkâr edenler  oyuna gelecek olanlardır.
أَمْ يُرِيدُونَ كَيْدًا فَالَّذِينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَكِيدُونَ
Em yurîdûne keydâ(keyden), fellezîne keferû humul mekîdûn
Tur 52/43  Yoksa, onların Allah’tan başka bir ilâhı mı var? subhânallâhi ammâ yuşrikûn =Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır.
أَمْ لَهُمْ إِلَهٌ غَيْرُ اللَّهِ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Em lehum ilâhun gayrullâh(gayrullâhi), subhânallâhi ammâ yuşrikûn
Tur 52/44  Gökten düşmekte olan parçalar görseler, “Bunlar, üst üste yığılmış bulutlardır” derler.
وَإِن يَرَوْا كِسْفًا مِّنَ السَّمَاء سَاقِطًا يَقُولُوا سَحَابٌ مَّرْكُومٌ
Ve in yerav kisfen mines semâi sâkıtan yekûlû sehâbun merkûm
Tur 52/45 Öyleyse onları çarpılacakları günlerine kavuşuncaya kadar bırak.
فَذَرْهُمْ حَتَّى يُلَاقُوا يَوْمَهُمُ الَّذِي فِيهِ يُصْعَقُونَ
Fe zerhum hattâ yulâkû yevmehumullezî fîhî yus’akûne.
Tur 52/46  O gün, ne hileli düzenleri kendilerine herhangi bir şeyle yarar sağlayacak, ne de yardım görecekler.
يَوْمَ لَا يُغْنِي عَنْهُمْ كَيْدُهُمْ شَيْئًا وَلَا هُمْ يُنصَرُونَ
Yevme lâ yugnî anhum keyduhum şey’en ve lâ hum yunsarûn
Tur 52/47 Şüphesiz zulmedenlere bundan başka bir azap daha var. Fakat onların çoğu bilmezler.
وَإِنَّ لِلَّذِينَ ظَلَمُوا عَذَابًا دُونَ ذَلِكَ وَلَكِنَّ أَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Ve inne lillezîne zalemû azâben dûne zâlike ve lâkinne ekserahum lâ ya’lemûn
Tur 52/48 O halde Rabbinin hükmünü sabırla bekle, çünkü sen gözümüzün önündesin; ve her ne zaman ayağa kalkarsan Rabbinin sınırsız şanını hamd ile yücelt!
وَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ فَإِنَّكَ بِأَعْيُنِنَا وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ حِينَ تَقُومُ
Vasbir li hukmi rabbike fe inneke bi a’yuninâ, ve sebbih bi hamdi rabbike hîne tekûmu.
Tur 52/49  Gece ve bütün yıldızların çekildiği an O'nun şanını yücelt!
وَمِنَ اللَّيْلِ فَسَبِّحْهُ وَإِدْبَارَ النُّجُومِ
Ve minel leyli fe sebbihhu ve idbâren nucûmi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder