
Kur’an, tamamıyle Resulüllah
zamanında ezberlenmişve buna ilave olarak deriler ve diğer
yazı malzemeleri üzerine sahabe tarafından yazılmıştır. Ayetler ve
sureler de, Rasulüllah’ın emri ile bu günkü şekliyle tanzim edilmiştir.
Surelerin bugünkü şekliyle tertibi Resulüllah zamanında biliniyor ve
sahabe tarafından okunuyordu. Cebrail de her sene Kur’an’ı Peygamber’e
bu tertib üzere arz ediyordu. Übey b. Ka’b, Zeyd b. Sabit ve Abdullah b. Mes’ud da Resulüllah’a Kur’an’ı bu tertib üzere arz
etmişlerdir. Ancak surelerin bugünkü şekliyle tanzim edildiği bir mushaf hazırlanamamıştı .Sureleri dağınık bir şekilde bir araya getirilen bir
Kur’an nüshası, Peygamber’in evinde bir iple bağlanarak muhafaza
edilmiştir. ,
Kur’an, lafızlarındaki fesahat, manalarndaki yücelik itibariyle veciz bir kelam olduğu gibi, ayetlerindeki nazım ve tertib itibariyle de bir mucizedir. Kur’an ayetleri ve sureleri arasındaki ilişki, tenasüb ve açık uyumluluk, Kur’an’ın levhi mahfuzdan böyle indirildiğine en büyük delildir.
Şu an Mushaflarda karşılaştığımız surelerin terti-bi, İslamın ilk döneminde tamamlanmı
ştır. Konuyla ilgili görüşlerin ve rivayetlerin tamamından surelerin de ayetler gibi Hz. Peygamber döne-minde şimdiki haliyle tertib edildiğini anlıyoruz. Müslümanlar, on dört asırdır bunu kabul etmiş ve bununla amel etmiştir. Öyle ki bununla amel etmek ve olduğu gibi kabul etmek zaruridir. Her ne kadar bunun dayanağı ictihadî mi yoksa tevkîfî mi dense de bu tertibin değiştirilmesi caiz değildir.
Kur’an, lafızlarındaki fesahat, manalarndaki yücelik itibariyle veciz bir kelam olduğu gibi, ayetlerindeki nazım ve tertib itibariyle de bir mucizedir. Kur’an ayetleri ve sureleri arasındaki ilişki, tenasüb ve açık uyumluluk, Kur’an’ın levhi mahfuzdan böyle indirildiğine en büyük delildir.
Şu an Mushaflarda karşılaştığımız surelerin terti-bi, İslamın ilk döneminde tamamlanmı
ştır. Konuyla ilgili görüşlerin ve rivayetlerin tamamından surelerin de ayetler gibi Hz. Peygamber döne-minde şimdiki haliyle tertib edildiğini anlıyoruz. Müslümanlar, on dört asırdır bunu kabul etmiş ve bununla amel etmiştir. Öyle ki bununla amel etmek ve olduğu gibi kabul etmek zaruridir. Her ne kadar bunun dayanağı ictihadî mi yoksa tevkîfî mi dense de bu tertibin değiştirilmesi caiz değildir.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder